Yok birbirimizden farkımız

http://hipnozvemutluluk.com/2014/12/yok-birbirimizden-farkimiz/ 

Gençlik yıllarımdan bu yana özellikle psikoloji ve doğu öğretileriyle ilgilenmeye başladıktan sonra, hep aklıma takılan bir soru vardı. Acaba bir insanı diğerlerinden ayıran başka temel özellikler de varmıydı (duygular ve kişiliğimiz açısından) , varsa bunlar nelerdi. ?  Evet var olduğunu yıllar geçtikçe öğrenmeye başladık. Özellikle son yıllardaki DNA teknolojisindeki yenilikler, bunu  bize ispat ediyor. Hepimizin bildiği gibi fiziksel ayırtedici özelliklerimizin başlıcaları şunlar

- Parmak izi

- Göz yapısı (İris)

- Yüz yapısı

- DNA Yapısı : İnsan genomu yaklaşık 3.2 milyar DNA kod harflerinden oluşur. Bunun % 0.5’i yaklaşık 16 milyon harf eder. Kod 4 harften oluştuğuna göre olası kombinasyon sayısı 4 üzeri 16 milyondur. Bu da muazzam bir çeşitliliktir. Sonuç olarak bizimle aynı genoma sahip başka bir kişinin bulunma olasılığı 0’dır.

- Beyin Dalgaları : Kanada, Saskatchewan’daki Regina Üniversitesi’nden Raman Paranjape’ın 2001 yılında yaptığı bir çalışmada alfa dalgaları denilen bir beyin faaliyetinin insanların % 40’ında farklı olduğu görüldü. Başka bir çalışmada ise gama osilasyonları denilen başka bir beyin dalgasının kuvvetinin 100 kişide tümüyle farklı olduğu anlaşıldı. Gün geçtikçe bu konudaki araştırmalar daha da gelişip derinleşmektedir.

Başlı başına zaten genetik yapının her insandaki farklılığı, hepimizin ayrı özelliklere sahip olmasına neden olmaktadır. KİŞİLİK dahil.!

Peki o zaman soru şudur.

Neden, karşımızdaki herkesi kendi yargı, düşünce ve duygularımıza göre değerlendirir ve buna göre tepki veririz? Sonrada neden kalkıp herkesin kendimiz gibi hissetmesini ve algılamasını bekleriz? Aile içi ya da diğer çevresel faktörlerden edindiğimiz altyapılar nedeniyle aynı sınıf ve inanç yapısı içinde yer alsak bile    kişiliklerimiz farketmekteyken, neden bunu yaparız.? ”Eğer bir kişi ……… yapıyorsa şudur ! Eğer bir kişi ……. davranıyorsa budur! ” Yaftalarını yapıştırıveririz ?!

Kanımca yaptığımız en büyük hatalardan biri de, bir insanı kurallar veya öğretilerle  tanımlamaya çalışmaktır. –Kendimiz dahil-  !

Aile, okul, çevre, içinde yaşadığımız toplumsal sınıf ve konumlar ve hatta siyasal yaklaşımlar bile bizlerin gerçek kişiliğini çevrelemektedir. Yaşadığımız tüm çatışmalar ve duygusal git gellerimizin de önemli kaynaklarıdır bunlar. Ve ne yazıkki bu hatayı zaman zaman bilim bile yapmaktadır, bilim tarihi bunun sayısız örnekleriyle doludur. Bilim ve bilimsel düşünce ve AKIL her zaman rehberimiz olmalıdır. Benim eleştirim yalnızca yaklaşımlarla ilgilidir.

Akıl ve bilimin yolumuzu aydınlatması dileğiyle mutluluk ve huzur sizlerle olsun.

* Teknik bilgiler 07.09.2012 tarihli Cumhuriyet gazetesi internet sayfasından alınmıştır.  Reyhan Oksay tarafından çevirisi yapılan New Scientist, 28 Temmuz 2012 sayısından derlemedir.