Yeşil-Beyaz devrim 3 yaşında !

O SENE BU SENE
Havada bir elektriğin hasıl olduğu zamanlar vardır; 2002 Dünya Kupası'nda, 2008 Avrupa Şampiyonası'nda milli takımımızdan yana esen rüzgarlar gibi tüm toplumu saran umut dolu heyecan dalgaları...

2009-2010 Turkcell Süper Lig sezonunda da Bursaspor ve Bursa kenti üzerinde dolaşan böyle bir heyecan dalgası vardı. Başkan İbrahim Yazıcı'nın önderliğinde ve Ertuğrul Sağlam'ın teknik direktörlüğünde Batalla, Ömer Erdoğan, Ivan Ergiç, İbrahim Öztürk, Volkan Şen, Ozan İpek, Dimitar Ivankov, Sercan Yıldırım gibi yıldızları parlayan futbolculardan kurulu kadrosuyla Bursaspor, tüm anadolunun içten içe "acaba olur mu?" dediği şampiyonluk mucizesini kovalıyordu.

Ben ne yazık ki o sene askerlik görevi nedeniyle Bursa'dan 1500 km. uzakta bulunuyordum, bir yandan Bursaspor'un şampiyonluk yolunda kazandığı zaferlerle gururlanıyor bir yandan da "o sene bu sene" sloganıyla vurgulanan o heyecanlı atmosferde Bursa'da bulunamadığıma hayıflanıyordum. 

TESLİM OL İSTANBUL
Bir anadolu takımının, uzun yıllardır tüm lobileriyle lige ambargo koymuş olan İstanbul takımlarının arasından sıyrılarak şampiyon olması mucizeyle eş değer görülüyordu. Hedefleri ve vizyonu yüksek olan bir başkan, genç ve yetenekli bir teknik direktörle birlikte şehrin desteğini de arkasına alan Bursaspor bunun imkansız olmadığını göstermeye çok yakındı.

Oynadığı futbolla taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Bursaspor için kenetlenen kentin enerjisini, çok uzaklarda olsam da hissedebiliyordum. Bursaspor, defalarca şampiyon olmuş takımları hem içerde hem dışarda dize getiriyordu. İçimden "acaba olur mu?" diyen ses Kadıköy'de Fenerbahçe'ye karşı 2-0 geriden gelerek 3-2 kazanılan maçtan sonra "mutlaka!" demeye başladı. 

İNANDIK, BAŞARDIK
Son maçın son dakikasına kadar süren bu heyecan 16 Mayıs 2010 tarihinde Bursa Atatürk Stadyumu'nda Yeşil-Beyaz devrimle sonlandı. Bursaspor Türk futbolunda uzun yıllar sonra Anadolu'dan çıkan şampiyon olarak hem tarihe geçiyor hem de bundan sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı müjdesini ve umudunu hem anadoluya hem Türk futbolunun geleceğine veriyordu.