Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '08

 
Kategori
Özel Günler
 

Zoraki "Doğum günü" hediyesi

Zoraki "Doğum günü" hediyesi
 

Kocasının ölümünden sonra üç çocuğu ile yalnız başına kalan kadın, kendini çocuklarına adamış, yarı aç yarı tok geçinip gitmişler bir süre… Derken sıkıntılar ve yokluklar gelmiş çatmış vakit kaybetmeden. Kadıcağız o gün kümesteki son yumurtayı da pişirip çocuklarının önüne koymuş.

…Çocuklar bakmışlar kendileri yumurta yiyecekken, anneleri yavan ekmekle karnını doyurmaya çalışıyor. Üçü birden itiraz etmiş;

-Sana yumurta yok mu anne?

-Siz bakmayın bana oğul. Ananız taş olsa yer, yeter ki siz aç kalmayın.

-Hayır, olmaz anne! Ya yumurtayı bölüşürüz ya da bizde yemiyoruz.

-Vııııy ananız ölsün demiş kadın... Madem razı değilsiniz bana yarısını verin yeter…

…Aslında bu fedakâr annenin, yumurtalardan aslan payı almak gibi bir niyeti yoktur tabi ki... O çocuklarını kırmamak adına samimiyetinin kurbanı olmuş ise de; bu "kıssadan hisse" bana, her doğum günümde peşimi bırakmayan çocuklara "pes" dedirtmek için bir esin kaynağı olabilir mi diye düşünürken, aklıma "bir koyup üç almak" gibi bir şeytanlıkta gelmedi değil hani!

…Bu gün 5 Haziran, kafa kağıdına göre benim doğum günüm... Anneme göre, harman zamanına (doğum günüme) daha çok varmış... Babamın öldüğü yaşta falan değilim ama çocukların takibindeyim kaç gündür. İlle de kızım, pek askıntı oluyor doğum günümü kutlamak için...

-Lütfen baba, bir yere söz vermiyorsun salı günü Bakırköy’e iniyoruz.

-Aman aman beni o kalabalığa sokmayın da… Hem ne iş bakalım?

-Biraz dolaşır bir şeyler yeriz. Hem korkma bendensiniz.

-Korkmak mı? Ben memur emeklisiyim kızım, 30 yılda 25 hükümet geldi geçti de beni korkutamadı yine...

…Dedimse de kimse yutmadı. Hanımda ısrar edince durum anlaşıldı tabi. Hem ziyaret hem de benim doğum günüm için hediye bakma fırsatı. Ta başından beri karşı olduğum bir etkinlik diye düşünüyorum ama çocukların hatırı hem de kapitalist çarkın dönmesine naçizane bir katkımız (!) olması için ara sıra katlanıyoruz işte.

-Çocuklar hiç gerek yoktu ya!

-Nazlanma baba, Salı günü çıkıyoruz.

-Kızım, ben Bakırköy’e gelmem, sonra strese giriyorum ya. Kendi başınıza halledin.

-Konuşmuyorum baba, aşk olsun!

-Madem çok istiyorsunuz, Erdem parfüm alsın. Nasıl olsa yine o bitirecek.

-Başka?

-Kızım sende spor ayakkabımı al. Her akşam servisten seni almaya gide gele ayakkabı dayanmıyor.

-Eeee?

-Karıcığım sende bana................))) Siparişimi veremeye bile fırsat bırakmadan bizimki sözümü kesip;

-Ayy, ayakkabı dedin de, hani bana çanta alıyorduk ne zamandır?

...Demezdi ama dedi bir kere. Ava giderken avlanmak bu olsa gerek a dostlar!

 
Toplam blog
: 156
: 5679
Kayıt tarihi
: 05.11.06
 
 

Söz konusu Atatürk ve Laik Cumhuriyet ise; asla tarafsız olamam! Ben; İş ve özel hayatımda Cumhur..