Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yokluğun anlamı varlıkta bilinmez?

Yokluğun anlamı varlıkta bilinmez?
 

Sıcaklığın neredeyse elli dereceye ulaştığı, güneşin ortalığı çılgınca kavurduğu, insanın ayakta durmaya zorlandığı, bir yaz günü.

İşten eve yorgun bir halde kendimi attığımda, evin beton zemininin alev gibi yandığını hala unutamam.

O anda tek bir isteğim var, kendimi bol tazyikli suyu olan bir musluğun altına atmak. Sonuç vahim her zamanki gibi hayalimin tek karşılığı hayatta duymaktan nefret ettiğim, hatta her şeye küsmeme sebep olan o sesi duyuyorum tıssss tıısss… Olamaz ya, olamaz. Yine mi yoksun, ne zaman olacaksın, ne zaman oh be diyebileceğim. Senin yokluğun çok kötü ya, çoğu şeyin yokluğundan ağır. Ev toz içinde, temizlik Allaha emanet, bulaşıklar lavaboda bekliyor, çamaşırlar banyoda. Tamam kızmayın, rutin olarak her gün uğradığı saati belli olmayan o 5-10 dakikalık zaman diliminde tabii yakalayabilirsem, evde bulduğum en geniş hacimli ne varsa bir şeylere doldurup bir kenara koyuyorum tabi, ama bu hangi birine yetsin, zaten yetse de içine mi siner insanın. Suyun çeşmeden akması kadar güzel ne olabilir. Gülmeyin yaşamadıysanız bilmezsiniz kıymetini, yaşadığım şehirde kışın yağmur yağınca elektrik, yaz mevsiminde güneş açınca su olmazdı. Evet ya inanın gerçek bu. Ve bu gerçek ne yazık ki ülkemizde bir çok yerde hala yaşanıyor. Bence büyük ayıp, cehaleti getiren göreceli yokluklar bunlar.
Elektriksiz susuz bir hafta yaşayacağınızı düşünün bir an, beş dakika ya çok değil…nasıl kötü di mi?

Yaa…bu haber, “Kars'ın merkeze bağlı Karacaören köyü sakinleri, 50 yıldır bir damla su için çeşme başında nöbet tutuyor.” Evet ya, bir damla su gelirde geldiğini görmeyiz diye nöbet tutuyorlar yaz-kış demeden.(kenthaber)

Geleyim bu günüme, O günler çok gerilerde kaldı, tabii sadece benim için. Ama hala aynı makus talihi yaşamak zorunda kalan bir çok insanımız var. Allah yardım etsin, çok zor ya.

Bundan on yıl önce Türkiye de susuzluk diye bir tehlike henüz başlamamıştı. Ama şimdi korkunç derecede yaşamak zorunda kalacağımız çorak günlere doğru hızla ilerliyoruz. Bu günlere kavuşmamız yakındır, (kavuşmamız diyorum çünkü buna onu biz zorladık) tabii biz böyle çaba ve azimli onu bol keseden kullanmaya devam ettiğimiz sürece. Görüyoruz çevremizde elinde hortum içme suyunu kullanarak arabasını yıkayan, bahçesini sulayan, duyarsız kardeşlerimizi. Kuraklıkla ilgili izlediğim birkaç belgeselin ardından ve o yaşadığım kurak yılların tecrübesiyle, şahsen dişimi fırçalarken bir damla boşa akıttığım suya tahammülüm yok. Ben o suya kavuşmak için ne kadar çok bekledim, ne dualar ettim. Şimdi var diye neden kıymetini bilmeyeyim.

Sizlerde ricam lütfen hep birlikte bu konuda duyarlı olalım, bir ben mi diye düşünmeyelim, boşa akan bir damlayı engellemeye çalışırken, "benim gibi bir sürü insan" diye düşünelim. Eminim ki benim gibi bir sürü insan vardır, dişini fırçalarken ara boşlukta musluktan akan nimeti boşa harcamayan. Ben sırf onları düşündüğüm için kapatırım çeşmeyi bu duyarlı dostlarıma destek olmak için. Sakın tasarruflu olmak isterken yalnız olduğumuzu, tek başımıza elimizden gelen bir şey olmayacağını düşünmeyelim.

Çünkü yalnız değiliz. Biz üstümüze düşeni yapalım, gücümüz yettiği kadar da yaptıralım, ilerde içimiz rahat etsin vicdanımız sızlamasın, çocuklarımıza bırakacağımız dünya, onlara acı olmasın. Her birimizin israfını önlediği bir damla su, bizim içme suyu okyanusumuzu oluşturur. Bir damla, bir yudum suya hasret kalmamanız dileğiyle…

 
Toplam blog
: 8
: 652
Kayıt tarihi
: 02.03.07
 
 

Kendimi bildim bileli çalışıyorum. İş hayatı zor tabii…Yazmayı çok severim, konuşmayı da :-)) Gün..