Yenilgiyi hazmetmek

Fenerbahçe Beşiktaşı yendi.

Son derece normal bir durum.

Daha önce oynadığı tüm derbilerde rakiplerine büyük üstünlük sağlamış bir takım kendi evinde kendisinden puan olarak daha altta olan rakibini yeniyor.

Daha birkaç hafta önce de diğer rakibini deplasmanda yenmişti zaten

Son 21 lig maçında bu iki takıma toplam 2 defa yenilmiş, 15 defa galip gelmiş.

Galatasarayın hiç bir zaman olmadı ama geçmişte Beşiktaşın da Fenerbahçe'ye karşı böyle üstünlük kurduğu bir dönem vardı.

Futbolun içinde olan şeyler bunlar. Bugün sen üstünlük sağlarsın, yarın öbürü...

Bu kadar ağır bir tablo karşısında sportmence düşünemeyen ve sporun karanlık tarafını benimseyenler ise her zaman olduğu gibi tek çareye başvurdular:

Hakem !

Hakem maçı iyi yönetti mi ?

Hayır. Çünkü maç öncesi Beşiktaş kulübünün resmi ve gayrı resmi açıklamaları yüzünden şaşkın durumda idi.

Ben bu yazıda pozisyon analizlerine girmeyeceğim. Hakemi savunmak benim işim olmadığı gibi, hakemin yönetimini de hiç başarılı bulmadım zaten.

Ancak bilinmesi gereken şudur

Fenerbahçeliler de en az Beşiktaşlılar kadar şikayetçi ama kaybedenin sesi daha bir gür çıkıyor.

Hele ki arkasına yüzük kardeşliğinin diğer üyesini de alınca...

Söylenmek istenen şu : Hakem kötü olmasa idi, biz bu maçı kazanırdık!

Ancak daha geniş bir açıklama yok. Nasıl kazanacaktınız ?

90 dakika boyunca FB kalecisi Volkan tek bir şut kurtarmış.

O da penaltı !

Yani şut bile çekememişler, kalelerinde 5 tane net gol pozisyonu var.

Affetmeyi bilmeyen Alex bile, gol pozisyonlarını harcamış.

Maçın topla oynama oranları 54-46 FB lehine...

Üstelik bütün bunlar daha 2. dakikanın başında FB golü bulduğu halde yaşanmış.

Zaten maça başlamadan evvel de puan sıralamasında 4 puan gerideler.

Yani saldırması gerekip, rakip kaleye bastırması gereken takım bunu yapamamış.

Olsun !

Hakem kötü olmasa Beşiktaş kazanırdı.

Peki olsun !

Madem öyle düşünmek istiyorsunuz, öyle olsun.

Ama unutmayın !

Hazımsızlığın ilacı var da, sağlıklı düşünebilmek için yok.