- Kategori
- Aile
"Babam öldü"
Ölümden hep korkardım, en çokta babamın ölümünü görmekten.
Ve babam öldü, 1 Mayıs sabahı.
Ağlamalar, ağıtlar, ağıtlar derken, babam da çok güzel ağıt yakar ve okurdu. Biz Avşarlar'ın çok önemli geleneğidir ağıt yakmak.
Avşarlar derler ki: "Ölmekten değil, ağıtsız ölmekten korkarım."
Babam, çoğu ağıtları öyküleriyle birlikte ezbere bilirdi. Zaman içinde bizim de kulağımıza dolmuştu bu ağıtlar.
" Yükseğinde yanar ışık
Enginine közü düşük
Bugün de düşümde gördüm
Elif kızım sallar beşik"
Fakat şimdilerde bu geleneğimiz ve ağıtçılarımız yok olmakta.
Annem, babamın arkasından bir şeyler söylemeye çalıştı, doğaçlama olarak:
"Ne sanırdınız siz onu
Koliyle alırdı donu"
deyince, herkeste ister istemez bir gülümseme oluşunca, vazgeçiverdi ağıt söylemekten anneciğim.
Benim de böyle bir yeteneğim yoktu. Duygularımı şiir olarak anlatmak istedim:
Babam öldü,
1 Mayıs sabahı
El sallayarak seksen yıllık emeğe
Koç Dağının, Kuruçay'ın, Torosların,
Şişirikli, cıncıklı boncuklu çerçisi
Kır bekçisi, su bekçisi
Mahalle bekçiliğiyle şehirli (Derviş Emmi dalgasıyla"asayiş memuru")
Karpuzcu, sebzeci, sepet kolunda yumurtacı
Gecekonducu, duvarcı, sıvacı
Dişiyle tırnağıyla, yüreğiyle emekçi
Şeker fabrikasında şeker gibi
Mahallenin "Ahmet Emmi"Bakkalı
Yedi kardeşin "Emda"sı
Öldü, Bir Mayıs sabahı
El sallayarak, seksen yıllık emeğe
Rahat uyu Baba
Ölüm korkusunu yendim.
Erdoğan Şahin