Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Yumurtalı bilim içinde kimi karmaşa

Yumurtalı bilim içinde kimi karmaşa
 

Daha birkaç yıl öncesine kadar yumurta, tavuk ve horozun ilişkisinden sonra çıkardı ortaya. Horozun azlığından yumurta pahalıydı.

Sonra horozlar çoğaldı, horozlar çoğalınca , horoz kıymetten düştü.

Yıl geldi horoza gerek kalmadı.

İşe bilim karıştı ve horozu devreden çıkardı.

Bilim yumurta yapmaya başladı. Bilimli yumurtalardan tavuklar yumurtalarını horozsuz kendileri yapar oldu. Horozun katkısı olmayan yumurtalar bollaşınca, yumurta gözden düştü. Yumurtanın değeri alçalınca, yumurta ayağa indi. Ayağa inen yumurtalar öğrencilerin eline geçti. Öğrencilerin eline yumurta geçince öğrenciler istemedikleri kişilere bunları fırlatmaya başladılar.

Önce yumruklarla, burun kırmalarla kıpırdayan öğrenci olayları , arkasından domates ile, domates fiyatları artınca, yumurta atmakla devam ediyor.

Yurdumuzda son öğrenci olaylarında yumurta baş rolü oynuyor. Üniversite kapısından giren yumurtadan nasibini alıyor.

Hükümet ve muhalefet grupları yumurta olayları üstüne açıklama üstüne açıklama yapıyor. Medya muhabirleri yumurta maçına dönüşen olayları naklen verebilmek için canla başla çalışıyor.

Siyasal Bilgiler Fakültesinde yumurtalı protesto ile karşılaşan Anayasa Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, daha sonra gittiği İstanbul Üniversitesinde kendini dinleyecek öğrenciler konuşma salonuna alınmadılar, Kuzu’nun konuşmasını video yöntemi ile duvarın ötesinden izlediler.(Basından)

Yumurta hesabına benzer bir hesapla, 1946- 47-48-49-50 doğumlular, 1967 yılında 21, 20, 19, 18 yaşında üniversite son sınıf öğrencileri. Bu gün aynı kişiler, 64, 63, 62, 61 yaşındalar. Kimi bakan, kimi milletvekili kimi de profesör. 1953-54-55-56 doğumlular, 1976 yılında 23, 22, 21, 20 yaşında kimi öğrenci, kimi işine yeni girmiş kişiler. Bu gün onlardan cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekili, profesör olanlar var.

O tarihler içindeki olayları, 12 Mart ve 12 Eylül’e getiren süreçleri bir hatırlayalım. O sürecin içinde yaşayanları ve bugünkü konumlarını. Ve hatırlayalım Akıncıları, Ülkücüleri , Devrimcileri. Ellerinde ne domates ne de yumurta vardı. Ellerinde, zincirler, sopalar, bıçaklar ve silahlar vardı.

Güvenlik güçlerinin büyük çoğunluğu fikir ayrılığından dolayı parçalara bölünmüşlerdi. Henüz biber gazı icat olmamış veya polisin eline verilmemişti. Onun yerine polis daha kolayını seçmiş, insanları copluyordu.

Olaylara karışanlar ya vuruluyor, ya pencereden dışarı atılıyor veya eşek sudan gelinceye kadar güzelce bir ıslatılıyordu.Daha sonraları idam edilenler oldu.

Bu günün üniversite gençliği ne istiyor? YÖK, harç, öğretimde değişiklik.

Açıklanmasa da, kafalarda bir korku; ya öğrenci olayları genişler ve şiddete dönüşür kontrol edilemezse.

Basından öğrendiğimize göre, öğrenciler daha ne diyor;

“Gerçek anlamda, icat yapan, buluş yapan bilim insanı bu üniversitelerden çıkmıyor, dünya üniversite sıralamasında beş yüzler içine bile giremiyoruz” diyorlar.

Öğrenciler, ayrıca, günümüz siyasetini ve iktidarını da eleştiriyorlar.

Ee, bugünün gençliği, yarının yöneticileri. Olacak o kadar desem, “Vay sen misin yumurtanın masumiyetini savunan, görmüyor musun be muhterem, giremiyoruz üniversitelere” diyecekler.

Hayıflanmayın, gençliğinizi düşününün diyecek olsak,

"Biz gençliğimizde..." diyerek başlayacaklar. Hüseyin Seyfi

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..