"Çıktım açık alınla girdiğim her savaştan "TÜRKAN SAYLAN

Kitapçıya gittiğimde hangi kitabı alacağımı bilmez halde dolaşırken TÜRKAN adlı kitap gözüme ilişti. Ayşe Kulin yazmış. Sizler için yeni olmayabilir ama benim gibi yurda iki yılda bir gidenler için yeni yepyeni. En az on kitap aldım. Bir kaç tane de arkadaşlarımdan armağan olarak aldım ama okumak için önceliği Türkan'a verdim.

Her bir satırını düşüne düşüne... ALLAH KORKUSU yerine ALLAH SEVGİSİni öğreten hocasını takdir ettim. Babasının ve annesinin çocuklarını yetiştirme tarzında bazan kendi ebebeynlerimi gördüm.

Arkadaşı Gökşin'le ilk göz ağrısı Aliye olan sevgisini mektupları okuyup paylaşması kitabın başlarında yer alıyor.

Annesi yabancı ama müslüman olmuş. Çocuklarını da müslüman olarak büyütmüş. Evleri arsaları vs olmasına karşın yaşamları hiç de varlıklı bir aile gibi değilmiş okuduklarıma göre.

Hekim olmayı kafasına koyan TÜRKAN geçirdiği rahatsızlıklarına ve daha öğrenci iken evlendiği kendisi gibi hekim olan ilk eşine iyi dayanmış. Hekim olmayı amaçlayan özellikle cüzam hastaları ile ilgilenen Türkanı, eşi evin hanımı olarak görmek istemiş. Kadının görevi mutfakta yemek pişirmek ve çocuk doğurup büyütmek diye yazılı ya alnında!!...

Boşanmakla kendine en büyük iyiliği yaptı diye düşündüm. Önce çocukları baba almıştı ama sonra Türkan onları tek başına yetiştirdi. İkinci evliliğini bir sanatçı ile yapınca çocukları daha huzurlu bir ortamda büyüdü ama erkek değil mi o da karısını kıskanıyordu başkalarından. Rüzgar gibi başlayan evliliği rüzgar gibi durulmuştu. Eş konusunda çok şansız diye düşündüm ama o deneyimlerinin ona yarar sağladığını düşünüyor gibi geldi.

Cüzam gibi hastaları iyileştirmek için onca çaba harcayan, sokak kadınlarını tedavi etmeye çalışan onları kendi kendilerine yeterli hale gelene kadar bakan ve iş olanağı sağlayan Türkan'ın ruhu şad olsun.

Hekimlik mesleğini seçen insanların özveriden kaçınmaları ne büyük bir yazıktı! Kitapta en beğendiğim cümlelerden biriydi.Bir diğeri ise "Bize çok uzak duran kişileredahi, bir ortak nokta bulup gönüllerine dokunursak, doğru sözleri söyleyebilirsek, iletişim kurmak mümkündür ve sıcak bir iletişim mucizeler yaratabiliyor." Türkan bunları görmüş yaşamış. Ne mutlu ONA.. Zor yola baş koyan kendisi olduğu için içinde bulunduğu koşullardan şikayetlenmek istemeyen kaç kişi var Türkan gibi....

Onulmaz hastalığa yakalanması, hastalığının son evrelerinde evinin güvenlik kuvvetleri tarafından aranması... Onu bile hoş görüp görevlilerle kendi memeleketleri hakkında ve orada verdiği hizmetler hakkında konuşması..

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin kuruluşunun yirminci yılının kutlamasına katılacak kadar sürer yaşami. Orada Anadolu'nun değişik yerlerinden gelen Kardelenleri görür. Fazıl Say'ı dinler." Odam kireç tutmuyor." u, Nazım'ın " Bugün Pazar "ını, MEMLEKETİM 'i dinler ve hayata, kendisine güzel şeyler yapama olanağı verdiği için teşekkür eder.

Yaşama Türkan SAYLAN gibi bakan kaç kişi var acaba?

Sanırım kitabı bir kez daha okuyacağım. ALINACAK ÇOK DERS VAR....