Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Yüksel Pazarkaya 50. ve Mevlüt Kaplan 65. Sanat Yılı kutlamaları TÜYAP İzmir'de

Yüksel Pazarkaya 50. ve Mevlüt Kaplan 65. Sanat Yılı kutlamaları TÜYAP İzmir'de
 

50. Sanat Yılında Yüksel Pazarkaya İzmir Fuarı Onur Yazarı. Yüksel Pazarkaya'ya armağan olarak iki yeni kitap da yayımlandı. Biri eşi İnci Pazarkaya'nın armağanı, "Dilin Çağrısı Yüksel Pazarkaya 'ya Sanatının 50. Yılında Armağan" diğer kitap ise Enver Ercan'ın hazırladığı " Sözün Doğasında Gezmek", TÜYAP İzmir Kitap Fuarı "Onur Yazarı " kitabı.

Bu sene 17-25 Nisan 2010 tarihleri arasında düzenlenecek TÜYAP İzmir Kitap Fuarı 15. yaşını kutlamaya hazırlanıyorken benim için de unutulmayacak bir yıl olacak. Çok heyecanlıyım.

İzmir Kitap Fuarı ile yaşıt olan " MEVLÜT KAPLAN 65. Sanat , 80. Yaş ve 15. Çocuk Edebiyatı Ödülü " dalındaki üçüncülük ödülümü İzmir'de alacağım , İzmir Özgür Eğitim Yayınları'ndan, hem de 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramında hem de çocuk yazının önemli bir usta kalemi Dr. MEVLÜT KAPLAN ile tanışmış olacağım.

Birincilik ödülünü sevgili Sultan Su ESEN "Aslı'nın Dürbünü" adlı eseriyle ve ikincilik ödülü Dündar AYDOĞDU, "Babamın Islığı" adlı eseri ile alırken, yılların değerli edebiyatçısı büyüğümüz sevgili Zehra ÜNÜVAR da "Sihirli Sözcükler" adlı yapıtıyla Jüri Özel Ödülü ve Lütfi GÜLŞEN de "Hep Özledim O Kokunu Anne" adlı eseriyle mansiyonla ödüllendirildiler.

Ödül Törenimiz 23 Nisan 2010 , Konferans Salonu I de saat:12.00-13.00


Ödül Töreni: ”Dr. Mevlüt Kaplan 65. Sanat, 80. Yaş ve 15. Çocuk Edebiyatı Ödülleri” Sunumu Bekir Yurdakul yapacak.

Konuşmacılar: Özgür Kaplan, Feyyaz Sağlam, Mavisel Yener, Yusuf Balaban, Timuçin Özyürekli Düzenleyen: Özgür Eğitim Yayınları, KIBATEK, Dil Derneği İzmir Temsilciliği, Tüm İlköğretim Müfettişleri

Sayın Mevlüt Kaplan 'a da bu çok önemli çalışmalarında sanatla, edebiyatla dolu nice nice yıllar diliyorum.Bu tören sonrasında MEVLÜT KAPLAN ve sanat , edebiyat yaşamı konusunda daha detaylı bir haber yapabileceğimi, umuyorum.

Bu fuarın bir başka güzelliği de 50. sanat yılını kutlayan dilbilimcimiz, edebiyaçımız YÜKSEL PAZARKAYA. İzmir Kitap Fuarı gurbetteki kültür elçisi bir saygın edebiyatçı, dilbilimci hemşehrisini 50. Sanat Yılında ONUR YAZARI olarak ağırlıyor bu yıl. Sayın Yüksel pazarkaya'ya edebiyatla sanatla yoğrulan nice nice yıllar diliyoruz.

1940 yılında İzmir'de doğan YÜKSEL PAZARKAYA liseyi bitirdikten sonra 1958 yılında bursla Almanya'ya gider. Stuttgart Üniversitesinden kimya yüksek mühendisi diploması alır. Sonra edebiyat bilimleri ve felsefe okur.

"18. Yüzyıl Alman Edebiyatında Tek Perdelik Oyunların Dramatürjisi" konulu doktora çalışması kitap olarak yayımlanır.

Stutgart Üniversitesi'nde edebiyat ve felsefe dersleri verir. Almanya'da Türk kültürü ve edebiyatının tanıtımı alanında önemli katkılarda bulunan Yüksel Pazarkaya, 1960 kuşağının Behçet Necatigil'den etkilenmiş, yalın dille, özlü ve duygulu şiirler yazar şairlerinden. WDR-Köln -Radyo Türkçe yayınları yönetmenliğinden emekli olarak ayrılan Pazarkaya Köln'de yaşıyor. Yıllar önce İstanbul Kitap Fuarı'nda çok önemli bir panelde, içtenlikli konuşmalarını dinlemiştim. Fotoğraflarımız da olacak.

İnternet'te siyah- beyaz.com da :

"Mölln ve Solingen'den Sonra ALMANYA ÜZERİNE (Sis Çanı Yayınları Mart 1995) ilk yayımlandığında çıkan "Dumanı Üzerinde" başlıklı kapsamlı bir söyleşişi var. Orada ALMANYA ÜZERİNE adlı eserinin yazılışıyla ilgili bilgilere de ulaşıyoruz:

Doğu Bloku'nun çökmesiyle Almanya birleşip büyürken buna en çok sevinen , Türkler ve diğer göçmenler korkunç hayal kırıklıklarına ve daha önemlisi bunun da ötesinde saldırılara uğrarlar, sonu ölümle, yangınla biten saldırılardır. Alman yetkilileri işi hafife alır. Mahkemeler ırkçı saldırganları "<ı>işsiz, çaresiz zavallı gençler" diyerek salıvermeleri veya verdikleri sudan cezaları da tecil etmeleri, hele hele yargıçların ve güvenlik görevlilerinin arasında Nazi sempatizanlarının da bulunduğunun anlaşılması, bu ırkçı saldırganları daha da cüretlendirmiştir.

Yüksel Pazarkaya "İki Almanya'nın birleşmesi süreci içinde azınlıklara reva görülen hareketlerden, Mölln ve Solingen olaylarından sonra bu konuda dostu ünlü Alman yazarları ile söyleşmiş. Söyleşilerin küçük bir bölümünü radyodan duyurmuş dinleyicilerine. Ses dalgalarıyla Almanya'nın yakın tarihine ayna olacak bu çalısmanın havaya uçup gitmesine gönlü elvermeyince, metinlerin tamamıyla bir kitap oluşturmuş ve ortaya ilginç, bitirmeden, elden bırakılamayacak, derli toplu bir Almanya çözümlemesi çıkmış." * Bu kitabı okumam gerek.

Kitabı okudukça hoş sürprizler de çıkıyor karşımıza diyor Siyah-Beyaz sitesindeki yazı. "Berlin duvarı hakkında 1961 yılında yazılan duvarla ilgili belki de ilk şiirin Yüksel Pazarkaya'ya ait olduğunu öğreniyoruz. (şiir 27 Kasım 1961 yılında yayınlandığında Yüksel Pazarkaya da 21 yaşındadır.)" *

"YANGIN DUVAR eşkiya duvar, kulak vermez, /sağır, bayrak kaskatı./adsız duvar.yaşamı seçtim./kör duvar./türlü duvar vardır acunda./yangın duvar bile./yürek bir yangın duvarda biter/ve tükenir gider./türlü duvar vardır acunda./kıyacı duvar bile./yangın duvar./yüreğe bir yangın duvar düşer/ve yiter gider."*

Sezgiler ve algıların değeri ve önemi o şiirden yıllarca sonra yaşananlarla nasıl da ortaya çıkıyor değil mi?

Bu arada İzmir Kitap Fuarı'ndan önce Yüksel Pazarkaya'ya Saygı Gecesi, Ankara'da 13 Nisan 2010 Salı günü saat 18.00'de, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde (Kenedi Cad. No. 4 Kavaklıdere/Ankara) yapıdı diye de ekleyelim. Dil Derneği bütün dilseverleri gecede ağırladı.

Bu güzel davetiyeden sonra ben de Yüksel Pazarkaya'dan iki şiir eklemek istedim:

UMUTLAR PUSU

<ı>Behçet Necatigil'in sevgili anısına

Uzak ışıkları kentin
gecenin çağrısı
yollar karanlık ve
tuzak delik deşik.

Umutlar pusuymuş
aldandık yarının
çağrısına
o bir tepeye
vurup geçen günmüş.

Yarın geçer mi
gün gibi batıp art arda
geçmiş işte dün olmuş
yarın bir aldanış
umut gibi
pusuya yatmış.

Uzak ışıkların çağrısı
na aldanıp
düştük karanlık çukurlara
alıştırması sanki
olmayan yarınların.

Böyle görünüyor bu kez
kentin ülkenin dünyanın hali
bizim halimizi hiç sorma
umutlar birer pusuymuş.

Yüksel Pazarkaya

Kız ve Kitap

İstanbul'un en çok kuşlarını seviyorum.

Kitap fuarından çıkıyor kız,

Kasım güneşini çoktan silmiş akşam,

inmiş Haliç'in üstüne.

Havuzun kenarında bir güvercin geziniyor

ve kitap fuarından çıkan kız

bir tek güvercini görüp İstanbul'un

artık olmayan kuşlarını seviyor.

Kitaplarda aydınlık gözlerinin içi

ve tarih uzamında düşlemi geniş.

O aydınlık genişliğe sığıyor

İstanbul'un beton bilmeyen alanları

çınarları ve akasyaları ve at kestaneleri

sandallı sefalı çayları dereleri ışıl ışıl

korularla kaplı tepeleri

bağ bahçe çıkrıklı bostanları

ve İstanbul'un kuşları üç yüz tür, beş yüz tür.

Beton binadan çıkıyor kucağı kitap dolu

önünde bir tembel güvercin yürüyor

ve kız İstanbul'un en çok kuşlarını seviyor

artık olmayan kuşlarını

1992 (Mutluluk Şiirleri'nden) Yüksel Pazarkaya

Dün akşam elimde Yüksel Pazarkaya'dan KIŞ ÖYKÜLERİ ( Cem Yayınları 2008) , elektrikler kesilinceye değin, okudum gezindim Almanya'nın Avrupa'nın sokalarında, çok katmanlı sözcüklerin aralarında. Kış Öyküleri Yüksel Pazarkaya'nın hergüne bir öykü dizisinin GÜZ ÖYKÜLERİ'nden sonra ikinci kitabıymış. Arka kapakta "Aralık, ocak, şubat aylarının her günü için bir öykü ya da betim." diyor. "Özelliği, günlük yaşamın sadeliğinden, genelde göze batmayan ya da umursanmayan ayrıntılarından, yaşanmışlıklarından kotarılan anlatılar olması.yalın, yoğun ve gereğinde şiirsel bir dille. Çağdaş Tkvim Öyküleri..." olduğunu okuyoruz.

Sözcükleri son derece özenli seçilmiş, yaşantının o hızlı ırmağına kapılmış giderken karşımıza çıkıveren minik kumsallar, rahatlatan dinlenme mekanları, kokulu çiçeklerle süslü küçük düşünme bahçeleri. Hep düşünmez miyiz? Belki de bu Çağdaş Takvim Öyküleri'ni okuyanlar da yazmaya başlar. Son derece kışkırtıcı ve yazmaya yönelten, ancak ustalıkla kotarılmış öyküler. Betimlerin ya da küçük zamanla unutulup gidecek yaşanmışlıkların nasıl bu denli güzellikle toparlanabileceğinin güzel örnekleri. Yüksel Pazarkaya'ya sorma olanağım olsa hepsi de yaşanmışlık mı, kurgu olanlar var mı diye sormak isterdim doğrusu. O denli doğallar ki...

YAZ ÖYKÜLERİ ve BAHAR ÖYKÜLERİ de yayımlanmış.

"Takvim öyküsü Rönesansın, dolayısıyla matbaanın bir ürünüdür. Matbaa ile birlikte takvim üretimi ve yayımı da hız kazanmaya, bu ürüne okunacak metinler konulmaya başlamış. Bu metinlerin özelliği, okuma alışkanlığı sürecinin henüz başında yaşayan insanlara uygun, okumayı sevdirecek, yaygınlaştıracak metinler olmasıdır." diye yazıyor Yaz Öyküleri'nin kapağında.

"16. yüzyıldan itibaren artan okuma gereksinimini karşılamak amacıyla takvimlere tarih ya da yazın eki olarak konur.1780lerden itibaren, aydınlanmayla yaygınlaşır, gelişir."

"Bazı batılı yazarlar 19. yüzyıldan itibaren, bu türe edebi bir nitelik vererek, takvim ortamından ayrı yazmaya başlarlar. XX. yüzyılda da bu edebi türün ürünleri takvimden ayrı özgün derlemelerde toplanmaya başlar. Hebel'den Brecht'e birçok yazar, halk yaşamından eğlendiren, düşündüren konuları takvim öyküleri türünde kaleme almıştır."

"Türk yazınında bu türün örneği neredeyse yoktur. İlk kez dört kitap halinde yayınlanan Güz Öyküleri, Kış Öyküleri, Bahar Öyküleri, Yaz Öyküleri ile bu türü, batıdaki örneklerinden bağımsız, özgün olarak deneyen takvim öyküleri sunuluyor."

"Öykü türüne sokulacak metinler yanında anı, deneme, günce, betim, söylence türlerini çağrıştıran metinlerin de yer aldığı, kısaca anlatıyı bütün olarak kucaklamayı amaçlayan çağdaş yazılar. Hem öykü, hem her şey..."

Evet sorumun yanıtını da buldum, bu açıklamalarıu okuduktan sonra. Önemli olan yaşanan küçücük bir olayın, bir aşkı, bir ateşi yazma sevgisini harlatması...Bir de her zaman özen göstersem de yazarların eserşlerini hep sıralı olarak okumanın ne kadar öenmli olduğunu da yeniden hatırladım bu açıklamalardan sonra. Önce Güz Öyküleri'nden mi başlasaydım diye düşündüm.

Türkçe ve Almanca, telif ve çeviri elli kitabı yayımlanmış bugüne dek diyor ya İnternet'teki kaynak, belki de daha fazladır. Kaynaklar bile bazen olanı göstermekte eksik kalabiliyor çünkü zaman var akıp giden. Şiirleri, Fransızca'ya ve Yunanca'ya çevrildi. Alman televizyonu için diziler hazırladı. Kitapları Türkiye'de Cem Yayınları arasında çıktı:

Şimdi de bulabildiğimiz kadarıyla eserlerini verelim:

Koca Sapmalarda Biz Vardık (1968)
Aydınlık Kanayan Çiçek (1974)
İncindiğin Yerdir Gurbet (1979)
Saat Ankara-Takvim Dizeleri (1981)
Sen Dolayları (1983)
Karanlıktan Yakınma (1984)
Dost Dolayları (1990)
Sen Dolayları ve Sevgi Dolayları (1992)
Mutluluk Şiirleri (1995)
Mölln ve Solingen'den Sonra Almanya Üzerine Düşünmek (1995)
Kemal ile Burak Cennet Ülkesine Yolculuk (1998)
Ben Aranıyor( Roman) (1989)
Kara Bıyıklıların Aksakalı (2004)
Yol Dolayları (2006)
Aya Uçan Minare

Mediha ve Ferhat'ın Yeni Acıları adlı oyunları Devlet Tiyatroları'nda sahnelendikten sonra Kültür Bakanlığı yayınları arasında yayımlandı.

1989'da Adalbert-von-Chamisso Ödülü'nü, 1991'de Dr. Orhan Asena Oyun Ödülü'nü, 1993'de Salihli Belediyesi Oyun Ödülü'nü ve 1994'de Berlin Senatosu Çocuk Yazını Ödülü'nü, Yol Dolayları ( Şiir, 2006) Yunus Nadi Şiir Ödülü'nü, GÜZ ÖYKÜLERİ (2007) Beşiktaş Belediyesi Haldun Taner Öykü Ödülü'nü kazandı.

Ayrıca Yüksel Pazarkaya'nın çevirileri de var. Rainer Maria Rilke'den İyi Ruhlara Adak(Çev. Şiir, 2004) , Düşten Taç( Çev. şiir, 2005), Advent(Çev. şiir, 2005), Bana Tören ( Çev. şiir, 2006), Sancaktar( Çev. şiir, 2007), Keşiş Yaşamı Üzerine (Çev, Şiir , 2007) , hac üzerine ( Çev, Şiir, 2008), Yoksulluk ve Ölüm Üzerine ( Çev, Şiir, 2008) çevirileri var CEM YAYINLAI'ndan.

Walter Helmut Fritz "Bugün Hala Açız Mutluluğa" (Çev şiir Türkçe- Almanca, 2005) ve Wilhem reich'in DİNLE KÜÇÜK ADAM ( çev, felsefe, 2006) da CEM yayınları arasında bulabildiğimiz çevirileridir.

Yüksel Pazarkaya'ya edebiyatla dolup taşan nice, nice yıllar diliyoruz saygılarımızla.

ezgiumut 2010 Nisan

http://www.dergi.havuz.de/0001-B-OZGECMISLER2007/yuksel-pazarkaya.html

http://www.siyah-beyaz.com/yksl.htm

http://blog.milliyet.com.tr/Blogum.aspx?BlogNo=237050

Önce ÖZGÜRSES gazetesinde yayımlanmıştır.

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..