Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '09

 
Kategori
Futbol
 

Yıkılan hayal ve kaçan Güney Afrika uçağı...

Yıkılan hayal ve kaçan Güney Afrika uçağı...
 

A Millilerimiz, 2010 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri'nde 5. Grup'ta deplasmanda Bosna-Hersek ile 1-1 berabere kalarak Dünya Kupası'na gitme şansını mucizelere mi bıraktı?

Herkesin aklına gelen, bu mucizenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği!

Bence gerçekleşme ümidi hiç yok. Hani Türkçemizde bir laf var ya “Yüzüp, yüzüp kuyruğuna getirmek” diye işte onun gibi bir şey. Bosna Hersek yüzdü, yüzdü kuyruğuna getirdi. Ve Türkiye ile arasındaki 4 puanlık önemli bir farkı korumayı başararak, bu başarısını son iki maça taşıdı.

Evet, 19. Dünya Kupası Avrupa Elemeleri 5. Grup'ta mücadele eden Türkiye, 8. maçında deplasmanda Bosna-Hersek ile 1-1 berabere kalarak, rakibiyle arasındaki 4 puanlık farkı kapatma şansını kullanamadı. Oysa maça ne kadar güzel başlamış, daha 2. dakika bitmeden golü bulmuş, maçın gidişatına göre fark yapabileceğimizi düşünmeye başlamıştık.

Maçta dakikalar ilerledikçe, kazın ayağının öyle olmadığı anlaşıldı. Bosna-Hersek oyunu resmen olmasa da attıkları uzun toplarla üzerimize yıktı. Bu arada kişisel hatalar ön plana çıkmaya başladı. Bu kişisel hataları değerlendiremeyen ev sahibi ekip, hakemin yarattığı bir faulle serbest vuruştan golü buldu.

Takımımızın ayarı bir türlü oturmadı! Bosna kaldığı yerden devam ediyor, Önderin kaptırdığı bir topla, kaleci Volkanla karşı karşıya kalan oyuncu, ekstra iş yapmaya kalkınca, kaleye giden topu son anda Servet çıkarıyordu.

Takımımız bir türlü topla çıkamıyor, en fazla orta sahada topu rakibe kaptırıyordu. Rakip kaptığı bu topları şişirip, ileri aktarıyor. Ve atılan her uzun top tehlike olmaya devam ediyordu. Bu arada Türbindeki yerini(!) alan Fatih Terim’in oyuna müdahale etme imkânı da kalmıyordu! Yerine bakan antrenör Oğuz Çetin ise oyunculara sesini duyuramıyordu!

Daha üç gün önce Estonya karşısında herkesin hayranlıkla seyrettiği, her birinin değerinin katlandığı maç sonunda göklere çıkartılan, yere göğe sığdırılamayan oyuncularımız Arda, Tuncay, Emre, Hamit ortalarda pek fazla görünmüyorlar, sorumluluk almaktan özellikle kaçınıyorlardı. Hele Arda Turan, 40 milyon Avro değeri ile sahada geziniyor, bazen eli belinde, bazen de yattığı yerden hakemle çene çalıyordu! Hamit bir köşede uyuklamaya çalışırken, Tuncay İngiltere’deki Manş Denizi sahilinde yürüyüşe çıkmış gibi yürüyüş yapıyordu. Emre her zaman ki gibi Hakemle sohbetin dozunu arttırınca, hemen Sarı Kartı görüyordu. Hakan Balta, sol taraftan, orta çizgiyi geçmemeye özen gösteriyor, bir Servet Çetin, bir Önder Turacı rakip takımın oyuncularına ikramlarda bulunuyorlardı. Günü kurtarma derdinde olan kalecimiz Volkan, elinden geleni arkasına koymayıp, kaleye girmesi gereken topları bile büyük bir özveriyle kurtarıyordu. Sağ kenardaki Gökhan Gönül, iki ileri bir geri misali, kendi çabaları ile bir şeyler yapmaya çalışıyordu. İleride Semih, bir sağa, bir sola koşturuyor, ancak bir türlü topla buluşamıyordu. Geriye kalan Ceyhun ise çevresinden dolaşıp giden topların peşinde koşup duruyordu.

Maç sonu yapılan yorumlara ve Fatih Terim’in açıklamalarına bakınca, aslında bir ümidin olmadığını herkes görebiliyordu. Ancak "çıkmadık canda" ümit vardır mantığı ile hareket ediyorlardı. Fatih Terim Beraberliği hakeme yükleyip, işin içinden sıyrılmaya çalışıyordu. Estonya maçındaki ve Belçika maçındaki beraberlik, iki İspanya yenilgisine hiç dem vurmuyordu. Herkesin tek ortak noktası, bizim Milli Takımımızın, Bosna Hersek takımından iyi olduğu vurgusuydu. Evet, biz iyiyiz de, aradaki bu 4 puan fark nereden kaynaklanıyor?

Netice itibarı ile Güney Afrika da oynanacak 19. dünya kupasına gidenleri götüren uçak, bizim kendimizi beğenmemiz yüzünden kaçmış oluyordu.

Bundan sonrası hayal! “Hayalle yaşama”nın da iyi yönlerini görmekte fayda var.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..