Yılbaşını değil, yılları mı arıyoruz?

“Yılbaşı, gavur icadı” diyen ve kafadan sallayanları saymazsak Yılbaşı ve Yeni Yıl insan düşünce ve davranışında farklı kavram ve eylem.

Yılbaşı;

Endüstri gençliğine göre, metropol kentlerin meydanlarına toplanıp şarkı ve türküler dinlemek, eşlik etmek, ritim tutmak.

Keyfince, uygun bir ortamda yemek, içmek.

Bir demet Piyango bileti alıp, onun hayali ile yaşamak.Her insanın hayalinde vardır zengin olma isteği.

Gazino veya otel salonunda, canlı program seyretmek.

Kumar salonlarında şans denemek adına, oyun oynamak.

Yanan soba etrafında veya sıcacık bir odada, bir tutam kuru yemişle televizyon programlarını seyretmeye niyetlenmek. Yılbaşı gecesini evde televizyon seyrederek geçiren çoğunluk grubunda;

“ Tv programlarında tam bir hayal kırıklığı yaşanmakta. Yapımcılar olsun, sanatçılar olsun bu konuda tam bir tıkanıklık içindeler” görüşünün hakim olduğu gözenmekte.

Yılbaşını eğlence olarak görenlerin veya değerlendirenlerin yanında, onu zaman ölçüsü olarak değerlendirenler de var. Böyle değerlendirenler;

Kabaca bir yıl daha büyümeyi, yaşlanmayı hatırlayanlar.

Kırkından sonra , ‘zaman’ hızla uçarken, sona doğru bir adım daha yaklaşıldığının farkına varanlar.

Geçen zamanı, açık bir ‘korku’ olmasa da hafif bir ürperti duyarak karşılayanlar.

Yaşamın sınırlı olduğu, sınırlı yaşamda, iyi yaşamak, iyi yaşamak için, onurlu, dürüst bir şekilde çok çalışmak gerektiğini düşünenler.

Örnekler çoğaltılabilir.

Herkesin kafasında bir yılbaşı veya yılbaşı anısı vardır.

Küçük, çantalı radyolarla hatırlarım yılbaşını. Piyango biletim olmamasına rağmen, radyodan piyango listesinin okunması büyük keyif verirdi çocuk ruhuma.Bilinçsiz olarak zengin olanların mutluluğunu hayal ederdim belkide.

Ayrıca, yılbaşı gecelerinde çocukluğumun fıstık ve akide şekerinin tadını hiç unutamam. Sobanın sıcaklığı veya soğukluğu silinmiş kafamdan, hatırlamıyorum. Ama iyi kötü bir hazırlık yapıldığına göre soba sıcaktır herhalde.Kurtlu çıkardı kestaneler. Belki de bizim bakkallar kurtlusunu alırdı ‘ucuza gelsin’ diye.

Yılbaşını değil, yılları mı arıyoruz böyle?

Nice yıllara…