Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '07

 
Kategori
İlişkiler
 

"Ben Hiiiiççç"çiler...

"Ben Hiiiiççç"çiler...
 

Olur ya, canınız abur-cubur dedikleri cinsten bir yiyecek istedi... Daha ağzınızı açtığınız anda istediğinize isteyeceğinize pişman ederler. Bilir bilmez o yiyeceğin içindeki (çoğu kulaktan dolma veya kesinlik kazanmamış) zararlıları sayar, dökerler. Çünkü, onlar "hiiçç" öyle şeyler yemezler.

Herhangi bir yerde bir olay yaşarsınız... Aman da aman! Mümkünse sakın onlara anlatmayınız. İster gülmek için, ister dertleşmek amaçlı olsun... Konuyu açtığınıza açacağınıza pişman edilirsiniz. Şakalarınız ciddiye alınır ve ders verme konusu yapılır, sorununuzun "onların bu tutumu ile" ne denli daha da büyüdüğünü ve "en olmayacak yerlere" çekildiğini görürsünüz.

Çünkü onlar var ya onlar... Sanırsınız ki "izole yaşarlar". Hatta bir çizgi film kahramanında olduğu gibi "koruma kalkanları" vardır onların. "İyi olan"ı kendilerine çeken... "Kötü"yü başkalarına postalayan cinsten.

Onların başına hiç gelmez olumsuz olaylar... Dünyadaki tüm çarpıklıklar "onların gözünde" nedense hep bizlere rastlar.

Bizler "tu kaka" şeyler yaparız hep. Hatta "bizimle ilgilenilse, beğenilsek" bile... Kim bilir neler yapmışızdır (!) bakılmak için. Sanırsınız ki "kafamıza maytap takıp, yakarak sokaklarda dolaşmışızdır". Gerçekten beğenilebileceğimizi düşünemezler bile. Çünkü "beğenmeyi bilmediklerinden" bu eylem çok yabancısıdır onların. Eğer "ilgi çekiyorsa birisi" lûgatlarındaki sözcüklerle bunun nedenini kendilerince açıklarlar "Dikkat çekmek için kuyruk sallamıştır mutlaka" (ne demekse).

Nasıl bir "durmadan öğüt verme, kendini çokbilir zannetmedir ki bu, "ele verir talkını, kendi yutar salkımı davranışlarının farkında bile olmadan"... Her ağızlarını açışta "insanı onlarla muhatap olduğuna, olacağına" pişman ederler.

Örneğin; Siz daha elinizdeki çöpü atabilmek için çöp kutusu ararken... Çöpü yere atmanın bütün "kötü yanlarının" söylevini çekerler... Köşeyi döndüklerinde ise, siz görmeden yere tükürürler. (Daha kötüsünü yazmaya elim varmadı) Sonra da her zamanki gibi "Ben hiiiççç" diye başlayan, "ezberledikleri kalıp cümlelerini" söylerler.

Onların evi hiç dağılmaz... Yemekleri hiç yanmaz. Rüzgâr asla onların eteklerini havalandırmaz.

İçmezler... İçseler bile asla sarhoş olmazlar. Özel imalattır (!) onlar, siz bilmezsiniz.

Hayat arkadaşları "kesinlikle" onları aldatmaz. Kadınlığın/erkekliğin tüm hünerlerini bilirler (!). Alınlarında "Beni aldatamazsın" yazar onların.

Asla çocuk olmamışlar, gençliğin deli-doluluğunu yaşamamışlardır... Olgun doğduklarını (!) sanırlar... Ya da "sandırmaya" çalışırlar.

Kimse onlara yalan söyle(ye)mez. Adamı gözünden tanırlar. Hatta bunlardan biri şöyle demişti "Ben adamın ciğerini bilirim". Hadi ya! Dememek için kendimi zor tutmuştum. Öyle ya... Onlar hiiiçç "Hadi ya" da dememişlerdir. Bir de o söylevi dinlemeyi göze alamadım açıkçası.

Kim ne yaparsa yapsın... "Göre"leri dışında ise eğer, empati falan hak getire. "Ben hiiççç" diye başlarlar "başlayamayası cümlelerine". Ağızları "Hiiiçç yapmadıkları şeylerin cümlelerinin şeklini almış"... Kendi yaşamlarını şekillendiremeden daha, başka hayatları yargılarlar.

Onlar var ya onlar... Hiiiççç bizim yaptıklarımızı yapmaz, insana ait hatalara bulaşmazlar.

"Ben hiiiççç" diye başlar övünç cümleleri... Herkesi ve her şeyi kınayarak noktayı koyarlar.

Onlar işte... Onlar... Hayatı yaşayamayan ve yaşatmamaya kararlılar. Yaşamda renk bırakmayıp, her şeyi sadece siyaha boyayanlar.

Hiiiççç olmayasıcalar.

 
Toplam blog
: 139
: 1916
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Bana biri kendini anlat dese, susar kalırım. Her konuda çılgın bir istekle konuşan ben, işte o anda ..