Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '09

 
Kategori
Güncel
 

"Dikkat, Ergenekon her saygın kişiye çıkabilir!" demek doğru mudur?

"Dikkat, Ergenekon her saygın kişiye çıkabilir!" demek doğru mudur?
 

Veli Küçük


Son günlerde Ergenekon zıtlaşması iyice gün yüzüne çıktı. Bir taraf arama, tutuklama ve yargılamaları normal karşılarken, öbür taraf hop oturup hop kalkıyor. Davanın hukuki değil siyasi olduğunu söylüyor.

Ortalıkta, "hükümet, Ak Parti karşıtlarına gözdağı veriyor, onları Ergenekon yoluyla sindirmeye çalışıyor" şeklinde açıklamalar dolaşıyor. Gerçekten, arama ve tutuklamaların istikametine baktığımızda insanda böyle bir kanaat uyanıyor.

Cumhuriyet mitinglerine öncülük eden zevatın önemli bir kısmı ya tutuklanmış, ya da sorgudan geçirilmiş durumda. Bir de bunlara, DTP'ye yapılan baskınları ve tutuklamaları eklediğimizde tablo, neredeyse haklı bir durum arzediyormuş gibi duruyor.

Meselenin görünen kısmı böyle. Fakat bunun bir de arka plânı var. Faili bulunamamış cinayetler, darbe hazırlıkları, derinden devlet yönetmeler, terör örgütleriyle ilişkiler, vs... Yazık ki bütün bunlar, bu ülkede yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz acı ve ürkütücü gerçeklerdir. Öyleyse arama ve tutuklamaları kıyasıya eleştirenlerin, davanın asıl konusu olan bu çirkinlikleri de görmeleri gerekir.

Sözde, herkes darbeye karşıdır. Fakat nedense bir kısım insanlar, Ergenekon'un ek iddianamesine giren darbe planlarına mesafeli durmaktadır. Hatta, böyle bir şey yokmuş gibi davranmaktadır. Bunun muhtemel sebebi, mezkûr kişilerle darbe zanlılarının aynı düşünce iklimini paylaşıyor olmalarıdır.

Daha bir buçuk iki yıl kadar önce bu kimseler, "demokrasinin kendini koruma hakkı olduğundan" bahisle, türban yasağına ve parti kapatmaya yeşil ışık yakıyorlardı. Zira o zaman hedefte olanlar darbe plânlayıcıları değildi. Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği düşünülen Ak Partiyle, kamusal alan zararlısı türbandı. Şimdilerde pozisyon değiştiği için kimse, rejimin kendini koruma hakkından sözetmiyor. Şu insanoğlu ne garip bir yaratık değil mi?

Muhteviyatında en küçük bir tehdit barındırmayan AKP iddianamesinden elim sonuçlar çıkaranların, son derece net suç isnatlarının bulunduğu Ergenekon iddianamelerini "fasa fiso" derekesine indirgeme çabalarını şiddetle kınıyorum. Bu tavır ülkemizde, haksızlığın ve adaletsizliğin sürmesine, mafya düzeninin devamına rıza göstermektir. Faili bulunmayan cinayetleri, kurum ve kuruluşlara yapılan saldırıları, mal ve can kaybına yol açan bombalamaları sineye çekmektir. Düne kadar siyasi cinayetlerin faillerininin ve azmettiricilerinin bulunmasını ısrarla isteyenler, şimdi niçin bu fikirlerinden vazgeçmiş gibi davranıyorlar anlamıyorum.

Sık sık, ülkenin saygın kişilerinin evlerinin aranmasının ve tutuklanmalarının yanlışlığını vurgulayıp duruyorlar. İtalya'daki benzer olayda başbakanların, bakanların, askerlerin ve nice önemli şahsiyetin tutuklanıp yargılandığı defalarca yazılıp söylenmesine rağmen halâ, aynı tekerlemeye devam ediyorlar.

Ergenekon davasında saygın kişilerin evleri aranıyor ve gene aynı kişiliktekiler gözaltına alınıyormuş. Sanıyorum bundan kasıt profösörler, başsavcılar, yazarlar, paşalardır. Eğer, "saygın kişilik kriterlerini" benzer statüdekiler karşılıyorsa, aşağıdaki isimlere de bir göz atmamız gerekiyor.

Eski başbakanlardan Prof. Dr. Necmetin Erbakan; Eski İstanbul belediye başkanlarından Recep Tayyip Erdoğan; yazarlar Hasan Celal Güzel ve Mehmet Şevket Eygi; görevi icabı iddianame hazırlayan eski Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya; darbeci paşalar yargılanmalı diyen eski Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu ve benzerleri.

Görev ve statülerine baktığımızda, bu kişilerin de saygın insanlar sınıfında yer almaları gerekir. Ne var ki, vakti zamanında bunlardan hiç birinin gözünün yaşına bakılmadı. Kimse bunlara arka çıkmadı, hukuklarını savunmadı. Kimisinin irticacı diye partisi kapatıldı, kimisine yazı yazdı, şiir okudu diye hapis cezası verildi. Kimisi de, kendinden daha saygın paşalar hakkında iddiada bulunduğu için işinden edildi. Acaba bunlar, haksız ve keyfi muameleye tabi tutulurken "saygınlık" henüz icat edilmemiş miydi?

Demek ki bu ülkede, "darbe günlükleri ve faili meçhul cinayetler" Erdoğan'ın okuduğu şiir kadar ciddiye alınmayı haketmiyor. Bazı basit hatalar büyütülerek gerçekler gözlerden kaçırılmaya çalışılıyor. Yargının eli dokunulmazlardan tarafa uzanınca hukuk kurumu, aniden güvenilmez bir müesseseye dönüşüyor.

Doğruları yazdığımızda, "eskiden yapılan yanlışlar, şimdi de mi tekrarlansın" diyorlar. Evet, yanlışlar tekrarlanmasın. Buna katılıyorum. Fakat bugünkü haksızlıklara üzülenlerin geçmişte, şiir okumanın suç teşkil etmediğini bildikleri halde, Erdoğan'ın mahkumiyetinden büyük bir memnuniyet duymuş olmalarını anlayamıyorum.

Derin yapı tarafında konuşlananlar halâ güçlüler ve halâ direniyorlar. Sahip oldukları asırlık saltanatı kaybetmek istemiyorlar. Aba altından sopa göstermekten, duygu sömürüsüne kadar her yolu deniyorlar.

Sanki Başkent Hastanesi'nin tek cerrahı Prof. Haberal'mış, ÇYDD'nin bütün elemanları gözaltına alınmış, okul kampanyasının tüm görevlileri tutuklanmış gibi yapıyorlar. Ortaya acındırıcı, kafa karıştırıcı, tahrik edici, acıklı ve elim bir manzara sunuyorlar. Şu an bunları yapanlar kısa zaman önce mağduriyet istismarının ilkesizlik olduğunu söyleyenlerdir.

Yıllardır başkalarının ayağına basılırken, "oh olsun!" havasıyla göbek atanların şimdi, "yandım anam!" şarkısını söylediklerine şahit oluyoruz. Halbuki ülkenin kahir ekseriyeti bu şarkıyı tam 86 yıldır terennüm ediyordu. Ne yazık ki, o zamanların mutlu insanları kendi kapıları çalınıncaya kadar bu gerçeği yok saydı. Meydanlarda attıkları, "susma, sustukça sıra sana gelecek!" sloganı ise sadece kendilerini kapsıyordu.

Diyorum ki, gelin artık bir kesimin sevincini öbür kesimin hüznü olmaktan çıkaralım. Sevinci ve hüznü müşterek yaşayalım. Bunun için yapmamız gereken şudur. Çeşitli bahanelerle Ergenekon davasının üzerini örtmeye çalışmaktan vazgeçelim. İlgili savcı ve yargıçları, emniyet güçlerini rahat bırakalım ki, görevlerini gereği gibi yapabilsinler. İnanın, ortaya çıkacak sonuç hepimizin lehine olacaktır.

Resim: www.medyakronik.com/haber/339

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..