Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '11

 
Kategori
Felsefe
 

Zamanı akıtmak 27

27-] Varlık, üzerindeki yansımadan, hep etkilenmiştir. Ama bizim gibi biyolojik devinimlerde, bu yansıma uzun yıllar bilinçli olaraktan fark edilememiştir. Beyin, bu yansımanın zorunlu sonucu olaraktan, bu yansımayı canlandırıp, işlem eşen, bir işlev görev organı olaraktan; ihtiyacı zorunlu bir gerektirmedir. Bu sizin bir elektrik palsına; ses, görüntü, resim gibi manyetik dalga yükleyerek elektro manyetik dalgalarla iletişim kurmanıza benzer. Beyin bu şartların yanına birde organize ilişkindik olan, kimyasal girişmelerini eklemiştir. 

Yani yansımanın basıncı ve girişmesi beyni; alt beyin, orta beyin, üst beyin gibi üç farklı adeta katmanlı zamana dek yansımanın üç farklı dönüşümle işlevlik kazandırılması süredurum alana dönüştürülmüştür. Beyin üzerine düşen yansımayı; seçici eştirmek için kendi oluşum sürecinde adeta trilyonlarca deneme algılarından sonra, bilinçlilik dediğimiz, süre boyut düzeyine getirmiştir. 

Yansımalar, bir belirip, bir kaybolan, anlardan oluşuyordu. Bu Güneş’in bir doğup bir bulutlanma sıralanması gibi. Doğan Güneş, bulutlansa bile bir ısı sürecini o yansı andığı nesne üzerinde bir süre bırakır olacaktır. Bu etki yansıma, basınç ve baskılanma şeklindeki girişme ile iz bırakan durgun belleğin belirişidir. Yine bu basınç, vücuda ısıyı emmesi gibi bir enerji formu olaraktan, dalga geçişen yayılma ile iç dünyanızda elektron hareket transferlerine dönüşüp sönümleniyordu. 

Görüntü ve düşünce kaybolması arasındaki boşluk anları, yani belirip kaybolma anları oluşması, yani kesikli süreklilik yapı durumu, milyonlarca yılın, kazanılmış aktarımlardan oluşla sürekli etkidiği bir hal idi. Söz gelimi, alt beyin bu arkaik zamanların bir yansıma ve yansıtılmasıdır. Bu hal belli bir süre sonra bilinç olaraktan fark edilir oluşlardan, eşik referans durumu olaraktan, etkilerini üst beynimizle de odaklandılar. Giderek, kısa ve uzun süreli bellekler kullanım yetkinliği oluştu. 

Bu gibi bilince dek düzenlenişle, faz farkı süreçlerimiz; yani düşünce ve hayal genliklerimiz; bir odağa bağlı, kimi kontrollerle kategorize edilirler. Yansımaların kendi uzam çevresi, kişi bilinci ile esnetilen, osilasyon alan süredurumlarına, dönüştürülebilirdir. Hayal, aşama olaraktan geldiğimiz bugünkü süredurumdan, çok çok ileridedir. 

Hayalin salınımı düşünceden ileridedir. Hayal bilme ve öğrenmeden bağımsız değildir. Ve bilme ve düşünceden yansırsa da orijinle arası çok gevşek bağdı salınışlar (düşünce) yapmaktadır. Hatta geleceğinden de, çok çok ilerisine sarkar olan düşünmeli-hayalimiz, sınırlı sınırsızlıktır da. 

Oysa geçmiş zamanın süredurumlarına dek, fazı salınım hareketi ve yansımaları, dural bir yapıya kayan; iç içe geçeklikte sıklaşır olan ve frenli yavaşlıktadırlar. Şimdinin zamanca, süredurum fazı geçmişine; olay birikmelerinden ötürü geçmişine göre, daha hızlı bir salınım büyüklüğündedirler. 

Hayaller, daha bir devingendirler. Yansımalı; bilinç zaman süredurumlu, faz farkı olan; en gevşek ve en büyük alansal salınım taraması yapan bir, çok çok hızlılıktır düşünceler. İç içe geçen yansımalar ana sinüsü dol periyottan çok çok hızlı olan ve kimi sefer de kezlerce olan bir özel bağıntılı oluşturlar. Oysa genel bağıntılım içinde, 13 milyar yıllık bir evren yaşı vardır. Sizin kendi iç zaman yaşınıza göre, 100 yıllık ömrünüz; bütüne dek, dış zamana göre olan, kıyastı ömrünüzün uzunluğu nedir ki? 

Faz farkları sıralaması da, etkileşimdi olaylar içindeki her bir olguya da, adeta o olayın sürmesine değil de, orijinin farklı başlangıç noktaları çıkışlı, aynı zamanın an farklarını belirten düşünme ve hayalleri, o olaylar içine tersine dönen zaman süredurumları içindeymiş gibi, yansırlar. Bu yansıma, varlığa, olay ve olgulara da, bambaşka bir alan oluşmalı süreçlerini, yaşatır. 

Aynı yöne giden hareket halindeki iki otobüsten, sizinki; diğerine yetişerek diğerini geçerken; içinde olduğunuz otobüs uzayından, diğer otobüs uzayına baktığınız da, sizin geçişiniz sırasında, diğer otobüsle bir eşit eşmeniz anında; bir an ikisi de duruyor gibidirler. Ne zaman diğer otobüs sizden biraz geri kalırsa, siz de yere bakmadan, geçilen otobüsün uzayına bakarsanız, geride kalan otobüs, size bir an duruyormuş gibi gelir. 

Yine bir köprüden nehre bakarken, nehirdeki sabit bir noktaya dala kalıp, baka kaldığımızda. Sanki nehir duruyor da, köprü il biz hareket ediyormuşuz gibi gelir. 

Yine sizinle beraber, diğer otobüs de duruyorken ve siz o otobüsün uzayına bakıyorken; yan yana olan otobüsten diğeri hareket ettiğinde; size, sanki siz hareket etmişsiniz gibi gelecektir. Biz özneye dek (özel bağıntı) yaşanmışların ancak geçmişiyle ve şimdiki durumuyla hayal olacak olan, geleceği yansıtır olacağız. Faz sıralamasını algılayıp, o olaya değin yansımasının bilincini edinebilmekteyiz. 

Bilgi edinme ve öğrenme içinde, olayın ya da geçmiş olgunun farkına varılması gerekir. Yine tekrar eden, yinelenen süreçlerin olmasını da zorunlu kılarlar. Bir önceki durum, bir sonraki yinelenmeleri ile kıyaslandığında (simülasyonu ile kıyaslandığında) oluşan farklılıktan dolayı, farkındalık doğar. 

Zaman; bizim kendi özel bağıntılı bütünlüğümüz içindeki süreçlerin aktarımıyla (geçmişiyle) ve bizdeki sürmekte olan ilişkilenişlerle, bir işlev tekrarı olan şimdimizin ileri yansıyan kurgular içinde sınama yanılmalar yapan, şimdidirler. Düşünceler, şimdimiz içindeki, ileriye doğru olan yeni olaydı niceleyişleri ile süren oluşmaların içinde girişirler. Bu niceleyişler de, her bir etkinimle hemen yeni bir faz farkı olan düşünme hayal etme durum bağıntılarını yaratır. Bir girişme olan ilişkilere değin uzanımlar farkı da, gelecektir. 

Sürecek 

 
Toplam blog
: 418
: 104
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

26 yıllık sınıf öğretmenliğinden sonra emekli oldu. Şiir çalışmaları ve deneme türü olan, toplum ..