Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '08

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

''İnsan Bebek!..''

''İnsan Bebek!..''
 

''Sen, hiç ağlama İNSAN BEBEK!..''


Sene 2005,

Mayıs ayının 26'sı, günlerden perşembe...

Bir yandan, bütün şiddetiyle şimşek çakıyor, bir yandan gökyüzü âdetâ kendini yıpratırcasına gürlemeye devam ederken, bir yandan da süngerden boşanırcasına yağmur yağıyordu.

Modernleşen şehirlerin, betonlaşmış görüntüleri arasında, pırıl pırıl caddelerin kenarlarında, seyrek de olsa kurulmuş yemyeşil parklarından birinin yanında; çiçekçilik için hazırlandığı anlaşılan, toprak parçasının üzerine iliştirilmiş; üzerindeki sarı desenleri ile dikkat çeken şemsiyenin altında, beyaz örtüye sarılmış, ciyak ciyak bağıran bebeği gören vatandaşlar, hemen polise haber verdiler.

Karakolda, polis amcalarının verdiği sıcak sütü, büyük bir iştahla içtikten sonra, büyük bir keyifle mışıl mışıl uykuya dalan şirin bebek, kendisini muayene eden doktordan âdetâ habersiz gibiydi...

Uyu şirin bebek, uyu!..

Dünya senin umurunda mı?..

Az önce;

Kendini paralarcasına gürleyen gök kubbe...

Bardak'tan boşanırcasına yağan yağmur...

Hemen ardından gelen pırıl pırıl güneş...

Hangisi?..

Hangisi senin umurunda ki?..

Karakolda herkes, şirin bebekle ilgileniyordu.

Polisler şirin bebeği, nasıl seveceklerini şaşırmışlardı sanki.

O sırada karakola, hiç beklenmeyen birisi, bembeyaz sakallı bir ihtiyar girdi. Polis amcaların şaşkın bakışlarına aldırış etmeden, doğrudan, şirin bebeğe doğru giden beyaz sakallı ihtiyar, şirin bebeğe birşeyler söyleyip, elini-kolunu ısırır gibi yaparak seviyordu...

-Bebek sizden birinin mi amca?.. diye sordu, polislerden biri.

Sevgi faslı bir müddet sonra aralandığında, bembeyaz sakallı ihtiyar karakoldakilere hitâben:

-Bu şirin bebeğin ismini, "İNSAN" koyalım. dedi, kararlı ve yumuşak bir ifâdeyle. Ve ilâve etti:

-Zengin olmak, şöhretli olmak, makam-mevki sahibi olmak... Çok kolay belki. Ama insan olmak çok zordur... dedi iç çekerek ve gözünü pencereye çevirip dışarıya, boşluğa doğru baktı beyaz sakallı ihtiyar...

Uyu şirin bebek, uyu!

Uyu "İnsan bebek", uyu!

"Ekmek elden, su gölden..."nasılsa.Dünya senin umurunda mı? Şu anda emin ellerde olmanın tadını çıkar, sonuna kadar. Şimdilik derdin yok, sıkıntın yok!..

Ama şunu bil ki sen, bugünden itibâren her sene ödemen gereken, 1.500 dolar borçla dünyaya geldin.

Şu an konuşabilsen belki de diyeceksin;

-Nasıl olur?..Ben kimseden borç almadım.Kimseye borçlanmadım ki!..

Haklısın "İnsan Bebek", haklısın.

Tabii ki sen borçlanmadın...Tabii ki sen, kimseye borç yapmadın...

Ama ne çâre ki birileri; senden önce, üstelik sana hiç sormadan, seni hiç düşünmeden...Son derece sorumsuzca, seni Dünya Bankasına, İMF'ye borçlandırmışlar.

Ve yine, diyeceksin ki "İnsan Bebek":

>

Tabi ki senin suçun yok İnsan Bebek...

Senin suçun yok, fakat senin namına, bir zamanlar senden önce bu ülkeyi yönetenler, yönettiğini zannedenler yapmışlar bu borçları...

Yandaşlarına..."Hortumculara"peşkeş çekmişler hep.

"İnsan bebek" sanki bir şeyler anlamışcasına bakıp duruyordu etrafına...

Âah İnsan Bebek, aah !...

Sen;

Adâlet terazisinin bozulduğu bir zamanda dünyaya geldin.

İnsanlar bir acâyipleşmiş!..

Dünya, bir acâyipleşmiş değil mi?

Dünyaya gelmek de, gitmek de... Senin elinde değil tabii ki.

Haberin var mı İnsan Bebek?.. Bilmiyorum ama, doğduğun toprakların insanlarını "Sözde Ermeni Soykırımı" ile suçladıklarından haberin var mı? Avrupa'da bazı Devletler de bu iddialara çanak tutup senin Devletini köşeye sıkıştırma gayreti içine girdiler...

Dünya halklarının yüzüne böyle ölü toprağı atılıp, gözleri kör edilirse eğer, senin bugünkü 1500 Dolarlık borcuna, 1500 Dolar daha eklenecek demektir. Öyleyse bugünden itibaren senin her sene ödemen gereken 3 bin dolar borcun var demektir.

Dünyada, adâletin yıldızı mı söndü acaba?..

İnsanlığın ilk Atası, Hz. Adem(A.S)'den beri, sanki soykırım görmedi bu insanlık âlemi hiç...

Sanki bu insanoğlu, "Soykırım nedir?" hiç bilmiyor!..

Cengiz Han, basit bir sebep yüzünden bütün Kıpçak toplumunu, Dünya yüzünden silmedi!..

Amerika'nın yerlileri olan kızılderelilerin neslini, kendi egemenlikleri uğruna, kimse yok etmedi!..

Eski Komunist Sovyet Rejimi; Macaristan ve Polonya halklarını Tankların paletleri altında çatır çatır acımasızca ezdiği gibi, kendi peyki yapma uğruna, diğer Doğu Bloku ülkesi insanlarına da farklı soykırım muameleleri yapmadı!..

1919'dan önce; Ermeni ve Rum Çeteleri, Osmanlı'nın o zayıf anlarından yararlanıp, yıllarca berâber yaşadıkları Türk komşularından hiç kimseyi öldürmediler!..

Onlar, sütten çıkmış ak kaşık!..

ABD sütten çıkmış ak kaşık!..

Rusya, İngiltere, Avrupa hulâsa bütün dünya sütten çıkmış ak kaşık...

Bu kabahat(!) sâdece Osmanlı'nın, Türkiye'nin...

Bu günlerde de; birileri, kendi çıkarları için, başkalarının ülkesini, basit bahânelerle istilâ edip ora insanlarını katletmiyor hiç!..

Çin; Çin Seddi'nin içinde mulayim kuzu gibi duruyor!...

Amerika ve Rusya, gücü ellerinde bulundurma, tutma pahasına hiç bir ölçü tanımadan, karşılıklı, menfaatleri doğrultusunda, bir takım milletlere hâlâ işkence etmiyorlar!..

Bunları eğer anlayabilmiş olsan, şu an; dünyaya gelmiş olmana bile, belki de bin pişman olacaktın "İnsan Bebek".

Bütün bunların yanında;

Sanki, bütün amansız hastalıklara çare bulundu!..

Afrika'da daha doğar-doğmaz yüzbinlerce çocuk ölmüyor!

Dünyanın bir çok yerinde açlıktan insanlar ölmüyor!..

Daha başka, dünyanın hiç bir problemi yok sanki!..

Dünyanın bütün dikkatlerini (1918'den itibâren) var olduğu iddia edilen Ermeni-Türk Mes'elesine(!) çekip, birileri bir takım hesaplar peşinde koşuyor olmasınlar!..

Bu hesapların içinde; bu güzel Vatanı biraz daha...biraz daha borç batağına sokup, tamâmen içinden çıkılmaz bir duruma düşmesinden menfaati olanlar olmasın...

Ha!.."İnsan Bebek"!..Ne dersin?..

Âh "İnsan Bebek", âh!..

Şu dünyânın adâlet terazisi çoktan bozulmuş.

Veya kimsenin adâlet diye bir derdi kalmamış...

Dış politika'da, AB üyeliğinde çok çok arzulu istekli olduğumuzu görenler, ekonomide de bize göz açtırmak istemiyorlar...

İç ve dış borcumuz neredeyse 350 Milyar dolar'a dayanmış.

Sen, 1500 Dolar borçla doğdun belki. Ama çok kısa zamanda, senin haberin olmadan bu borç 3000 Dolara çıktı belki de...

Ama, kime ne?!..

Sen ödeyeceksin bu borcu "İnsan Bebek", Sen!..

Veya senin çocukların,

Veya senin torunların...

"Ben bu borcu nasıl öderim?" demeye bile hakkın olmadan belki de...

O zaman sana diyecekler:

"Bizi ilgilendirmez. Bu; senin babanın, senin dedenin borcu. İster toprağını sat(!) öde, ister kanını-canını sat !..."

Ne hazin değil mi "İnsan Bebek"?...

"İnsan Bebek" aniden gülümser gibi yaptı. Gülümsüyor muydu? Yoksa ağlayacak mı?..Yüzü tuhaf tuhaf şekillere girdi "İnsan Bebeğin". Sanki bütün söylenenleri duymuş ve hepsini de anlamıştı. Anlamıştı da... Sanki, dünyaya geldiğine bin pişman bir hâl almıştı yüzceğezi "İnsan Bebeğin".

Ama birden; daha dünyaya gelemeden, dünyanın bir çok yerinde, Annelerinin karnında onlarla birlikte hunharca öldürülen, bütün(doğmadan öldürülen) bebekler adına yüzbinlerce "Uygur Bebeğin", ''Iraklı bebeğin'', ''Filistinli bebeğin...'' haykırışını duyuyordu sanki "İnsan Bebek":

>

Kafasını; bir sağa, bir sola çevirdi "İnsan Bebek"!..Her şeyi anlamış, anlamış da itiraz edememenin çaresizliği içerisinde!...

Sonra da:

<üzülme be="" "insan="">

Her işte bir hayır vardır.

Yüce Yaratan Bizi, Dünyaya imtihan için göndermiyor mu?..>>dedi yanındakiler

Senin gibi yüzlerce, binlerce çocuk seninkine benzer veya daha kötü akıbetlerle karşı karşıya değiller mi şu an?.."Annem-babam kim?..diye, sürekli ağlayan, gözyaşları hiç dinmeyen, kimbilir ne kadar çok çocuk vardır dünyada "İnsan Bebek".... Söylenenleri anlamış gibi, kafasını aşağı yukarı indirip kaldırıyordu "İnsan Bebek"...

................

Rabb'ine iltica et be "İnsan Bebek"...

Bol bol dua et...

Gidilecek başka kapı mı var ki?..

"Bütün olmazları, olduracak olan "O" değil mi?.."

Bütün sıkıntıları giderecek olan "O" değil mi?..

Öyleyse, hep O'ndan iste "İnsan Bebek", hep O'ndan iste...

Başka kapıya gitme sakın...

Yolun açık, geleceğin aydınlık olsun "İnsan Bebek".....30.05.2005

Zeynure Öztürk
Bektaş Azizoğlu

NOT:Bu yazının bütünü; özgün hikâyesi, Doğu Türkistanlı Uygur Yazar, Kıymetli Zeynure Hanifendi'ye âit olup, Bektaş Azizoğlu'nun sâdeleştirme ve diğer katkılarıyla, Zeynure Hanımefendi ile birlikte tamamlanmıştır. (Bektaş Azizoğlu-Zeynure Öztürk)

 
Toplam blog
: 344
: 580
Kayıt tarihi
: 24.11.07
 
 

İlkokul'u Düzce'nin Gölyaka İlçesi, Açmaköy'ünde bitirdikten sonra, Ortaokul'u Gölyaka'da okuyup,..