Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kendin olmanın yolu “yokluk” tan geçer.

Kendin olmanın yolu “yokluk” tan geçer.
 

Bizi teslim alan güçsüzlüğün, mecalsizliğin sebeplerini anlayıp bulmak, idrak edip ta içimizde hissetmek, duygusallık ile değil duygularla ilişki kurmakla gerçekleşir. ..........


İnsanın tek bir amacı var;

Yokluk deryasına ulaşmak.

Bunu anlamak ve üstesinden gelebilmek.

Şimdi izninizle bu yazıda durumun ciddiyetine uygun yaklaşımlar yapmak niyetindeyim.

Elbette insanoğlu temel içgüdüleri ile arasına bir mesafe koyabildiği ölçüde insan olduğunu anlar, bunu bir şekilde ima eder.

İçgüdüler “Hayvan’a” aittir, insan ise “var oluş gayesine” uygun yaşama sevdasında , “özü” ne dönük ve ona aşıktır.

Kendi ile barışık olan insan, zaman içinde dalgalanmaları olsa bile artık emniyette, emin beldeye doğru güvenli adımlarla yol alır.

Kurda, kuşa yem olmaz.

Çünkü en dış yüzeyde mükemmel şekilde var olan ve mevcut potansiyeli açığa çıkaran İnsandan/Ademden  başka bir canlı türü yoktur.

Allah’ın insana bahşetmiş olduğu bir yeti, halife olmasının da bir göstergesidir.

İlk etapta insana köstek olan şeylerden; rahatlık, huzur, imkânsızlık gibi aşamalardan geçmek, cehalet batağından geçmek gerekir.

İmkânsızlıklarla yaşam sürmesine karşın, sürekli bilgiyi takip etmesi,  gelişmesine ve özüne bir adım daha yaklaşmasına vesile olur.

Bir tarafta kendine hâkim olamayacak şekilde içgüdüleri ile yaşamaktan zevk alan, geçmişi ile övünen, şiddete, tacize başvuranlar, diğer tarafta bütünlük normlarında yaşamaktan mutlu olan, geçici heveslerin peşinde koşmayanlar var.

Bu bağlamda ben, ayaklarımızı yere basıp doğrulmaya çalışabileceğimiz tek sağlam zeminin ‘insan olma’ arzusu ve bunun temelinde yatan ‘potansiyel’ olduğunu düşünüyorum.

Şayet her şeyi bir anda eline yüzüne bulaştırması muhtemel bireyler safında yer almak istemiyorsak, artık sorumluluk yüklenmenin zamanı gelmiş demektir.

Böylelikle, söz konusu his ve itirafla insanoğlu  farklı  hale gelebilir, atıl halde bulunan imkânları olumluya dönüştürebilir.

Bizi teslim alan güçsüzlüğün, mecalsizliğin sebeplerini anlayıp bulmak, idrak edip ta içimizde hissetmek, duygusallık ile değil duygularla ilişki kurmakla gerçekleşir.

Böylesine yaklaşımlar, bazı kavramları yeniden gözden geçirmemiz için cesaret verecektir.

Örneğin,“biz” olma kavramını!

Özetlemek gerekirse biresellikten kurtulup bütünlüğe yaklaşmanın bir göstergesi.

Bu aşamada maddi ve fiziksel basamakları fazlasıyla aşan bir başka şeyin varlığını, melekut boyutunu algılıyoruz.

Bahsini ettiğim şeyler yokluğa giden yolun nişaneleri oluyor.

Ve birden karşımıza çıkıyor.

Ayrıca madde boyutunun maddi kayıplarının benliğimizde çok önemli tahrifat yaptığını ve bizi giderek tabana/dışa vurduğunu açıklıkla söyleyebilirim.

Şimdi yapılması gereken tek şey, gün geçtikçe esnekleşen,  kayıplarla kahrolan, maddi ziyanları izlemekle günlerini dolduran bıkkın insanlar topluluğu olmaktan çıkıp, yokluğa giden bir boyutun varlığını hissetmek ve yokluk üstünde bir dengeyi tesis edebilmek olmalıdır.

Sevgili okurlar!

Belki bugüne kadar yaşamın kolaycılığından sıyrılamayıp bu felsefe ile ilgilenmedik, aklımıza bile gelmedi. Belki uğraştık da ama baş edemedik.

Umarım şimdi, parçalanarak güçsüzleşmekten, çirkinliklerinden, zaaflarından kurtulmuş bir insan olarak arzu edilen şeye, bir nebze olsun yokluk düzeyine yerleşmiş oluruz.

Kendi olmak isteyenin sevdiği ve istediği de bu değil mi?

Ahmed F. Yüksel

 

https://twitter.com/sufafy

 

https://twitter.com/AhmedHulusi

 

http://www.ahmedhulusi.org/

 

 

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..