- Kategori
- Kişisel Gelişim
"Dağınıklığın da bir düzeni vardır"
Son günlerde okuduğum yazarlar arasında yer alan Tamer Dövücü’nün oldukça etkileyici cümlelerinden biri olan “Yeni bir düzen oluştururken çevrenizde düzensizlik yaratırsınız. Siz işinizi görürken etraf da dağılır,” cümlesi, beni alıp geçmişte kalmış bir anıma götürdü.
Ve o anı, yıllar öncesinin Ankara’sında karlı bir kış gününde, henüz üniversite öğrencisiyken ziyaretine gittiğim sevgili büyüğüm, baba dostu, yazar ve daha pek çok sıfatıyla sevgiyle anımsadığım H.Erdoğan Cengiz’in söylediği çok sevdiğim söz dizisiyle birlikte, onca yılın ardından belleğimde tüm canlılığıyla yine beliriverdi.
Cengiz Amca, çalışma odasının karmaşası içerisinde, masasının üzerindeki dağınık yığının ardından bana bakmış, gözlüklerinin ardından sorgulayan ve gülümseyen bir ifadeyle masasını işaret ederek “ Dağınıklığın da bir düzeni vardır,” demişti. O günlerde benim için çok şey ifade etmeyen, yalnızca şiirsel ve akıcı bulduğum, biraz da düzene aykırı olması nedeniyle kulağıma hoş gelen bu söz dizisini şaşkın bakışlarla sessizce ve gülerek yanıtlamıştım.
O gün için tam olarak anlamamış olduğumu, bugün anladığım bu sihirli cümle; küçük bir çağırıştırıcıyla zaman zaman anılar sandığımdan gün yüzüne çıkar ve işte şimdi de olduğu gibi kendisini anımsatır. Özellikle kafamın dağıldığı anlarda. Her seferinde gülümser, dağınıklığın aslında o kadar da kötü bir şey olmadığını hisseder ve Cengiz Amca’yı rahmetle anarım.
Hissederdim diyorum çünkü, kısa bir zaman öncesine kadar dağınıklığın aslında bir düzenin habercisi olduğunu henüz keşfedememiştim. Dağınıklığa bu gözle bakamadığımdan olsa gerek kontrolü elden bırakmak da korkutucu gelirdi çoğu kez. Evimde pek düzen meraklısı olmasam da kafamda düzeni sever, dağılmaktan çok hoşlanmazdım. Bunun için de pek çok şeyin sorumluluğunu üzerime aldığım, düzeni sağlayabilmek adına kendimi ve dağıtma, dağılma hakkımı unuttuğum günler çok oldu. Neyse ki şimdilerde bu farkındasızlığım da pek çoğu gibi gerilerde kaldı.
Düşünüyorum da dağınıklığın o sihirli düzeninde ne çok şey öğrenebilme fırsatını kaçırmışım onca yıl. Zararın neresinden dönersem kardır diyor ve dağılıp toparlanmayla ilgili aklıma gelenleri sizlerle paylaşıyorum.
Evinde düzeni bozma korkusuna aldırmadan oyun kurup dağıtan çocuk, yaşam oyunu hakkında ne çok şey öğrenir.
Zihnini okuduklarıyla, yazdıklarıyla darmadağın edip sabırla sözcükleri tekrar düzene sokan okuryazar, edebiyata dair ne çok şey öğrenir.
Fırça darbelerini tuvaline gelişigüzel vuran ressam, ne çıkacağına aldırmadan resmin tamamını görebilmek adına ne çok şey öğrenir.
Piyanonun tuşlarına içinden geldiğince basan piyanist, notaların her yeni dizilişiyle yakaladığı hayatın ritminde ne çok şey öğrenir.
Kendi hayatının düzenini bozmaktan korkmadan değişime ayak uydurarak yola çıkan insan, insan olmanın hazzıyla ilgili ne çok şey öğrenir.
Bir saatin bütün dişlilerini parçalayıp söken ve onu tekrar tıkır tıkır işler hale getiren saat tamircisi, zamanın işleyişi hakkında ne çok şey öğrenir.
Dağılmak hiç de fena bir şey değilmiş derseniz, ne duruyorsunuz haydi! Dağılın ve tekrar toparlanın. Dağılmayı göze alacak kadar cesursanız düzen de size göz kırpacak kadar cömerttir.
ESRA KARA 05.08.2016