Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '09

 
Kategori
Tarih
 

Zavallı Jön Türkler !!

Zavallı Jön Türkler…

Tarih 31 Temmuz 1908.

20. asrın başlarında tüm dünyaya Meşrutiyet’le idare edilen mükemmel devlet örneği olarak İngiltere ön plana çıkıyor.

O dönemde İstanbul’da Almanya ve İngiltere arasında ateşli bir nüfus edinme, yandaş bulma ve bu yolla güçlenme adına politik bir savaş yaşanıyor. Bu politik savaşın temsilcileri ise İngiltere adına Sır Gerard LOWTHER, Almanya adına Baron Bıberstein adlarında iki büyükelçidir.

Bizim ateşli ve meşrutiyet ilanı ile adeta zafer sarhoşu olan Jön Türkler, İngiltere ve sergiledikleri sözde ideal yönetim tarzlarına, tarihin her döneminde olduğu gibi, tam araştırmadan fanatizm boyutunda kaptırmışlardır kendilerini.

Bu fanatizmin boyutlarına gelince… Sıkı durun !

İngiliz sefiri LOWTHER 31 Temmuz 1908 tarihinde İngiltere’den döner. Bizim Jön Türkler, kendisini Sirkeci garında karşılama kararı alırlar. Ama ne karşılama…Önce LOWTHER’in bineceği atlı arabanın atları boşaltılır. Ardından bizim gençler bir grup oluşturur ve "at arabasını" Galata’ın yokuş ve engebeli yollarından İngiliz Büyükelçiliği’ne kadar, İngiltere ve meşrutiyet aleyhinde sloganlar eşliğinde kendileri çekerler. LOWTHER çok şaşkındır. Ama çok iyi analiz eder bu sürpriz gelişmeyi. Ve bakın anılarında nasıl açıklar bu olayı; "politik tecrübeden yoksun, aralarında birlik bulunmayan, iyi niyetli çocuklar topluluğu"

Almanların kıskançlığı…

İstanbul’da yaşanan bu ilginç olayı Almanlar bir türlü sindiremez ve siyasi endişeler duymaya başlarlar.

Hariciye dairesine Almanya Sefareti Baştercümanı gelir. Birkaç gün içerisinde Almanya elçisi Baron BIBERSTEIN’ın İstanbul’a döneceğini ve LOWTHER için yapılan bu bayram havasında ki karşılamanın bir benzerininde kendi elçileri için tertib edilmesini ister. Dönemin hariciye dairesinde tercüman olarak görev yapan Saadettin Bey, bu ‘’ilginç isteği’’ Hariciye Nazırı Tevfik Paşa’ya iletir. Ancak aldıkları cevap , halkın bu girişiminin tamamen kendi ruh halleriye ilişkili olduğu ve bir yönlendirmenin söz konusu olmadığı şeklindedir. Almanlar pek memnun değildir bu karardan ama istemeden de olsa bu gövde gösterisi savaşını kaybetmişlerdir. Ve Baron Bıbersteın İstanbul’a döndüğünde beş-on meraklı insanın haricinde kendisini karşılayan olmaz.

Politik tecrübeden yoksun, aralarında birlik bulunmayan, iyi niyetli gençlerimiz maalesef yıllar sonra meşrutiyetin ve getirdiklerinin, ya da bu konuda ki aceleci tutumlarının , sindirmeden yutma heveslerinin sonuçlarını yaşayarak öğrendikçe, bizzat kendi ağızlarından şöyle diyeceklerdi ’’meğer ne ham hayaller peşindeymişiz.’’ (Ahmet İHSAN)

Şimdide Avrupa Birliği için aynı tecrübesizliği yaşamıyormuyuz sizce ? Yıllardır topluluğa alınma masalları ninni edasında fısıldanıyor kulaklarımıza. Ama daha üye olmadan yaptırımlarına bakılırsa, biz bıkıp vaz geçinceye kadar, sindirme politikaları ile canımıza okumaya devam edecekler…

Saygılarımla,

Kaynaklar ;

Haydar Mithat ‘’Hatıralarım’’ s. 192
Ahmet İhsan C : 1, s. 106
Söylemezoğlu C : 1, s.128
Tarihimizdeki Yanlışlıklar Geçidi S. Kocabaş s, 85-86

 
Toplam blog
: 40
: 451
Kayıt tarihi
: 02.01.09
 
 

1970 yılı doğumluyum. Erzurum Atatürk Üniversitesi Zıraat fakültesi mezunuyum. Hayata hep ara..