Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '08

 
Kategori
Dostluk
 

Yeşilçam ve ben 4

Yeşilçam ve ben 4
 

Sol baştan arkaya doğru 3.kişi benim.


04.07.2008

YEŞİLÇAM VE BEN –4

Aradan birkaç gün geçmişti. Sami babaannemin evine bir çocukla kısa bir mektup yollamıştı. Yazdığı kağıtta öğleden sonra saat 2 de mutlaka yazıhanesine gitmemizi istiyordu. Yeni bir film için beni Memduh Ün’e götüreceğini mutlaka orada olmamı, geç kalmamamı okunaksız bir yazı ile belirtmişti. Halamla birlikte yola koyulduk ve tam 2 de Sami’deydik. Bizi eski binanın kapısında bekliyordu.

-Aman iyi ki tam vaktinde geldiniz. Haydi hemen gidelim. dedi.

Birkaç sokağı neredeyse koşar adım yürüdük. Yolda halam bu filmin neyin nesi olduğunu sorup duruyor , o da anlatıyordu. Kırk Küçük Anne , diye bir filmmiş. Pina ‘da çekilecekmiş ve yaklaşık orada bir aya yakın bir zaman kalınacakmış.

İşte o gün ilk defa Yeşilçam Sokak’ la tanışmıştım. Ağa Cami’nin oradan sağa saptık, beş on adım yürüdük tekrar sağa saptık. Küçük bir sokaktı burası. Sol taraftaki üç katlı bir binaya girdik. Kapının yan tarafındaki küçük tabelaların bir kaçını okuyabilmiştim.. AK-ÜN FİLM, GÖKSEL FİLM, DEMİRAĞ FİLM.

Hızla merdivenleri çıktık bir odaya girdik. Memduh Ün bir masada oturmuş yanında birkaç kişi, bir şeyi tartışıyorlardı. Bizi görünce;

-Ooo! Hoş geldin bakalım Sami bey!. Dedi.

Sesinde biraz alaycı bir ton vardı. Sami bizi tanıştırdı. Bana tepeden tırnağa bir göz attı. Ben yine kıpkırmızı olduğumu hissetmiştim.

-Hımmm! Tamam dedikten sonra halama orada en az 20 gün kalınacağını baş rollerde Fatma Girik ve Göksel Arsoy’un oynadıkları duygusal bir komedi olan filmde Fatma Girik’in arkadaşlarından birisini bana oynatacağını söyledi. Halama onun da gelebileceğini kendisi için güzel bir tatil olacağını söyledi. Halam kabul etti.

Üç dört gün sonra ilk plan çekimi için Karaköy Vapur iskelesinde olacaktık. Bir deniz motorunda birkaç plân çekilecekmiş. Göksel Arsoy’un Altın Çocuk devriydi. Genç kızlar onu paylaşamazlardı adeta. Ben de Adana’da evlilik zamanım boyunca, bir kez eşimle yabancı bir film izlemeye, iki kez de kadınlar matinesinde Türk filmi izlemeye görümcelerimle, çoluk çocuk gidebilmiştim. Tesadüf ikisi de G.Arsoy’un filmleri olmuş, kendisini beyaz perdede tanımıştım. Karaköy Vapur İskelesi oldukça kalabalıktı. Oyuncular, meraklı gözler, bir uğultudur gidiyordu. Derken kalabalıkta bir hareketlenme oldu ve itiş kakış başladı. Ağızdan ağıza Göksel Arsoy’un geldiği söyleniyor, millet sanki birbirini eziyordu. Ben halamla bir köşede sıkışmış halde ve kendi dünyamdaydım. Halam ,

Kızım baksana Göksel Arsoy geldi dediğinde ;

-Amannn halacığım bana ne . Demiş kafamı çevirip bakmamıştım bile.

Neyse o gün denizde motorun içerisinde bir o yana, bir bu yana gidip geldik gün kararana dek. İstemeden bir kez Göksel ile göz göze geldim. Bana bir şey ifade etmemişti.

Pina Motel’de

Ertesi gün Pina Motel’e gidip yerleştik. Cennet gibi bir yerdi. Göz alabildiğine deniz ve altın bir kumsal. Film de kimler yoktu ki? Şimdi çoğu rahmetli olmuş her biri birisinden değerli sanatçılar vardı.

Mualla Sürer, Mürvet Sim, Ahmet Tarık Tekçe, Aziz Basmacı, Necdet Tosun, Memduh Altar vb.

Kızlardan orada tanışıp, elîm bir trafik kazasında kaybedene kadar arkadaşlık yaptığım canım arkadaşım Zuhal Tan, Nurlan San, Birsen Menekşeli daha birkaç popüler kız ve bende onların arasında yeni bir çömezdim.

Büyük yatakhaneler hazırlanmıştı. Beşer , onar ranzalarda yatıyorduk. Mürvet Sim, Mualla Sürer birkaç kız aynı odaya düşmüştük. Rahmetli Mualla Sürer sabaha kadar horluyordu sadece bundan şikayetimiz vardı ama biz gençler bir şey söyleyemiyorduk Sadece Mürvet Sim birkaç kere kendisine söylemişti ağzının payını almıştı. Ya inanın, öyle güzel bir hava vardı ki, sanki herkes birbiriyle yakın akraba gibiydi.

Halamın tavla arkadaşları olmuştu Mürvet hanım ve Aziz Basmacı bey.

Hem film çekiliyor , hem de tatil yapıyoruz denilebilinirdi. Memduh Ün filmin yapımcısı olan Ertem Eğilmez’e yönetmenlik dersleri veriyordu. Fatma Girik’i muazzam bir perhize sokmuştu. Zavallı, akşamları sadece beyaz peynir ve karpuz yiyebiliyordu. Bir kaç kere de onu tartaklamış azarlamıştı yemek hususunda. O zamanlar aşkları çok yeniydi. Bu arada Memduh Ün çekimlerde bana bir ad koymuştu. “Afrodit.”

Evet, Afrodit sağa kay biraz, sola dön gibi. O zamanlar Banu Alkan henüz yoktu piyasada sanırım. Film de benim pek diyalogum yok gibiydi. Sadece görüntü gibiydim ama 7 kızın içerisindeydim. Memduh Ün istese bana daha çok diyalog verebilirdi ama, baş rol oyuncusu sevgilisiydi.

Bir gün kızların sahnesi yoktu. Diğerlerinden bazıları gazino kısmında oturuyorlardı. Kimisi dinlenmeye çekilmişti, halam yine birisi ile tavla oynuyordu ben, ondan yüzmek için izin isteyip denizin maviliklerine bırakıvermiştim kendimi. Birazda sanki yüzme bilmeyenlere hava atmak istercesine yüzme gösterisi yapıyordum. Mübarek sanki Ester Wilyams’ tım. ( O kadına hayrandım. Anneme çok benziyordu üstelik.) Neyse epey ileride büyük bidonlara tutturulmuş deniz salının oraya kadar yüzdüm zıplayıp çıktım ve güneşlenmeye başladım. Halam çağırır diyerek ara sıra sahili gözlüyordum. Ben sala çıkalı on beş dakika kadar olmuştu ki, bir de baktım Göksel Arsoy’da benim bulunduğum tarafa yüzüyor. O da çok iyi bir yüzücüydü.

Ben uzandığım yerden onu gözlemeye başladım. Aaaa! Evet yanıma yaklaşmaya başlamıştı .Utandım.Sanki beni öyle sere serpe görmesini istememiştim. O tam sala tırmanırken ben aşağı daldım balıklama ve doğru sahile hızlıca yüzmeye başladım.( Daha sonraları benim bu hareketime ne kadar şaşırdığını anlatmıştı tabii.)

Yemek vakti upuzun masada hep birlikte yemek yiyorduk. Tam karşıma oturmuştu. Biraz şaşkın , biraz da kızgın bakıyordu bana. Ben ise bir daha ona bakmadım ve halamla konuşmaya daldım.

Ertesi gün ben bir kenarda otururken, setten birisi geldi ve bana Göksel Bey sizi çağırıyor dedi. Göksel gazino kısmında oturuyordu. İçimden “Allah Allah neden beni çağırıyor acaba diye düşündüm. Ve ona doğru yürümeye başladım….

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..