Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '12

 
Kategori
Deneme
 

" Ben eleştiriye açığım! " yalanı...

" Ben eleştiriye açığım! " yalanı...
 

Şimdi sen gidip şu çocuğa " O aynada gördüğün sen değilsin! " desen; eminim ki, o çocuk sana, tekme tokat girişir!


Dünyanın en büyük palavrasıdır bu… “ Ben eleştiriye açığım arkadaş! “

İnsanoğlu adı “ nefis “ olan ikiz kardeşini taaaa ezelden beridir kolunda gezdirir; ruhunda yaşatır. Ona hiç dokunmaz sandığı en ufacık şey bile, en önce ve en çok da nefsine dokunur insanoğlunun…

Övülmek, takdir edilmek duygusu, ihtiyacı, yeryüzünde göründüğü günden beri Ademoğlu’nun; en şiddetli, en hayati ihtiyaçlarından biri olmuştur.

Her iki özelliğimiz de yaradılışımızdan gelse de, insan nefsi, yergiden çok övgü duymak ister elbette…

Zaman zaman en sevdiklerim, yakın arkadaşlarım, can dostlarım bana “ Cem sen eleştiriye gelemiyorsun, eleştirilmekten hiç hoşlanmıyorsun.” Derler. Ve bunu söylerken de, tepkimi ölçmek, ne diyeceğimi duymak için uzun uzun, anlamlı anlamlı bakıp dururlar yüzüme. Ben bunlara ne diyim şimdi?

Peh! Peh! Peh! Tuzlayayım da kokma!

Ben eleştirilmekten hiç hoşlanmam da; sen çok hoşlanırsın, bayılırsın eleştirilmeye sanki!

Siz bakmayın hiç, " Ben eleştiriye açığım, çok hazımlıyım! " diye diye, kasıla kasıla ortalıklarda gezinip duran o yüzsüz, o sahtekar mendeburlara... 

Onlardan en hoşgörülü görünen, en ılımlı, en hazımlı olanı bile, tatlı tatlı gülümserken muhattabının yüzüne; içinden en sinkaflı, en yakası açılmamış küfürleri fırlatıyordur; ona eleştiri yağdıranın ruhuna...

Adam, en masum haliyle, en sakin tavırlarını takınmaya çalışsa bile; ortam ya da nezaketi gereği... adı " nefis " olan ikiz kardeşi; bu ezikliğine, bu herşeyi kabullenişine isyan ediyor, ruhuna tekmeler atıyor, en olmadık hakaretleri yağdırıyordur; kimi zaman bilinçaltında; çoğunlukla da bilinç üstünde... Kalbine ve de tüm duygu dünyasına, ruhunun en bakir, en dokunulmadık yanlarına... 

Evet... Ben eleştirilmeyi hiç sevmİyorum, eleştirilmeye hiç gelemiyorum ama... Siz çok mu bayıla bayıla dinliyorsunuz; en akla gelmedik eleştirileri karşınıza geçmiş, sıralayanlara, damarınıza damarınıza basanlara?

İşte en sevmediğim riyakarlıklardan biri daha...

Karşısındaki onu eleştiri yağmuruna tutarken; içinden adamı parçalamak, yerden yere vurmak gelse de, sırf durumu kurtarmak için, sırf sosyal ortamın gerekleri yüzünden " Ben eleştiriye açığım, hazımlıyım arkadaş! " palavrasını sıkmak...

Kim ne söylerse söylesin. Ben eleştirilmeyi sevmiyorum. Eleştirilmekten hoşlanmıyorum arkadaş! Var mı bunun ötesi?

" Ben eleştirilmekten çok hoşlanıyorum. Eleştiriye çok açığım. Eleştirinin her türlüsüne karşı da hazımlıyım. " diyebilen, en önce gidip, ne kadar insan olabildiğine, ne kadar insan kalabildiğine baktırsın bence.

İçimizde, ruhumuzda, yüreğimizde adı " nefis " olan illet oldukça, hiçbir insan evladı, eleştirilmekten hoşlanmaz, hoşlanamaz arkadaş! Ben bunu bilir, bunu söylerim. Dileyen de dilediğini, bildiğini söylesin.

Not: Yazıda kullanılan görsel www.yarinim.com adresinden alınmıştır.

 

 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..