Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '12

 
Kategori
İzmir
 

" Şirince Yolcuları " kalmasın, vakit tamam !

 " Şirince Yolcuları "  kalmasın, vakit tamam !
 

Bartın Valisi Bülent Savur


  

 

Şunun şurasında ne kaldı? Gözler şimdi herkes, 21 Aralığı gözlüyor.

İşte o gün, Dünya afete uğrayıp, yok olacakmış. Şirince’de toplananlar kurtulacakmış. Bütün yataklar dolu şimdi. Dam başlarına, sokaklara yataklar bile seriliyor. Turizmciler, çadırları istiflediler bile.

Şirinceli’ler, “Normalde Noel nedeniyle hiç yabancı müşterimiz olmazdı amma, bu yıl turizm bereketi yaşıyacağız”  diye seviniyor.

Marduk Gezegeni  21 Aralıkta dünyaya çarpacakmış. Bu felaketten bizim Şirince ile Fransa’nın “Bugarach kasabası,”  bu kıyametten kurtulacakmış.

TV.ler, bu konuda sıklaştırdılar yayınlarını. “ Şimdi n’olcek?” diye soruyorlar. TV Programlarında Astrolog Ata Nirun: “ Tufan, bütün milletlerin tarihinde var. Bizdeki adı da Nuh Tufanı. İnsanlarımız son dönemlerde olan bitenlerden, başına gelenlerden bıktı usandı ve sıkıldı. Böyle bir patlama bekliyorlardı. Kendi kendilerine uydurdular işte felaket şimdi de kapıya geldi. Kul sıkılınca, her dönemde olduğu gibi şimdi yeniden kahinler çıktı ortaya. Ahkam kesiyor. Falcılar şunlar bunlar ortalığa çıkıyorlar. Senaryolar kuruyorlar” diyor.

Öyle ya. Şartlanmışız bir kere. Son güneş utulması sonrası olacaklara bakmalı. Bir yerde toprak kayması, bir sarsıntı,  karşısında. “ Gördün mü Güneş tutulmasından sonra hep böyle şeyler oluyor”  söylentilerin yayılması, eli kulağındadır.

Nerden nereye.  Kıyamet bereketiyle turizm bereketi yaşanacak bu kış kıyamette. Kim kotardıysa, iyi kotardı bu işi. “Şirince Muhtarlığının başı altından çıkıyor bu işler” deniliyor.

İnsanlar bölgeye akın ediyor. Oteller, moteller, pansiyonlar, dam başları, ağaç tepeleri tamamen tutuldu. Şirince’de adım atılacak yer yok. Nefes alınacak çeşme başlarında, yer yatağı serili. Nefes alacak yer de  yok!  Sipariş edilen çadırlar, bir köşeye istiflenmiş bile.

Hele o Fransa’nın 200 nüfuslu “Bugarach Köyüne” ne demeli? “Buraya uzaylılar da gelecek. Hazırlıklı olmalıyız diyen goygoycular da var. Köy yollarında acayip kılıklar içinde  acayip insanlar türemiş. Kimisi dağın tepesine çıkıp UFO gözlüyormuş. Kimisi yamaçlarda  meditasyon yapıyormuş. Köylüler: “Rahatımız kaçtı, bunların yüzünden” derken, turizmciler memnun. Köydeki evini turistlere terk edip, şehre göçenler varmış.

Sahi kim yaydı bu felaket sahnesini böyle? Şirince’liler, muhtarlarına ölesiye bağlıdırlar. Zaten oradaki ihtiyar heyetinden gayri bütün Şirince’liler, birer muhtardır. Herkes, eteğindeki taşı, aynı yere döker. Bu bakımdan da esas muhtara söyleyecek laf düşmez. Ha vardır , ha yoktur. Çünkü herkes orada birer muhtardır. Olsa olsa, elbirliği ile bu senaryoyu kotardılar.

Seneye n’olur dersiniz? Bakarsınız, gazetelere ilan verirler. Ya da ellerinde broşürleri dağıtırken, bas bas bağıran adamın sesine kulak vcrenlerimiz bile çıkar: “ Nuh’un gemisini tamir ettik. Kalkışa hazır. Yetişen biniyor. Hadi, Nuh’un yolcusu kalmasın!” Olur a! Neden olmasın? Ört ki, ölem!

“Vallahülazim, bu Şirince’nin Muhtar emmisi gibi yok! En büyük muhtar, bizim muhtar! Üstelik, kimselere de benzemeyoru” Değil mi?

Hele bu yıl sonu bir atlatılsın, bu göstermelik turizm yatırımı olan “Şirince tufanı”  daha çok konuşulacak evlerde, nesilden nesile. Neler anlatacaklar birbirlerine, neler. “Hem birbirlerini dürterekten, gözlerini süzerekten, bıyık altından gülerektenOlacağa bakın siz.

Tufandan önceki günlerindeki gibi, yine eskisi gibi toplanacaklar. “Bir afattı başımıza gelen . Ya bizde akıl kalmadı, elin turisti de bu işlere nasıl kandı?” diyerek, bıyık altından gülerken, birbirlerini yan gözlerle süzerekten dürtecekler..

Deniyor ki, “Şirince’de, kıyamet bereketi” yaşanıyor. Sanki levrek karaya vurdu da  kilosu  elli kuruşa düşüverdi. Turizmciler memnun

Diyeceğim o ki, Bartın  ve Bartınlılar da bir hamle yapsalar, kitapmış, edebiyatmış, çilekmiş, kap kacakmş, bütün bunları kaldırıp bir tek “Çilek festivalinde” birleşilse olmaz mı? “Bartın Çilekçilik Festivali” “Çilek dendi mi, ilk Bartın” hatıra gelse. Bacasız sanayi turizmin nimetlerinden tüm Bartın’lılar  nimetlense. Bu uğurda yatak sıkıntısı çekilse. Komşu illere de faydamız olsa. Bütün bunlar neden olmasın? Şirinceli’lerin, başkaca uydurukları yok artık. En  büyüğünü harcadılar. Ama Bartın’ın gözle görülür mahalli gücü var. Bir çilek potansiyali var. Her yıl üç beş köylüyü  ip gibi dizip, alkışlarla küfe küfe çileklerini sergilemek, sonra da insanların sırtını sıvazlamak, iş değil. Bu arada, Bartın'ın fahri Valisi İsa Küçük'ün de kulakları çınlasın.  Bakın, şu kış ayında Şirince’de her yer dolu. Millet sokaklara yatak sermeye razı.

Festivali beynelmilel yaparsak,  Avrupa’nın nimetleri Bartın’da sahne alır, Bartın kurtulur. Bartın’a sanki hiç çivi çakılmadı. Bartın sanki hepten gariban. Haksız ve insafsız yere Bartın mı Bayburt mu polemiği de bu arada son bulur. Bartınlı da kendini bulur. Öyle değil mi Sayın Bartın Valisi Bülent Savur ?

Bartın’ın önce, “özgüven’e ihtiyacı var. Önce, çukura düşen araba nasıl kurtulur, ona bakmalıyız. “Cek – cak’larla “ herkes, şuursuzca çukurdaki atın yularına sarılmasın.olarak dünyaya lanse edilsek.

Ey sevgili  Şirince’liler. Şu durgun piyasayı, çadırıyle, şadırvanıyla, Nuh’un  Gemisiyle, bulup buluşturup canlandırdınız ya, size bundan sonra karada da, denizde de ölüm yok. İşlerin kesatlığını, bir çırpıda kaldırıverdiniz . Hıristiyanları, aynı anda toplayıverdiniz başınıza. Bu işi nasıl kotardınız, Bartın'ın yeni valisine, biyo "çıtlatıverseniz" n'olur sanki? Hı?

Buradan selam Muhtar Emmimize. “Seneye senaryo nasıl işleyecek? Kimseciklere söylemem. Bi çıtlatın hele” diyesim geliyor emme, bu muhtar yaman senarist çıktı başımıza.

Haydi, “Şirince yolcusu” kalmasın!

Ört ki, ölem!

 

   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

                                                                                  KONU İLE İLGİLİ  EGE TELGRAF" DAKİ,

                                                                                PAZAR GÜNÜ YAYINLANAN  KÖŞE YAZI M

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

   

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..