Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '15

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Zekat faize ve lüks tüketime gidiyor.

Zekat faize ve lüks tüketime gidiyor.
 

TÜRKİYE’DE ZEKAT VE SOSYAL YARDIMLAR BANKALARIN CAN KURTARAN SİMİDİ HALİNE GELDİ.
 
Türkiye’de son yıllarda zekâtların hatırı sayılır bir kısmı kredi kartlarına gitmektedir. İslam ülkeleri içerisinde bankacılık sektörünün toplumun geneline yaygınlaşması, toplum tarafından kredili alışverişlerin benimsenmesi açısından Türkiye’nin lider ülke olduğu gözlemlenmektedir. Bankacılık faaliyetlerinin toplumda yaygın olduğu, batı toplumlarında ise zekat müessesi gibi dini emir ile yapılan yaygınlaşmış bir yardımlaşma modeli azlığı dikkat çekmektedir. Bu durumda Türkiye hem zekat müessesinin yaygın olduğu hem de kredi olaylarının tüm topluma yaygınlaştığı istisnai bir ülke konumundadır. 
Türkiye’de mevduat toplamları, ticari gelirler, mal varlıkları, altın vs. gibi zekata tabi iratlar göz önüne alındığında yaklaşık olarak yıllık 80 – 100 milyar TL zekat verilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Ancak dağıtılan zekât 20 – 25 Milyar TL civarındadır. Bu zekâtında önemli bir kısmının evine icra gelme aşamasına gelmiş, geçim sıkıntısı çeken insanlara verildiği tüm toplum tarafından bilinmektedir.
 
Bankacıların en karlı müşterilerinin, kredi kartının veya kredi borcunun gününde ödememeye bağlı olarak yüksek faiz sarmalı sonucunda bunalıma giren düşük ücretliler, işsizler, toplumun geliri en alt grubundaki insanlar olduğu aşikardır. Tam bu kesimin imdadına zekat yetişmektedir. Yine yüksek temerrüt faizleri sonucunda iflas eden iş adamlarını bile diğer iş adamı arkadaşları zekât babında finans ederek, bankalara borçlarını temizlemektedirler. 
Zekat toplumda sosyal refah düzeyinin dengelenmesinde, gelir adaletsizliğinin giderilmesinde, dar gelirlinin geçiminde kullanılması gerekir. Maalesef son yıllarda bilinçsiz tüketimin artması, faizli ilgili İslami endişelerin yok olması, bankaların vur abalıya mantığıyla, yüksek faizler uygulaması sonucunda, zekat bankaları finanse eden, batık kredilerin ödenmesinde kullanılan adeta bir sigorta görevini üstlenmeye başlamıştır. 
Bazı kurt Ceo’lar, Türkiye’de sosyal yardımlaşmanın yaygın olmasını, devletin ve halkın dar gelirlere yardım etmesini fırsat bilip, bu durumu bankaların lehine çevirmeyi bir şekilde sağlamışlardır. 
Üzülerek söylüyorum ki, bankaların rekor karlarının bir bölümünü, zekat finanse etmektedir. 
İslam da farz olan bir müessese (ZEKAT) haram olan, (FAİZ) müessesesini güçlendirmede kullanır hale gelmektedir. 
Afyon’da ve ilçelerinde asgari ücretli işçilere uygulanan anket sonuçları aşağıdadır. 
Anket gününde ödeyememeye bağlı, kredi kartı borcu olanlarının alışveriş dağılımlarını göstermektedir. 
- % 38 Cep Telefonu 
- % 18 Bilgisayar 
- % 14 Beyaz Eşya 
- % 12 LCD Televizyon 
- % 10 Tekstil 
- % 8 Gıda alışveriş yaptıkları sonucu ortaya çıkmıştır.
 
Bu durum kredi kartını gününde ödeyemeyip, yüksek faiz sarmalı içinde borcu artanlar alışverişlerinde lüks cep telefonları, bilgisayarın önemli bir payı olduğu gözlemlenmiştir. Gıda ve tekstil gibi temel ihtiyaçların ancak % 18 ‘de kaldığı saptanmıştır. Bu anket sonucunda bilinçsiz tüketimin toplumda yaygınlaşmaya başladığı gözlemlenmiştir. İhtiyaca dayalı alışveriş yerine, gösterişe, lükse dayalı alışverişin artması, borç ve yüksek faizden korkmama duyuların artması, toplumdaki insanların sosyolojik, psikolojik ve dini açıdan eğitimlerini gündeme taşımaktadır.
 
Alınabilecek Önlemler;
1- Cep Telefonlarında şirketlerin gelirlerinin bir kısmı iletişim vergisi, Özel Tüketim Vergisi vs. gibi kalemlerle devletin kasasına gelir sağlandığı gibi; (Bu modelde olduğu gibi)
- Yüksek temerrüt faizi sonucu iflas eden iş adamlarından tahsil edilen paraların, 
- Gününde ödenmeyip, yüksek faiz sarmalına girmiş, Taşıt, emlak vs. kredilerde tahsil edilen paraların,
- Gününde ödenemeyip, yüksek faiz sarmalına girmiş, kredi kartı borcu olanlardan tahsil edilen paraların ( Sabit gelirli, toplumun alt gelir grubuna sahip insanlar),
- Özel Tüketim Rant Vergisi adı altında, bankaların piyasa şartları üzerindeki karları devlete aktarılmadır.
 
Buradaki amaç bankaların kredi vermelerini, kredi kartı dağıtmalarını engellemek değil. Toplumdaki bilinçsiz insanların zor durumlarından faydalanarak yüksek faiz sarmalı ile elde edilen yüksek karların önemli bir kısmının devlete geri döndürülmesi, mekanizmasını çalıştırmaktır. Bunun ayrıntılarını vergi ve ekonomi uzmanları kararlaştırabilirler. Çünkü toplumda mağdur olan bu insanların sosyolojik, psikolojik, ekonomik tüm sıkıntılarını devlet ve onların yakın çevreleri çekmektedir. Devletin bir takım kanunsal düzenlemeler yapması, bankaların aleyhine gibi gözükse de toplumun genel menfaatleri açısından daha adaletli olan yaklaşım olacaktır. Devletin toplumun belirli kesimlerindeki zafiyetten yararlanmak isteyen kesimlere karşı vergiler yoluyla, müdahale etme temel görevlerindendir. 
Devletin yeşil kart ile sağlık giderlerini karşıladığı, kömür, gıda, maddi yardımlarla gelir adaletsizliğini düzeltmeye çalıştığı; yine toplumda bazı kesimlerin dini ve vicdanı sorumluluk gereği yardım ettiği, alt gelir grubundaki insanların bilinçsizliğini kullanarak yüksek rant elde etmek insani vasıflarla uyuşmamakta, kapitalizm dahil hiçbir ekonomik sistemde yer almamaktadır. BDDK ve Maliye bakanlığı bu duruma acilen müdahale edip, haksız ve yüksek kazancı devletin lehine olacak şekilde düzenlemelidir.
2- Bilinçsiz tüketiciler için;
a- Yüksek temerrüt faizleri sonucu, yakın çevresi ve iş arkadaşlarına zarar vererek iflas eden iş adamları,
b- Sabit gelirli olup, taşıt, emlak vs. gibi uzun dönem krediler çekip, temerrüt faizi sonucunda icralık olan insanlar, 
c- Düşük alt gelir grubunda olup, kredi kartı borcunu ödeyememeye bağlı olarak, yüksek faiz sarmalı içerisinde bunalıma girmiş insanlar,
 
Yukarıdaki grupların tüm borçlarının bankalara ödendiği ve banka tarafından temiz kabul edilmesine rağmen topluma, ailesine, devlete yük olan insanlar için; 
Psikososyal rehabilitasyon merkezlerinde belirli dönem eğitim aldıktan sonra uygun olanların alacakları belge ile bankalara başvurabileceği, aksi takdir de hiçbir bankanın bunlara kredi anlamında onay veremeyeceği kanunsal alt yapılarla düzenlenmelidir.
Burada demek istediğimiz, bankalara borçlarını ödeyemeyip kara listeye alınmış artık kredi alması mümkün olmayan gruplar için değildir. Bu merkezlerde bankalara yüksek temerrüt faizleri ile beraber tüm borçlarını gerek icra yoluyla, gerekte toplum ve devlet destekli olarak borcunu ödemiş ve bankacılık kayıtlarında tekrar kredi alabilmesi mümkün olan bankalara hiç zararı dokunmadığı, hatta yüksek kazanç sağladığı ama; hayatına, ailesine, malına, toplumun yardımlaşma duygusuna, devletin koruyucu gücüne zarar vermiş olup bunun sonucunda bunalıma girmiş insan grupları eğitim ve tedavi olacaktır.
Bu merkezler de sosyolog, psikolog, ekonomist, tıp adamı, din adamı, vs. ile ücretsiz olarak hizmet verilmeli, iyi bir yaşam eğitiminin ardından gerekli kriterler sağlandığında tekrar borçlanma hürriyetini elde etmesi sağlanmalıdır.
Anlatmak istediğimiz, ehliyetine alkol ve kırmızı ışıkta geçmeden dolayı el konulmuş kişilerin psikoteknik eğitiminden geçtikten sonra ehliyet almaları kanunundaki mantık gibidir. Bu merkezden yeterlilik belgesi getiremeyenler bireysel anlamda bankalardan borçlanamayacaktır.
 
21. yüzyılda ekonominin katı kuralları, toplumun tüketim anlayışının hızla değişmesi, alt gelir grubuna sahip insanlarda mutsuzluk ve depresyona yol açmaktadır. Bu gruptaki insanların bilinçlendirilmesi, kurumsallaşmış, dev şirketlere ve bankacılara karşı korunması devletin asli görevleri içerisindedir. Gelir adaletsizliğinin artması, devlete sağlık giderleri, güvenlik hizmetleri, işsizlikle ve yoksullukla mücadele gibi problemlerle geri dönecektir. Diyanet işleri başkanlığına da bu konuda büyük görev düşmekte olup, zekat alanların zekatlarını sigara, lüks tüketim, ve bankalara faiz ödemelerinde kullanılması yerine saglıklı beslenme, çocuklarına harcama yapması gerektiği vurgulanmalıdır. Düşük gelirli insanlarımız bu sosyal yardımları lüks tüketim ve faiz, sigara ödemeleri yerine gıda tekstil ve temel ihtiyaçlarda kullanmaları halinde küçük esnafta bu durumlardan faydalanacaktır.
Bu tedbirleri alması uzun vadede insanları mutlu ettiği gibi devleti de rahatlatacaktır.
 
 
02.07.2015
SAYGILARIMLA, 
Dr. Osman EKMEKÇİ
0 542 674 05 60
sekerdoktor@hotmail.com
 
 
Osman Ekmekçi
 
 
 
 
Toplam blog
: 5
: 425
Kayıt tarihi
: 10.06.07
 
 

1968 Afyon dogumluyum. Afyon devlet hastanesinde diyabet hipertansiyon obesite kliniginde 22  yıl..