Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '15

 
Kategori
Deneme
 

‘’Aşktım, aşıktım, aşkımdın’’

‘’Aşktım, aşıktım, aşkımdın’’
 

‘’Aşktım âşıktım aşkımdın’’


Hüznün giyindiği bir sonbahardın yapraklarını savuran. Gözlerinden akan yaşlar sere serpe yanaklarından geçiyordu bağrına doğru. Her düşündüğünde yeniden canlanır gibi ve her nefeste ölümcül bir hastalık gibi inim inliyordun onun sokağında. Başını yastığa koyduğunda hicranın gölgesinde kalmış karanlığın uçurumunda sel almıştı yastığını. Her defasında yeniden der gibi umutlanırdın. Gün güne ekleyip yalın ayak sensizliği dinler göğüslerdin. Çorak bir şehrin içinde kimsesizlerin sokağında yalnızlığın gecesinde süzülen dualarım vardı adı sendin. Gönül soframda seni yudumlamaktı yalnızlığımda. Kalp ibrem sen atıyordun. Düş evimde elektrikleri kesilmiş buzdolabındaki yemeklerim kokmuş, her yanım toza toprağa belenmiş, yemek yapacağım tencerem delinmiş, ne pişirsem diye düşünsem açlıktan nefesim kokmuş.  Yağmur penceremin içeriye sızarken rüzgârın şiddetiyle kapılarım kilidi tutmaz olmuş. Zaman dedikçe zamanım beni sensizlikten çoraklaştırmış.  Gözlerimin ışıkları patlamış, dilime sensizlikten kilit vurulmuş, uzandığım kolum kanadım kırılmış. Hiçbir gözleri senin gönlünü kaplamıyordu. Bakamıyordum hiçbir gönle sen diye çığlık çığlığa koyuluyordu düşlerim.
 
Sevmek sevişmek değildi aslında. İçinden nefes nefes solumaktı usulsüzce yaralanmaktı bakışlarından. Merhemi olmayan bir tutkuyla bağlanmaktı. Teninden solumak değildi düşlerinde nefeslenmekti aşk. Geceye baktığında dokunacaksın sözlerine ve yudum yudum demlene demlene içeceksin her kelamında. Dışı sefa sürer gibi yaşıyorken içinde depremlerle  yaşarsın her iklimde. Soran olsa iyim derim pervasızca senin kalbinde yaşar gibi. Her lokmam senin bakışın gibi doyururdu düşlerimi ve he mencik kalkardım sofradan. Ellerin ellerime selam verdiğinde kalbimden nakış nakış örülmüştüm sonsuzluğuma. Sonum sonbaharım olsa da yaprak yaprak sen çağlayacağım tüm diyarlara. Seninle aldığım yol içim içimi kemiren titreyiş sağır kör dilsiz etmişti eylemişti. Gözlerim seni görmek için değildi gönlümden seni sevmek için arıyordu her zamana tutulan anımda. Yaşlı ve yalnız gecelerime dua dua seni düşlerime sürüyordu.  Güzel söz söylemek değildi güzel bakmaktı gözlerine ve usulca sukutu giyinmekti. Sana olan umutlarım eskimesin diye her gün yeniden başlar gibi dua dua Allah’ıma dileniyorum. Yeniden yaz diye ve yeniden başlat diye ilk gün ki gibi yaşat diye dua dua yol alıyordum her sabah.
 
 
 
Sevdim seni sel gibi yel gibi
 
Düşlerimden salına salına
 
Her defasında yeniden der gibi
 
Sevdim seni can gibi
 
Nefes nefes solurken
 
İlk gün ki gibi kördüğüm gibi
 
Ne sen anladın beni
 
Ne de ben sana anlatabildim
 
Bilsem ki öleceğim ve Allah diyeceğim
 
O ki bana rabbime giden yoldu
 
Ve o ki sonsuzluğumun kanıtıydı
 
Sevdim an gibi anar gibi.
 
Aşktım âşıktım sana
 
Tüm bedeni firar edip yokluğa
 
Ölümü özler gibi
 
Ve bilirim ki yaşamam ölmem içindir,
 
Ölüm ise sensizliğe kucak açan nazlı bir çiçektir.
 
Aşıktım aşkımdın aştın ve son deme geldim bittim.
 
Toplam blog
: 360
: 1251
Kayıt tarihi
: 12.06.09
 
 

İnsanlar için en güzel hediye, hiçbir masrafa ihtiyaç göstermeyen tatlı bir  gülümseyiştir. Hz. S..