Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Yumurtalı protesto, "İleri demokrasi"nin cilasını döktü!

Yumurtalı protesto, "İleri demokrasi"nin cilasını döktü!
 

Görsel,Milliyet.com.tr


Milliyet gazetesi ”Üniversitelerde Neler Oluyor?” sorusuna yanıt arıyor. Bugün Marmara Üniversitesi’ndeki öğrencilerle yapılan görüşmeler gazetenin sayfalarındaydı.

Dizide yer alan öğrenci görüşlerinden ortaya çıkan en önemli sonuç; öğrencilerin kendilerine güvenmemeleri, konuşmaktan korkmaları, daha acısı ise “Bir şey değişmeyecek ki” diyerek umutsuzluklarını paylaşmalarıydı.

Öğrencilerin çoğunluğu bir şeylerin değişmeyeceğine inanmışlardı. Üniversite sıralarında şimdiden yenilgiyi kabul etmiş özgüvenden yoksun yirmili yaşlarda yetmişlik ihtiyarlar yetiştiren eğitim sistemi istenen öğrenci tipini yaratmıştı sonunda.

Neyse ki hala ülkede 68 kuşağı gibi dünyayı değiştirebileceğine inanan aydınlık yüzlü gençlerde var. Dozu biraz fazla kaçmış olsa da CHP’li Profesör Süheyl Batum’u konuşturmayarak, AKP’li Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’yu da Siyasal’da yumurtalı protestoyla cilasını dökerek kapıyı gösterdiler.

Yandaş medyada neredeyse “yumurtalı terör örgütü” ilan edilen gençler arasında toplumun her kesiminden öğrenciler yer alıyor. Onlar uygulanan ekonomi politikalarına, paralı eğitime, harçlara, yüksek ulaşım zamlarına karşı seslerini yükseltiyorlar. Milliyetçi ve gerici kesimler dışında herkese kapıları açık.

İleri Demokrasi’nin Cilasını Döktüler!

Tüm dünyada şiddet içermeyen protesto biçimi kabul görmüşken Türkiye’de “Ergenekon”, “Ergenekon uzantısı” olarak değerlendirilmeleri de ironik bir durum yaratıyor. İktidar-ı şahaneleri hani özgürlükçüydü, hani memleket toz duman ileri demokrasiye geçmişti!

Bu sorular çoğaltılabilir iktidarın, yoksulluk sınırının altında geliri olanlara maaş bağlanacağına dair çalışması gençlerin haklılığının yanıtı sayılabilir. 8 milyon insanın sosyal yardımlarla yaşadığı memlekette toplumsal/sosyal patlama olmasın diye devlet kesesinden hemde seçim öncesinde mavi boncuk dağıtmanın başkaca bir ifadeside yok. Kağıt üzerinde sözde artan ulusal gelirin dağıtımındaki adaletsizlik derinleşirken hükümet bir seçim daha kazanmak için kesenin ağzını açıyor.

Liberal Kılavuzlar İşbaşında!

Gençler, yani protesto geliştiren ve böylelikle yaşadıkları sorunlarına çözüm arayan gençler; uygulanan politikaları en acımasızca yaşamlarında hissedenler ve bu yüzden çok öfkeliler.

Bugün Radikal’de E.Can’ın köşesini verdiği üniversiteli Bahadır, “Neden kendimi anarşist gibi hissediyorum” diyerek öfkesinin nedenini anlatıyor;

“Bir üniversite öğrencisi olarak öfkemizin sebebini anlatmaya çalışayım Eyüp Bey.
Şimdiye kadar hiçbir şiddet eylemine karışmadım.
Her türlü şiddetin sonuna kadar karşısındayım.
En son kavgamı yere çöp atma teşebbüsünde bulunan kuzenimle yaptım.
Kamu Yönetimi’nde okuyorum.
Son zamanlarda kendimi anarşist gibi hissetmeye başladım.
Sisteme takacağım bir çelme hayallerimde bana, bahsettiğiniz cenneti yaşatıyor.
Bu bir macera arayışı değil, çünkü benim iki haftam günde azami üç lira harcayarak geçti.
Rektör yeni aldığı onlarca beygirlik Mercedes’iyle yanımdan geçerken ben 15 kilometrelik evime yürüyerek gidiyordum.
Babam esnaf.
Devlet, fabrika sahibinin
-evet emin olabilirsiniz- fabrika sahibinin oğlunu yurduna yerleştirirken esnaf çocuğu olarak ev tutmak zorunda kaldım.
Yurdun kapısına bavullarla gittiğim ve kalacak yerim olmadığını söyleyerek koridorda yatmaya razı olduğum devlet yurdunda, işlerini torpille halledemeyen benim gibileri kapı dışarı ediyorlardı.
Sadece harcımı ödeyebilmek için yaz aylarında üç ay 14 saat aralıksız gece çalışmak zorundayım.
Şimdi siz bana neden öfkeli olduğumu mu soruyorsunuz?
Sürü yığınlarından olmayı reddediyorum.
Sistem beni o gün kapı önüne koyarak ve daha onlarca kez yaşattığı haksızlıkla bir sistem düşmanı haline getirdi.
Kanunlara, doğaya, insanlara saygılı bir bireyi; iyi bir insan olabilmek için çabalayan bir genci, nefrete sürükleyen, acı çektiren bu düzeni reddediyorum.
Kaç yaşında, hangi mevkide olursam olayım…
Ömrümün sonuna kadar gereken değişimi gerçekleştirmek için çabalayacağım…
Anarşist değilim…
Ama son zamanlarda kendimi anarşist gibi hissetmeye başladım.
Sisteme takacağım bir çelme hayallerimde bana, bahsettiğiniz cenneti yaşatıyor…”

Üniversitelilerin yaşadığı sorunların bir kısmını paylaşan Bahadır’ın düşünceleri Radikal editörünü çok etkilemiş anlaşılan. Kolejlerde okumuş cemaat tedrisatından geçmiş Can’ın asıl söylemek istediği yukarıda, iktidarı elinde bulunduranlara mesaj niteliğinde. Tıpkı bugün Taha Akyol’un Milliyet’te dediği gibi,”…uzun süreli iktidar sendromu’na fevkalade dikkat etmelidir. İlk iktidar döneminde böyle olaylar var mıydı? AKP’nin üçüncü iktidar döneminde yüzde 42’ler dünden daha ‘muhalif’ ve daha tepkili olacaktır, SBF türü olayların potansiyeli artacaktır. İktidar mutlaka tansiyonu düşürmeli, dilini yumuşatmalı, muhalefetle medeni ilişkiler kurmaya, muhalif seslere hoşgörülü olmaya özen göstermelidir. “ diyerek AKP’ye kılavuzluk etmeye devam ediyorlar.

Bu yazıda iki örnekle yetiniyorum, diğerlerinin de farklı düşünmediklerine bahse girebilirim. Yazının girişinde söz ettiğim “Bir şey değişmeyecek ki” diyen üniversitelilerin dışında başka bir dünya mümkün diyerek, iktidarın karizmasını yumurta ile çizen gençler referandumda pazarlanan “ileri demokrasi”nin cilasını döktüler.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..