- Kategori
- Üniversiteler
''Soyut eğitim''
Üniversite öğrencilerinin günümüzde en çok yakındığı olaylardan biri, aldıkları eğitimin ileride çalışacakları sektörden çok soyut olmasıdır. Yani bir mühendislik fakültesi öğrencisi iş arayışına giriştiğinde ders notları süper olduğu halde iş hayatında sıkıntı çeker ki bu olasıdır. Görüştüğüm her mühendis büyüğüm bu konuda bana birçok şey söylediler. Bunlardan biri, işçi ve patronla ilişkilerin nasıl olması gerektiğinin bilincinden olunması gerektiğidir. Bu konu, okulda öğrenilecek bir konu değildir. Bunu öğrenebilmek için öğrenci arkadaşlarımın meslek hayatlarına başladıklarında gelebilecekleri konumda olan tecrübeli insanlara akıl danışması gerekmektedir. Akıl danışabilmek ve tecrübe kazanabilmek için iki yol bulunmaktadır. Bunlardan ilki, yaptıkları stajdır. Stajda işçinin de işverenin de çalıştıkları ortamın da nabzı yoklanabilir. Stajyer olarak çalışan bir öğrenci staj gördüğü bir işletmede, gereken sorumluluğu bulunduğu konumdan mütevellit almasa bile en azından hissedebilir. Bulunduğu konumdan da ilerisi için kendine göre birtakım şeyler çıkarabilir. Örneğin öğle yemeğinden geç gelen personelin işini aksatıp üstlerinden uyarı almasını görmesi gibi veyahut kendi görevini bitiren bir personelin iş arkadaşının işlerine de yardım edip üstlerinden teşekkür alması gibi...
İkinci yol ise çalışacakları sektörde biryerlere gelmiş, adı sektörde sürekli anılan insanların konferanslarına katılmak, onları dinleyebilmek, bir şekilde onlarla iletişim içerisinde olabilmek. Bu yol, staj süresi gibi kısıtlı olmayıp öğrencinin sık sık başvurabileceği bir yoldur. Tecrübelerden faydalanmak bir insanın kendisinin tecrübe edinip öğrenmesinden daha ucuz ve tasarruflu bir yoldur; hata payı sıfırdır.
Okulda aldıkları eğtim haricinde meslekî bilgisine bilgi katmak isteyen tüm öğrenci arkadaşlarımızın başvurabileceği en tasarruflu yolun bu olmasına rağmen öğrenci arkadaşlarımızın en az başvurduğu da bu yol olması bana garip gelmektedir. Çalışacakları sektör hakkında yaptıkları geziler, yaptıkları röportajlar ve bu edindikleri bilgilerden yola çıkarak yazdıkları yazılar bence gelecekleri için yaptıkları en büyük yatırımlardır.
Belirli bir konumda olan insanlarla görüşmek, kişiye hem özgüven hem de tecrübe katabileceği gibi aynı zamanda da büyük bir bilgi birikimi kazandırır. İşe alım sürecinde geçeceği sözlü mülakatın, tabiri caizse vize ve final sınavlarını o insan karşısında vermiş olur ve konuşacağı her insan bu sınavlarına puan katar. Yani okulda alacağı ve havada kalacak olan o soyut bilgilerin bir işe yarayabilmesi için kendisi de kendine bir somut eğitimde bulunur.
Ön plana çıkmak, atak olmak kişinin girişimciliğini artırır ki şu dönemde binlerce lira ile verilen girişimcilik derslerini, kişi kendi kendine ücretsiz vermiş olur.
Günümüzde insanlar belirli bir konuma gelmiş insanlarla irtibata geçmeyi ''yalakalık'' olarak algılaması en büyük yanılgıdır. İş hayatında bu insanların altında çalışmak, onların verdikleri emirleri yerine getirmek nasıl görev yapmaksa, şimdiden söylediklerini dinleyip tecrübe edinmekte öğrencilik görevini yerine getirmektir.
Şu ana kadar inandığım konulardan birisi sistemleri eleştirmenin saçma olduğudur. Sistemleri insanlar yaratır ama bu bir süreçtir. Yani bir anda var olmaz yaptığımız her hal ve hareket sistemin oluşma sürecidir. Öğrenci arkadaşlarımız da sistemi eleştirmekten daha çok kendilerini eleştirmeli ve bu sistemi kendi başlarına değiştirebileceklerinin farkına varmalıdırlar. Verilen bu ''soyut eğitim'' nasıl somut bir hale gelir görmelidirler...