Yüzde 58 ile Türk halkı ne dedi

Türkiyemiz özellikle son yıllarda değişim arzularının yoğun yaşandığı bir ülke durumuna gelmiştir. Batının kullandığı tüm medeni araç ve gereçleri kullanmak istemektedir. Artık eskiden olduğu gibi BİR LOKMA BİR HIRKA dönemi çoktan geride kalmıştır. Ak Parti döneminde yapılan iki anayasa referandumu da bu iddiamı doğrulamaktadır.

Demokrası ve onun nimetleri, halk tarafından tadılmak istenmektedir. Devletin bekası (yaşaması) için halkın alabildiğine ezildiği bir ülke olmaktan, miletin refahı için devletin azamı özen gösterdiği bir ülke olmak Türk halkının da en doğal hakkıdır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizin bulunduğu ekonomik ve sosyal şartlar karşısında devletin yapmış olduğu Anayasal ve yasal uygulamalar, bu gün artık geçerliliğini çoktan kaybetmiştir. Devletin halktan korkma dönemi geride kalmıştır. Devleti yönetenler, halkın güncel sorunlarını çözebilecek yeni yol ve yöntemler bulmak ve uygulamak zorunda kendilerini hissetmelidirler.

Halk, sorunlarını çözebilecek projelerinin olduğuna inanmadığı siyasi partilere oy vermemektedir. Eğitim düzeyi giderek yükselen Türk halkı, içi boş vaatlerle kandırılabilir olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle artık Türkiye'de siyaset yapanlar bu gerçeği göz önüne almak mecburiyetindedirler.

Halka hesap vermek durumunda olmayan brokratik devlet kurumlarının halk adına karar verir durumda olmaları kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.

Askeri vesayet sivil yargı vesayeti ve brokratik vesayet, parlementoyu öylesine kuşatmış ki, parlemento artık ne Anayasa ve ne de yasa çıkarabilmektedir. Parlemento işe yaramaz hale gelmiş duruma gelmiştir. Bütün milletvekillerinin oyları ile kabul edilmiş bir Anayasa ve yasa değişikliği olsa bile bunun yasalaşmasına izin verilmeyebiliyor.

Bütün bunlar ülkemizde çok yakın bir tarihte yaşandı, 411 milletvekilinin oyları kabul edilmiş bir Anayasa değişikliği Anayasa Mahkemesinin 11 kişilik heyetinin onayından geçemedi. Bu durum demokrası adına bir faciadır.

Halkı cahil sanıp kendilerini alim sanan bir grup azınlığın da bu gerçeği görmelerinin vakti gelmiş ve geçmektedir. Halk iktidara bir alternatif ister. Muhalefet bu alternatif olma başarısını göstermek zurundadır. Statükoyu korumaya çalışmakla iktidar alternatifi olunamayacağını anlayamayanlara 12 Eylül 2010 da Türk halkı yeni bir ders daha vermiştir.

İktidarda bulunan Ak Partiye gelince, onun da hangi şartlar altında ve nasıl bir ortamda hükümet etmekte olduğunu asla hatırından çıkarmaması gerektiğini ifade etmek isterim.