Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Yörük başkenti Bilecik gezisi notlarım

Yörük başkenti Bilecik gezisi notlarım
 

Gene evimden ayrılmanın hüznünü yaşıyordum. Eee sonuçta okullar açılıyor. İnsan kendisi için nelerin değerli olduğunu kaybettiğinde anlıyor. Bütün tatil boyunca:
-hadi gezelim...
-ne zaman tatile gideceğiz?
-eee, siz daha hazır olmadınız mı?
gibi replikleri sanki doğaçlama çalışıyormuş gibi tekrarlamak benim için hiçte zor olmamıştı
Ama artık çok zordu.
Toplanma işini uzattıkça uzatıyor, Annemi delirtiyordum.
Sanırım daha fazla inada gerek yoktu. Nasıl olsa babaanneme bi bakıp gelecektik. Yolculuk çok güzel geçmedi. Ben zaten oldum olası yolculukları pek sevmemişimdir. Tabi görülecek yerler varsa o başka. Ama çevre yolundan gidince sadece o iç anadolu bölgesini kale gibi kaplayan dağlarla görüşmek ve merabalaşmk zorunda kalıyorsunuz. Ama durun canım...Daha işin başlangıcındayız.

Bilecik il sınırını geçip yavaş yavaş kente süzülürken bu Anadolu'nun Parisi'ne dikkatlice bakınca nüfusun bu kadar az olmasına rağmen her tarafının askeriye ile kaplı olduğunu görürsünüz.Şayet bunu nedenini hala anlayabilmiş değilim.Ayriyetten o kadar gereksiz şatafatlarla şehri süslemişler ki buyüzden bu şehre Anadolu'nun parisi adını taktım.Bir kayalardan süzülen süslü su olukları yapmışlar ki görmelisiniz!Onu sadece arabayla geçerken süzebiliyorsunuz.Ne bir bank var nede oturulacak yer.Yazık!

Babaannem Bilecik'in bi köyünde oturuyor.Adı Çaltı köyü.Hazır yazmaya başlamışken hikayesinide bi anlatayım.
Bu köy Ertuğrul Gazi ile gelen Yörük obalarından kurulmuş bir köy.Annem'in babamla takılırken Çaltı'yı esprili anlıtışıyla anlatayım.
Ertuğrul Gazi'yle gelmişler işte bizim halk.Ertuğrul Gazi'de demiş ki:
-Burayı size emanet ediyorum.Buraya sürün obanızı burayı kollayın.Buradan sakın ayrılmayın.
Ve o günden beri Çaltılılar buradan ayrılmamış ve bu dağlık taşlık yere kurulmuşlar.
Pek bi gülerdik buna.Annemde çok komik anlatırdı.

Babannemi gördük.Bir gece kaldık.Bazımız yer yatağında, bazımız o kocaman yastıklı yataklara.O yastıklar o kadar kocaman ve serttiki, iki yastık konsa tamamlıyamazdı.Sonra hem gezmek görmek hemde bir sünnet düğününe gitmek için Söğüt'e gittik.O kadar çok çeşme ve söğüt ağacı vardı ki; osamnlı iradesinde kaldığı besbelli.

Az zamanımız vardı ve kentin her bir yanınına dağılmış türbeleri, camileri, tarihi eserleri gezemedik.Biri dışında.

Ertuğrul Gazi'nin türbesi yolumuzun üzerinde olduğu hemde bu büyük atamızı ziyaret etmek için durduk.Her zaman olduğu gibi burdada bir çeşme vardı.Susuzluğumuzu giderdik.Ertuğrul Gazi'nin eşi Halime sultan'ın mezarınıda ziyeret ettik.Ve girdik türbeye.Ayakkabılarımızı çıkardık.Sırayla 15 türk devletinin ortak bayrağı ve Türk bayrağı, KKTC bayrağı , Azerbaycan ve diğer Türk devletlerinin bayrağı ve Türbe için hediye ettikleri toprakları vardı.Ve Yunan işgali sırasında türbeye saldırılarının canlı kanıtı olarak kurşun izlerini gördük.Ve broşürlerimizi alıp çıktık.

Babaannemlerin yaptığı salçalarımızı alıp bir sürüde salatalık yiyip evimize doğru yavaş yavaş ilerledik.

İşte Osmanlı'nın ilk tohumlarını atıldığı çeşme başkenti yörük kentinden izlenimlerim

yazımın devamı Yörük bayramınıda okumayı unutmayın(daha yazıcam)

esen kalın.

 
Toplam blog
: 8
: 1195
Kayıt tarihi
: 03.11.06
 
 

Adım Gencay. Setbaşı İlköğretim Okulu'na gidiyorum. Tam bir Harry Potter hayranıyım. Kitaplarını del..