- Kategori
- Çocuk Sağlığı
''Çocuklarda ateşin yükselmesi '' hakkında...''

''İnsan, bildiğinin âlimi; bilmediğinin câhilidir. ''
Bu yargıyı, yaşadığım çevrede karşılaştığımız onlarca olay, doğrulamaktadır.
İnsan, biraz da kendisinin doktoru olmayı bilmelidir.
Son günlerde, TV kanallarını işgal eden '' Şifalı ot bilginlerinin '' (?) birbirleriyle yarış edercesine, yalan -yanlış birçok konuyu halkımıza enjekte etmeye çalıştıklarına tanık oluyoruz.
Kocakarı ilâçları da cabası !..
Sağlık konuları şakaya gelmez ;hele bebek ya da çocuk hastalığı gündemdeyse, daha da dikkat etmek gerekir.
Sağlık uzmanı değilim ;ama yaşadıklarıma , tecrübelerime ve okuduklarıma dayanarak ''Çocuklarda Yüksek Ateş ''
konusunda bir şeyler yazma gereğini duydum.
Ateşlenen bebeğine, bilinçsizce antibiyotik veren bir annenin yanlış uygulamasına tanık oldum.
Günümüzde, halen eczane kalfasına danışarak, bakkaldan leblebi alır gibi ilaç alan cahil insanlarımızın olduğunu görüyoruz.
Yüksek ateş, bağışıklık zafiyeti olan çocuklar için her zaman gündemdedir.
Şimdi, okuduklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum...
Yeni doğan dönemindeki '' bebeklerde , mikroplarla savaşma yeteneği kısıtlı olduğundan , ciddi enfeksiyonlar gelişebilir ve 3 aydan küçük bebeklerde ateş, çok ciddi enfeksiyon belirtisi olabilir.
Bu nedenle , bebeğin ateşi , 38 derecenin üstüne çıkarsa, hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Bu arada bebeğin üzeri açılmalı ve 15 dakika sonra tekrar ateşi kontrol edilmelidir. Doktora danışmadan bebeğe ateş düşürücü ilâç verilmemelidir
''EGE Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde yapılan bir araştırmada ebeveynlerin, çocuklarının ateşlerinin yükselmesi halinde havale geçireceği, beyninin hasar göreceği korkusu yaşadığı ortaya çıkmış.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nın 50'inci kuruluş yıldönümü nedeniyle Swissotel Grand Efes'te `Ege Üniversitesi 50'inci Yıl Pediatri Günleri' düzenlendi.
EÜ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Zafer Kurugöl, Doç. Dr. Güldane Koturoğlu ile Uzm. Dr. Eylem Ulaş Saz ve Asistan Dr. Muhterem Duyu, ebeveynlerin acil servislere en sık başvuru nedenlerinden biri olan ateş yüksekliğiyle ilgili bir çalışma yapmış...
Kongrede poster sunumu olarak sunulan araştırmanın 200 ebeveynle yapıldığı, yarısının lise ve üniversite mezunu olduğu kaydedildi.
Ailelerin çoğunun ateşi bir belirtiden çok hastalığın kendisi gibi algıladıklarından ateş ve onun potansiyel tehlikeleri ile ilgili yanlış bilgilere sahip olduklarını ortaya çıkaran araştırmada şu sonuçlar alındı:
`40 ebeveyn ateş demek için vücut ısısının 30-37 derece olması gerektiğini, bunlarının yarısı da bu değerler için ateş düşürücü kullandıklarını bildirdi.
Ateşin düşürülmemesi halinde ebevenlerin yüzde 73'ü çocuğunun havale geçireceğine, yüzde 18'i beyin hasarı olacağına, yüzde 5'i ağır hastalık geçireceğine inanıyor. Ebeveynlerin yüzde 3'ü ateşini düşüremediği taktirde çocuğunun komaya gireceğini, yüzde biri ise ölebileceğini düşünüyor.'
Araştırmada, ebeveynlerin yüksek ateşi düşürmek de şu yöntemlere başvurdukları ortaya çıktı:
Yüzde 38'i sadece ılık duş yaptırıyor. Yüzde 36'sı ılık duş ve ateş düşürücü kullanıyor.
Araştırma, ebeveynlerin yüzde 57'sinin ateş düşmesinin havale geçirmeyi, yüzde 18'inin rahatlatmayı, geri kalanların ise tedavi etmeyi ve organ hasarını korumayı önleyeceğine inandıklarını ortaya koydu.
Ailelerin yüzde 60'ı, ateşli çocuğuna doktor önerisine göre antibiyotik veriyor.
Çalışmaya katılan ebeveynlerin eğitim düzeyi kısmen iyi olmasına karşın, ateşle ilgili bilgi düzeyinin yetersiz, yönetiminin ise eksik olduğunun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Kurugöl, yüksek ateşin korkulacak bir şey olmadığını söyledi.
Kurugöl şunları dile getirdi:
"Ateşten bütün aileler çok korkuyor. Eğitim düzeyi yüksek olsa bile, çocuğu ateşlendiğinde panikliyor.
Şunu çok iyi bilmek gerekir ki ateş vücudun doğal savunma mekanizmasıdır.
Organizmanın lehine olan durum, belirli düzeylere çıktığı zaman zararlı hale gelebilir mi ?..Gelebilir...
Burada en çok korkulan şey çocuğun ateşe bağlı havale geçirmesi.
Oysa şu çok nettir ; bir kez ateşe bağlı havale geçirme bir çocukta ne beyinde bir zararlanmaya ne zeka geriliğine ne başka hastalığa neden olur.
Herkesin bir kez , ateşe bağlı havale geçirme hakkı vardır !..
Bu, kesinlikle böyle. Ancak ateş belirli durumlarda tekrarlayan, uzayan cinste olursa o zaman zararlanma olur.
Ateş hastalık değildir, bir hastalığın belirtisidir. Önemli olan ateşi düşürmek değil, ateşe neden olan hastalığı saptamak onu tedavi etmektir.
39 dereceden önce paniklenmeye, korkmaya gerek yok.
Korkulduğu gibi yanlış uygulamalar da yapılıyor; sirke sürmek, buzlu suyla yıkamak, alkolle yıkamak, bir sürü ateş düşürücü ilacı karışmış şekilde kullanmak, üst üste vermek gibi.
Yapılacak şey paniklemeden, korkmadan ateş 38-39 derecelere çıktığında çocuğa ılık duş aldırıp, ateş düşürücü vermektir.
En büyük hata, ateş başladığında antibiyotiğe başlanıyor, antibiyotik ateş düşürücü değildir.
Ateş 39 derecenin üzerine çıkarsa yine ılık banyo, ateş düşürücü uygulanır ;ama doktora başvurmak gerekir.
Bu hastalığın teşhis edilip tedavisinin başlanması içindir. Yüksek ateşte en çok korktuğumuz şey havale.
Havale ateş çıkarken olur. Yani ateş çok yükseldiği zaman değil.
Çocukta eğilim varsa ateş çıkarken havale geçirir. Bunu bilmek gerekir. Yüksek ateş korkulacak bir şey değil.
Bağışıklık sistemi gelişmemiş kişilerde, kanserli hastalarda, ağır hastalarda, yeni doğan bebeklerde ağır hastalık olur ateş reaksiyonu olmaz.
Ateş olması organizma çalışıyor, cevap veriyor demektir, vücudun koruyucu sistemleri ateşe başlamış demektir." (Basın'dan )
..........
O halde, vücudun bujilerine su kaçırmadan hekime danışmak gerekiyor...
Ateşle ilgili sözlerimiz vardır...
''Ateşi, başına vurmuş !..''
''Ateşle oynuyorsun !..''
''Ateşe, benzinle yaklaşıyorsun !..''
''İki ateş arasında kalmak ...''
'' Ateşinle yanıyorum...'' :)
''Ateşli Raziye ...'' :)
''Bir ateşim, yanarım ;külüm yok !..Dumanım yok !..''
''Ateş almaya mı geldin ?..'' vs.
Tanrı, hastalık ateşiyle değil ; sevgi ve aşk ateşiyle yananlardan eylesin.