Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Gençliğin önünü kapatmayın

Gençliğin önünü kapatmayın
 

Eski çağlardan, belki de insanın ortaya çıkışından bu yana, dünyanın her yanında genç, yetişkin tarafından sürekli eleştirilmiştir.

Haklı eleştirilerin yanında, çağı net göremeyen otoriter yapı taşıyanlar tarafından haksız, acımasız eleştirilerle de karşı karşıya kalmıştır gençlik.

Yetişkin, tecrübe, birikim ve deneylerini aktarmak ister gence. Genç, aktarılan deneyimlerden işine yarayacakları alır. Geriye ise daha sonra gencin kendi yaşayacakları kalır. Yaşadıkça, o da tıpkı kendinden öncekiler gibi tecrübe sahibi olur.

“Tecrübe aktarılmaz yaşanır.” sözü bu anlamda tam yerin buluyor.

Günümüz gençliği, şimdiye kadar yaşanmış, hiçbir çağda görülmedik şekilde farklı. Bu farklılık, ulusal anlamda olduğu gibi evrensel anlamda da aynı olsa gerek.

Farklılığın birinci nedeni teknoloji.

Çağımızda, özellikle bilişim , haberleşme ve teknoloji alanında yaşanan dev sıçramalar. Buna bağlı olarak bilgi ve düşünce kapasitesinin artışı. Anlama, kavrama yeteneğinde artan değişim.

Günümüz teknolojisini kullanma becerisinde yetişkin ve genç hatta çocuk arasında çok büyük fark.

Teknoloji dışında, karşı cinsler arasında davranış değişimleri.

Giyim kuşam, yeme içme, beslenme alışkanlıkları.

Sosyal etkileşim.

Siyasi düşünce ve davranışlarda görülen ayrılıklar.

Teknolojinin verdiği bireysel yaşam, teknolojiye- içe kapanma.

Bu gün kaç yetişkin, bırakınız oğlunu kızını, torunundan teknolojiyi daha iyi kullanabildiğini iddia edebilir?

68 kuşağı da dahil olmak üzere o zamanın üniversite giriş sınavlarının sorularını karşılaştırın, bakın, o konuların çoğu bu gün dokuz yaşındaki çocuklara veriliyor (Sayı ve şekil örüntüleri, Türkçe imla, kelime ve cümle soruları). Bunlar, gençliğin algı kapasitesinin artışı anlamını taşımaz mı?

Yedi yaşından başlayarak, (hafta sonları da içinde) gençliğin enerjisini yarış atı gibi o dershaneden bu dershaneye, sınavlara sokarak yorup harcandığı büyük ve başka sorun.

Bu günün gençliği başkaları tarafından kullanılmayacak kadar zeki ve akıllı. Yeter ki, tuzağa çekilip doğmalarla uyuşturulmasınlar.

Ezbere verilen eğitim ve bu eğitimin sonunda da “anasından emdiği süt burnundan gelinceye kadar” sayısız sınav trafiği içinde bunalan gençlik.

Bu sistemden, epeyce uzun bir zamandır özlemini duyduğumuz buluşçular, icatçılar, yaratıcılar, kısaca gerçek bilim adamları nasıl yetişecek?

Bırakın, biraz da siyasetle ilgilensin gençlik.

Kapatmayın gençliğin önünü.

Teknoloji çağında onlar yönetmeyecekler mi ülkeyi?

Bu gençlik bizim değil mi?

Burnu kanamasın onların..

Hüseyin Seyfi

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..