Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yetenekleri arttırmak

Yetenekleri arttırmak
 

Yetenekleri arttırmada yaşın küçük olması çok önemlidir. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü, anlatımlara tipik bir örnek teşkil eder.


Yeteneğimiz yoksa geliştirilebilmesi söz konusu olabilir mi?

Eğer varsa neden geliştiremiyoruz?

Sorun çözme yeteneğimiz bulunmuyorsa diplomamız bize yardım edebilir mi?

Bilemediğimiz yeteneklerimiz var mı?

Hangi sahada ve nasıl yeteneklere sahibiz?

Bunları tanımamız gerekir mi?

İşte şimdi bu soruların üzerine gitmeye, yanıtlarını bulmaya çalışalım.

Harry Chuganive Joseph Le Doux, çok uzun yıllardan beri beynin işleyişi, bilgi edinme, gelişimi ve davranışlarla olan ilişkisi üzerinde çalışıyorlar.                

Söyledikleri özetle şöyle:

Eğer bir yetenek gelişmişse; davranış, duygu ve düşünce düzeyinde gözlediğimiz bu durumun, beyinde sinir hücrelerinin birbirleri ile kurdukları bağlantılarla yakın ilişkisi vardır demektir. Bu bağlantılar eylemle, yani tekrar ve deneyimle artar.

Gelişmeler, daha önce kurulan bağlantılara eklenerek oluşur. Eğer mevcut bağlantılara ekleme yapılmazsa, bunlar zamanla yok olur.

Chuganibunu "budama" şeklinde tarif ediyor.

Örneğin bir çocuğun yeteneğini geliştirecek deneyim fırsatı olamamışsa, bu potansiyel budanarak bir daha hiç gelişme olanağı bulamayabiliyor.

Ancak, tekrar tekrar kullanılarak pekiştirilen bağlantılar varlıklarını sürdürebiliyor.

Ve bu süreç on beş yaşında tamamlanıyor.

Yani anlayacağınız üzere on beş yaşından sonra yeni bir yetenek geliştiremiyoruz. Yapabileceğimiz yegane şey; hangi yeteneklerimiz varsa, ancak onları geliştirebilmek.

Eğitim, ancak mevcut yeteneklerimizi geliştirmeye yarıyor. Olmayan yetenek, eğitimle gelişmiyor.Tabii bir şeyler eklemek her zaman mümkün. Ama biz birazcık gelişmekten değil, bir yetkinliği üstün performans gösterecek düzeye getirmekten söz ediyoruz.

Yetenek yoksa bu mümkün olmuyor…

Harry Chuganive Joseph Le Doux’un çalışmalarından yıllarca evvel Üstad Ahmed Hulûsi tarafından kaleme alınan Ruh İnsan ve Cin isimli kitabın beyinle ilgili bölümünde bakın neler söylemiş:

“Beynin üst yapısı hakkında şimdilik şunu biliyoruz: Bu üst yapıda 15 milyar hücre vardır… Yani üst beyin kabuğunda… Ve bu hücreler arasında iştirak bağları, küçücük lifler bulunur… Yani bu liflerle birbirine bağlanır hücreler… Ayrıca fizyolojik olarak da elektrik bağları bulunmaktadır…

Şimdi bu son ilmi araştırmalar gösteriyor ki, insan bu bağlantı imkânlarının (90 senelik hayatında) ancak pek azını kullanmaktadır… Ve bu bağlantılar vasıtasıyla, hücre gruplarının çalışması tefekkürün, felsefik görüşün ortaya çıkmasına vesile olmaktadır.”

Ayrıca, bu verilere ilave edilecek ve çok iyi değerlendirilmesi gerekecek bir konu daha var.

O da şu: Astrolojik tesirler!

Evet, onları da bu incelemeye dâhil etmek gerekiyor.

Çünkü kozmik ışınımların beyin üzerindeki formatı dikkate alınmadan bir konuya yaklaşımda bulunmak hatalı olacaktır.

Şimdi dilerseniz bu noktaları analiz edelim. Sperm-yumurta bileşiminin 120. günü aldığı tesirler, istidat bebeğin 7–9. ayda almış olduğu tesirlerle, kabiliyet ise anne rahminden çıkarken (doğum saati ile ilgili) aldığı tesirlerle gerçekleşir. Netice olarak, iç burcumuz istidadımızın, yükselen burcumuz ise kabiliyetimizin ölçüsüdür.

Ayrıca, Güneş sistemindeki Plüton, Neptün, Uranüs, Satürn, Jüpiter, Mars, Güneş, Venüs, Merkür ve Ay isimli planetler, sürekli olarak burçlardan gelen tesirleri alırlar ve bir tür yansıtıcı görevi görerek insan beyinlerini eşit düzeyde etkilerler.

İnsan mevcut veri tabanına göre bu bahsi geçen etkileri farklı şekilde değerlendirir.

Evrensel programa göre, az veya çok, her insanın istidadı ve kabiliyeti bulunmaktadır. Ama bazı insanlar, potansiyel olarak istidatlarının kabiliyetlerinden üstün oluşundan ötürü yeteneklerini kullanmada zorlanabilirler.

Kimi insanlarda da kabiliyetin olup istidadın olmadığını, bu hususun da yeteneklerin ortaya çıkmasına set çektiğini, kiminde ise hem istidadın hem de kabiliyetin yetersiz düzeyde bulunmasından ötürü yetenekleri arttırma hususunda yapabilecekleri fazla bir şeyin olmadığını anlayabiliriz.

Hem istidat hem de kabiliyet düzeyinin birbirini destekler nitelikte olması ise her insana uğramayan, ama uğradığı kişiyi önemli noktalara taşıyabilecek önemli bir ayrıcalıktır.

Şimdi beyin araştırmalarından bizleri ilgilendiren üç önemli sonuca varıyoruz:

Yetenekleri arttırmada yaşın küçük olması çok önemlidir.  “Ağaç yaşken eğilir” atasözü, anlatımlara tipik bir örnek teşkil eder.

Yeteneklerin arttırılması mümkündür.

Bir diğer husus ise potansiyel açığa çıkmamış ise ya da yeterince açığa çıkmamışsa ki mitisizm de bu fıtrat şekline tanımlanıyor eğitimle bunu yukarda bahsi geçen şekilde geliştirmek asla mümkün olamayacaktır.

Benim acizane düşüncem bu!

 

Ahmed F. Yüksel

  

https://twitter.com/sufafy

 

https://twitter.com/AhmedHulusi

 

http://www.ahmedhulusi.org/

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..