Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Zihniyet AKP zihniyeti.. Kabine değişmiş ne farkeder?..

Ülkemiz sorunlarından habersiz, gününü gün etmeye çalışan AKP Hükümetindeki kabine revizyonu söylentileri çıktığından beri aklımdaki üç ismin gitmesi geçiyordu hep.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan,

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin.

Evet, bu üç bakanın bugünden tezi yok gitmesi gerekiyordu bence.

Her ne kadar AKP Hükümetinin bunların yerine atayacağı isimler ölümü gösterip, sıtmaya razı etme gibi olacaksa da ben kendi açımdan sıtmaya razıydım ve bu bakanların acilen gitmeleri gerektiğine çok inanıyordum.

Umuyordum.

“Şu bizim Kemal Abi” Kemal Unakıtan’ın çocuklarının ticari hayatlarındaki “dahice” yükseliş ve “babalar gibi satarım” lafları ve gerçektende “babalar gibi” satması bu bakan hakkında hep şüpheci olmamı ve icraatlarının arkasında hep bir bit yeniği aramama neden olmuştur.

Tarih bu bakan hakkındaki kuşkularımı haklı çıkaracaktır eminim.

Gitmesi ülkemiz için hayırlı olmuştur.

Özellikle Van 100. Yıl Üniversitesindeki haksız baskılar ve bu yüzden bir insanın intihar etmesi ile bir rektörün haksız yere olmadık eziyetlere katlanmak zorunda bırakılması. (üstelik beraat etmesine rağmen)

Ayrıca M.E.B. nın, başta Talim ve Terbiye Kurulu olmak üzere tüm birimlerinin Tarikatçı kadrolaşmaya açılması ve çocuklarımızın böyle bir insanın yönlendirdiği bir kurumda geleceğini hazırlamaya çalışması beni hep üzmüştür.

Bu yüzden Hüseyin Çelik’in gitmesini çok istiyordum.

Tarih bu bakan hakkındaki düşüncelerimi de haklı çıkaracaktır eminim.

Gitmesi ülkemiz için hayırlı olmuştur.

Zaten bu bakana Van halkı gerekli cevabı vermiştir son yerel seçimlerde.
Bu bakana her bakışımda aklıma ANAP döneminin “karakol basmasıyla” ünlü eroin kaçakçısı milletvekili geliyordu nedense?...

Ayrıca Hüseyin Çelik’i Milli Eğitimimiz için inanılmaz bir talihsizlik olarak görmüşümdür hep.

Bu yüzden Milli Eğitim gibi ülkemiz geleceği açısından hayati önem taşıyan bir bakanlığın başında bu ismin bulunmasını hiç hazzetmedim.

Gitmesini çok istiyordum, iyi oldu.

Özellikle son “Deniz Feneri” davası hakkında Alman Yargısının vermiş olduğu karara rağmen köşeye sıkışmışlığın verdiği panik ve korku ile kamuoyunu yanlış bilgilendiren, (yalan söyleyen demiyorum) zaten Türkçe olarak yollanan dosya için “Dosya tercüme ediliyor” açıklamasını yapacak kadar bu kamuoyunu cahil yerine koyan, ayrıca yargıyı vesayet altına aldığını gün gibi ortaya koyan icraatlarını gizleyemeyen Mehmet Ali Şahin’inde gitmesini çok istiyordum.

Gitti.

Burada Mehmet Ali Şahin’e ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bu (eski) bakan, bakanlığı döneminde basının ve kamuoyunun karşısına her çıkışında ülkemiz yargısının güvenini zedeleyecek açıklamalar yapmış ve tüm bu tutarsızlık ve gerçeğe aykırı beyanlarına karşın (yalan söylemelerine rağmen demiyorum) Antalya halkından ve özellikle “yürü, gayri sana oy yok” diyen yaşlı kadından gerekli cevabı almıştır.

Yeni gelen Adalet Bakanı’nın özellikle Deniz Feneri davasında daha tutarlı ve daha dürüst icraatlar sergilemesini umut ediyorum.

Efendim, Deniz Feneri Davasının bağımsız bir yargı tarafından üzerine gidilirse AKP kapatılır itirazlarını duyar gibi oluyorum.

Ne yapalım?. Bu da yeni Adalet Bakanı’nın sorunu.

Bu bakan ya "eyvallah efendimci" olacak, ya da hayır benim onurum bu davanın üzerine gitmemi emrediyor.

Başka bir tavır beni küçültür ve tarih önünde hesap vermeme neden olur diyecektir.

Fakat bu konuda hiç ümitli değilim. Onu da belirteyim

Yeni kabinede, eski kabine hakkındaki eleştirilerimi ve şüphelerimi bundan sonra da devam ettireceğime inandığım bir iki isim var.

Bunların başında Ömer Dinçer ve Nimet Çubukçu geliyor..

Ömer Dinçer intihal (hırsızlık) suçlaması ile yargılanan ve mahkum olan bir isim. Ayrıca Anıtkabir hakkındaki söylemleri ve Laiklik hakkındaki düşünceleri ile kamuoyunun tepkisini çekmiş bir isim. Kendisini Başbakanlık müsteşarlığından çok iyi tanıyoruz. Böyle bir ismin bakanlığa atanması tabi ki bizi ve ülkesini sevenleri çok üzmüştür.

Bu bakanında gitmesi yakındır.

Tüm AKP iktidarının gitmesinin yakın olması gibi.

Bu Ömer Dinçer’in ismini gördüğümde nedense aklıma rahmetli babamın “hırsızlar bir gün elbet cezasını çeker, ama bu dünyada, ama öbür dünyada, çünki Allah kul hakkını affetmiyor” sözü geliyor.

Nimet Çubukçu..

Bu isim ise aklıma hep Hüseyin Üzmez’i getiriyor nedense.

Bu “sayın” bakanımızın Hüseyin Üzmez davasındaki tavrını yeterli buluyor musunuz?

Bir AKP bakanı Hüseyin Üzmez'in suçlanmasına ve hakkettiği cezayı almasına taraf olacakta Hüseyin Üzmez şimdi dışarıda olacak öyle mi?..

Nimet Çubukçu zaten 1-0 geriden başlıyor o koltuğa oturmaya.

Şimdi bu gelen ve giden bakanlar hakkındaki düşüncelerimden dolayı bazı blogcu dostlar,

Eeee, kardeşim bunların hepsi RTE’nin bakanları değil mi?.

Sen niye bu kabinenin adaletten yana olacağına, Deniz Feneri davasında tarafsız olacağına, ya da gelen Adalet Bakanının Mehmet Ali Şahin den farklı olacağına, ya da Nimet Çubukçu’nun, tacizlere ve Milli Eğitimdeki tarikatçı kadrolaşmaya karşı tavır alacağına, yani soygunun, talanın, yalanın takiyyenin devam etmeyeceğine inanıyor gibi yazı yazıyorsun?.

“Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” dediklerini duyar gibi oluyorum.

Doğru söylemiş olur bu dostlar.

Onların hakkımdaki eleştirilerine katılıyorum.

Fakat baştan söyledim ya..

Bu AKP hükümeti gidene kadar. Ölmektense sıtmaya razı olacağız.

Devir onların devri.

Ya Zahit Akman’ı dışardan bakan yapsaydı?..

Saygılarımla.

01 Mayıs 2009.

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..