Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Yolunu şaşıran kadın

Yolunu şaşıran kadın
 

Ruhu esiri oldu bir aşkın ve kadın ruhunu özgürleştirmenin yollarını arar oldu. Bu arayışında geliştirdiği yöntem ise yalnız kalmak ve içime kapanmaktı. Zira ne kadar dışa vurduysa duygularını , kendini ve her şeyini o kadar yanlış anlaşıldı insanlar tarafından. Kendi gerçeğinin peşinden kovalarken, yolunu kaybettiği çok oldu ve artık bir rehbere ihtiyaç hissediyordu. Oysaki iç ışığı O’nu her zaman doğruya ve ihtiyacı olana götürmüştü bu güne dek. Ne zamanki adamla tanıştı her şey alt üst oldu ve anlamını yitirdi. Kendi yapabilirlikleri ve kaynakları yetmez oldu kadına.

Yaşadığı toplum içinde kararlılığı, dayanıklılığı, metaneti ve maddeye form verebilme yeteneğiyle çok sevilen, sayılan ve güvenilen bir insan olarak takdir gördü bu güne dek. Klasik , doğasıyla uyum içinde, ve kilolarına rağmen her zaman çekici ve hoş bir görünüme sahip olarak nitelendirildi. Dürüst, üretken, sabırlı ve ketum bir insan olması, başkaları tarafından sevilmesinde ve kolayca kabul edilebilmesinde önemli rol oynadı. Enerji seviyesi oldukça yüksek ve hayata bağlı bir kadındı. Sorumluluklarını her şart altında yerine getirmekte ısrarcı bir tavrı olmasını, olumsuz bir özellik olarak düşünmedi hiç. Üretkenliği, maddeye şekil verebilme ve idare edebilme yeteneği, kendi kendine yetebilmesini sağladı ve bu O’nun için hayatta aldığı en büyük ödül oldu. Hiçbir zaman çok neşeli ve iyimser olmadı, olmak istesem bile başaramadı.Hatta hayatını en kötü senaryolara göre hazırlamaya eğilimli olması en kötü senaryoları düşünsel olarak çağırmasına ve yaşamasına bile neden oldu. Tedbirli olmak konusunda etrafındaki insanlara da mümkün olduğunca rehberlik etmeye ve yönlendirmeye gayret eti.Bu da etrafındaki insanlar tarafından hayatlarına müdahale etmek olarak algılandı zaman zaman.Oysaki o kendince yardım ediyor ve iyilik yapıyordu aklı sıra. Tek ilkesi hayatı üretken bir şekilde geçirmek, verimli olmak, ayaklarını yere basmaktı ve bu kendisi için her şeyden çok daha önemliydi. Açık olması kendisinin toplumdaki yerinizi sağlamlaştırmasına ve gelişmesine yardım etmişti bu güne dek , ama artık açık olamıyordu. Hayatındaki olayların ve insanların kendisine vermek istediği mesajlara duyarlı olamıyordu.

Oysaki dağıldı her şey.Öncelikle hastalığı.Epilepsi O’nu iyice mahvetti.Gittikçe de aşağı inen bir trende giriyordu yaşantısı.Eskiden sadece ender aralarla bayılırken, şimdi sürekli düşüyor, yürürken sağa sola özellikle de duvarlara ya da eşyalara çarpıyordu.Sürekli yaşadığı baş dönmeleri her şeye engel oluyordu. En önemlisi ise bu hastalıkta moral ve duygu durumunun yüksek olması gerekirken ne işinde, ne de aşkında aradığı mutluluğu bulamaması sıkıntı ve üzüntü yaşamasına , zaten karamsar olan ruh halinin daha da umutsuzluğa sürüklenmesine neden oluyordu. Mutluluk kavramının olduğuna dahi inancını yitirdiği bir hale gelmişti son günlerde.

Ne kendisi ne de başkaları tarafından onaylanmayan davranışlar sergileme eğilimine girmişti ve bunları değiştirmez ve düzeltmezse daha da çıkmaza girecekti her şey.Gerekenleri öğrenmesi ve hayata geçirmesi, amaçlarına ulaşmasını çok daha kolay ve çabuk hale getirecekti oysaki. Sorun bu saatten sonra patikaları, yan yolları olmayan düz, dümdüz bir yolda önünü ve gideceği yeri görerek ilerlemek istemesiydi. “Yarın acaba ne olacak?” diye düşünmeden alabildiğine yürümek istiyordu.Gideceği yer belliydi. Herkesin gideceği yere gidecekti kendisi de işte o yolda ve yolculukta düz dümdüz bir yoldu yürümek istediği. Rehbersiz tek başına yürüyemekte zorlanır olmuştu o yolu.

Hayatında, bir öğreti ya da öğretmenle karşılaşmaya ihtiyacı vardı belki ama 40’ından sonra ne öğrenebilirdi ki daha başka bir kadın? Oysa o ilerleyeceği yerde gerileme trendiydeydi. Peki eğer bu yola bir rehber gerekiyorsa herhangi bir rehber O’na yol gösterebilir miydi? O rehberini bulmuştu aslında. Kendi dünyasının alt üst olmasına neden olan, kendi pusulasının yanındaki, cebinde mıknatıs tasıyan ve zaten kendi yolunu şaşırmış bir rehberi vardı kadının.Peki bu rehber kendisi için niye bu kadar önem arz ediyordu?

 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..