‘Ciyaklama’ Moskova değil, Washington dolaylarından geldi

Türkiye’nin Suriye tarafına topçu ateşi açtığı duyurulunca memlekette ve dünyada bir heyecan fırtınası esti…

Atış yaptığımız toplar “Fırtına Obüsleri”ydi… Ki elbette basit bir heyecan değil, büyük “fırtına” yaratacaklardı.

Bu fırtınadan en fazla nasibi yanal yazar-çizerlerin alması şaşırtıcı olmadı, haliyle…

Stargazete‘den Ardan Zentürk’ün, “Evet… Rus medyası son dakika haberleriyle bombalamayı yakın takibe aldı. Birazdan, Moskova dolaylarından bir ciyaklama” twit’i, nasıl bir heyecan fırtınasına tutulduklarının ilk, belki de en verimli meyvesiydi.

Lâkin topçu atışına pek benzemeyen “twit atışı” isabetsizdi. Zira, “ciyaklama” Moskova dolaylarından değil, Washington dolaylarından geldi…

Hem de süratle… Ve arka arkaya… Dışişleri ve Başkan Yardımcısı çeşitliliğinde ve dozunda!

Yanalın attığı twit’in mürekkebi kurumadan, ABD Dışişleri Sözcüsü John Kirby, “Halep'in kuzeyindeki durumdan endişeliyiz.” dedi. (Milliyet)

ABD, bununla yetinmedi… Aynı sözcünün ağzından, birkaç saat sonra, Türkiye’yi “uyardı”: “ABD, Türkiye’ye Suriye’de YPG ve Esad güçlerine karşı başlattığı saldırıları bir an önce durdurma çağrısında bulundu.”

Yanal yazarın, Rusya’ya karşı kullandığı “kibar”, “yakışıklı” ve “mütevazı” dil, büyük komşuya karşı takındığı pervasız tavır “hayranlık” verici!

Gelgelelim, bölgeyi ve dünyayı okuma yeteneği aynı ölçüde “hayranlık” verici gözükmüyor!

Baksanıza, o “ciyaklama”yı doğudan veya kuzeyden, “hasmımız”dan bekliyor ama “ciyaklama” batıdan, büyük “müttefikimiz”den geliyor. Bu arada, diğer bir "müttefikimiz"den, Fransa'dan da "uyarı" geldi.

Bunların “görüş”lerindeki, “yorum”larındaki, “tahmin”lerindeki isabet bu!

Bunlara bakıp da politika belirleyenler varsa yanmış Türkiye!

x   x   x

ABD “çağrısı”nda dikkat çeken üç kelime!

Dikkatinizden kaçmamıştır, ABD Dışişleri sözcüsü, Türkiye’nin, sadece YPG’ye değil, “Esad güçlerine karşı” saldırılarını da durdurmasını istiyor.

Biz, beş yıldır ne düşünüyorduk: “ABD bizi Suriye’ye sokmak, Esad’la savaştırmak istiyor”.

Yukarıdaki çağrı, bu düşünceyi bütünüyle çöpe atıyor.

Anladığımız kadarıyla, Amerika da, Suriye’ye ve bölgeye, hatta dünyaya “istikrarın, ülke bütünlüğü sağlanarak” geleceğini gördü. Bu da ancak rejimi güçlendirmekle, en azından köstek olmamakla mümkün.

Çünkü Suriye ya mevcut “devlet”e kalacak veya El-Nusra’lara, IŞİD’lere!

Bunu, Atlantik ötesinden Amerika görüyor… Bölge ülkesi ve “gücü” Türkiye göremiyor mu?

x   x   x

Göç dalgası bize indirilen bir darbe!

Korkumuz ve görülen odur ki: Emperyalizmin Suriye için planladıkları veya yeni şartlara göre planlayacakları şeyler ülkemizi de (belki de esas olarak bizi) kapsamaktadır. Bu zamana kadar beraber hareket etmekle gelinen durumu bırakalım. Bundan sonra eğer her şeyi hesap eden, akılcı, milli bir politika (başlamış gibi görülen) takip edilemez ise, geleceğimiz olamaz. Bu göç dalgasının bize, indirilen veya indirilmesi beklenen darbelerden biri olduğu görülmelidir.

Göç edenin ve Suriye’nin işi zaten bitmiştir. Her şeyini kaybetmiş, aileden hayatta kalanlar, kucaklarından soğuktan ölen yavrularını bırakıp, kalanlarla ya köşe başında, ya trafik ışıklarında dileniyor veya kamyon kasalarından sağ çıkarsa, ümitsiz deniz yolculuğuna başlıyor. 

Şu olanlardan, giriş yapan göçmenlerin ne derece kontrolümüz altında olduğu görülmüyor mu? Kontrolleri bugün zor olan bu yüz binlerin yarın ülke şartları ve dilini öğrendikleri zaman, kontrolü daha kolay mı olur? Hiç kimse iş bulmanın, mesken edinmenin, sağlık ve eğitim ihtiyaçlarının kolay karşılanacağını söyleyemez.

Zor ve kritik bir noktada olduğumuzdan, sorumluluk taşıyanların doğru adımlar atmasını, şu güzel ülke için, canı gönülden dileriz.

Anıl ONAT