Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '09

 
Kategori
Deneme
 

YILKI GÜNCESİ (1)

YILKI GÜNCESİ (1)
 

yılkı atları


YILKI GÜNCESİ (1)

Yılkı: Bir iktibas’dır.

Yılkı: Bir ‘’ ‘Abbas Sayar ‘ romanıdır.’’

Yılkı: Orta Anadolu’da bir yazı-yaban klasiğidir.

Yılkı: Toynaklarından nalları düşmüş ve toynakları kanayan doru atların ve kısrakların hazin hikâyesidir.

Yılkı: Kurtlarla dalaşta ya hüsran ya da galibiyetin adıdır.

Yılkı: İşe yaramazlığı sezilen ve ‘’kaşık düşmanı’’ olan boğazların doğaya salınmasıdır.

Yılkı: Pörsümenin öteki adıdır.

Yılkılık gadre uğramaktır.

Sırtından onca geçim temin edilen gücün, hafif yaşlandığı ve takati kesildiği anlaşıldığından, terke bırakılmasıdır.

Evet! Bu alıntılama tarafımdan yapıldı ve yazının girizgâhına alındı.

Çünkü, bu yılkı meselesi, ruhumdaki yılkıya bırakılmış düşlere gider, geri dönümsüz…

Geri dönümsüz çünkü, toyluk günlerimin gökyüzüne savurduğu düşlerimdi birer ikişer…

Ve ben apansız yılkıya saldım.

Sustum.

Susturdum.

Ayaz yakılarının düşlerimi usandırdığı zamanlarda.

Otogar vedalarının, boyun büktürme anlarından kalan düşlerime yılkılığı reva gördüm.

Bedenin ve ruhun yıllarca bir birine olan yakınlığı ile ardından ruhun üstüne üstüne gelen elvedaların, beklenmeden yapışması yakasına yordu düşleri…

Düşler de bedeni…

Bu düşlerin artık tasnif edilmesi gerekirdi.

Eski düşler, -yılkılığa- ayrılmalı bırakılmalıydı azatlığa…

Öyle oldu.

Azatsınız ey yılkı düşler!

Dedim…

Düşün kurumlarında kaç gurbet gecesi eskitmiştim hâlbuki…

Kaç, Palandöken izlemesinde gözlerimi yatırıp gökyüzüne ikimize bir yıldız seçip de her gece onun göz kırpmasını beklemiştim.

Yediveren düşlerimin ortasında, ama nafile…

Nafile bir düş asılmıştı boynuma,

Kara yağız bakışlarımda eriyordu zaman.

Nevbahar düştü, Palandöken sırtlarına…

Yeşerdi ‘’Abdurrahman Gazi Türbesi’’ ve dahi Ejder tepesi, coşayazdı ‘’Serçeme deresi.’’

Yılkılık düşlerimde her sefer… Daha o zaman yılkılık olmamışlardı.

Ama erken düşürdüm kim bilir nevbaharı bu kez.

Ne de olsa düş benimdi, kurardım gurbet yalnızlığımda…

Gülüşlerin eskiyordu ve siliniyordu suret’in.

Ve anladım artık.

Düşlerim eskiyordu.

Gövermiyordu bakışın durup dururken…

Solgun düşüyordu ortasına şubatın

Eskitme sözlerim asılıyordu boynuna belki,

Vicdan gri bir yoklukta bakır bakışlarından diline yansıyordu,

— Ben ne yaptım dercesine…

Ve ve

Çarpıyordu yılkı düşlerimin yüreğine…

***

yahya İncik/şanlıurfa/2009

14.06.2009 saat:20:01

 
Toplam blog
: 92
: 766
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

1970 Tarsus doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Tarsus'ta tamamladım.Yüksek öğrenimimi Atatürk Üni..