- Kategori
- Mizah
"Diyarbakır, Mardin ve Van'ı istiyorum..."
Habertürk'ün haberine göre Başbakan Erdoğan; “Özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki illere dikkat çekerek, hedef koydu. Erdoğan; ‘Yerel seçimlerde bu üç İli istiyorum. Mardin merkez belediye bizde, ancak bu yasadan sonra BDP' nin elindeki Kızıltepe gibi ilçelerin merkeze büyük etkisi olacak. Buraları kaybetmek istemiyorum’ değerlendirmesini yaptı. Erdoğan daha önce AK Parti'nin elinde olan Van'ın kaybedilmesinde de ilçelerin etkisi olduğunu hatırlattı. Toplantıda, AK Parti'nin Güneydoğu seçim stratejisi de ana hatlarıyla konuşuldu, yürütülecek çalışmalarda; milli ve manevi değerlerin işlenmesi kararlaştırıldı…” Haber aynen böyleydi… Ancak, bu işler ekmek, su ister gibi “istemekle” olur mu? Bu işin bir yasası, yolu, yordamı, usulü var!..
Eğer işler böyle olsaydı; örneğin, ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını istesem; önce Sultan Ahmet Camii önüne, sonra Fatih Camii, Ayasofya, Abbas Ağa, Ağaçkakan, Cerrahpaşa Mehmet, Dâyâ Hatun ve Gedikpaşa Camileri gibi bir sürü camii önüne, seçime kadar uçları oyalı birer mendil serer, kapı önlerine boynu bükük halde oturup Belediye Başkanlığı dilenirdim, değil mi?
Haa, bu ülkenin en uyanığı ben miyim? Diğer adaylar da camilerin, mescitlerin, medreselerin, yatırların ve bilumum bankaların kapılarına oturur “Başkanlık” dilenirlerdi değil mi? Ama böyle Başkanlık, Vekillik veya oy istenir mi? Bu durum sizce etik mi?
Geçenlerde bizim Yatağan yerel gazetelerinde de bazı haberler çıktı: Bir muhalefet partisi İlçe Başkanı; “Dün Ankara’dan geldik, geçen seçimde Yatağan Belediye Başkanlığını kıl payı kaçırdık, sayın Genel Başkanım bize dedi ki; ‘Bu sefer hata yok, önümüzdeki yerel seçimlerde Yatağan Belediye Başkanlığı’nı sizden istiyorum’ dedi… Bu seçimde umutluyuz ve alacağız inşallah” dedi.
Geçende de, iktidar partisi İlçe Başkanı çıkıp; “Yatağan hizmet alamıyor. Üç dönemdir İlçeye çivi çakılmadı. Hizmet almak için, iktidar partisinden Belediye Başkanı seçilmelidir! İnşallah bu seçimde Yatağan’ı biz alacağız!..” dedi…
Sanki seçim yapılmayacak da, “Bir emirle” veya “İşgal Kuvvetleriyle” Belediye Başkanlığı alınacak, ya da zapt edilecekmiş gibi konuşuluyordu, olur mu!?
Dün de sayın Başbakan Erdoğan çıkıp; “Diyarbakır, Mardin ve Van’ı istiyorum!..” dedi.
“İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü Arap”, ya da ‘Kızılderili Zencisi’ (bunları ben uydurdum tabii…) lâfı ne de güzel uyuyor bu isteklere…
Adam açık açık ve resmen Belediye Başkanlıklarını istiyordu; siz Diyarbakır, Mardin, Van veya bizim Yatağan’ın bir seçmeni olsanız neler hissederdiniz!?
Eğer bu istek bir kişiden geliyor ise, mutlak yerine getirilecekse, zati yamalı bohça durumundaki bütçemizden bu kadar masrafa ne gerek var ki!? Seçim yerine, ‘beş dakkada Beşiktaş’ yapıp, bir kanun daha çıkarıp da “atama” yapsanız, seçim daha beleşe gelmez mi?
Ya da, bütün parti liderleri Meclis’te toplansın, Meclis Başkanı, iktidar partisi liderinden başlayarak sorsun, ihtimal ki şöyle bir diyalog ortaya çıkardı:
“Buyurun Beyefendi, bir defada üç İl isteme hakkınız var, siz nereleri istiyorsunuz?”
“E ben İstanbul, Ankara ve İzmir’i alayım, he hee !..”
“Sayın Anamuhalefet lideri, siz nereleri istiyorsunuz?”
“E ben de Adana, Gaziantep ve Kocaeli’ni alayım bari !..”
“Üçüncü büyük parti olarak, siz nereleri istiyorsunuz beyefendi?”
“Ben Diyarbakır, Erzurum ve Trabzon diyorum!..”
“Meclis’te grubu bulunan dördüncü büyük parti lideri, siz nereleri istersiniz beyefendi?”
“Ben GAP’ı da, Diyarbakır’ı da kimselere gaptırmam!.. Hele bu Milliyetçilere asla gaptırtmam!..”
“Ama size de yaranılmıyor beyefendi; gelin size de Ağrı, Şırnak ve Hakkari yanında; bir miktar 2B arazisi, birkaç TOKİ evi, bir de Mustafa Muğlalı İş Hanı’nı verelim. İster işletin, ister satın, isterseniz yıkın!.. Bakın, Meclis Başkanı olarak ne kadar tarafsız davranıyorum görüyorsunuz! Seçim yaparız kavga edersiniz, kur’a çekeriz dövüşürsünüz, istek üzerine atama yaparız, kaderinize rıza göstermezsiniz! Söyleyin, siz bizden daha ne istiyorsunuz ki !?”
“Anadilde eğitim, özerk bölgeler, Valileri halkın seçmesini, operasyonların durdurulmasını, sayın liderimizin affını, federasyon ve Diyarbakır’ın Başkent olmasını istiyoruz!..”
“Ba ba baaa… Anlaşıldı, siz Belediye Başkanlıkları filân değil, Türkiye’nin tapusunu istiyorsunuz, ama bu işler ‘istemekle’ olmaz beyefendi…”
Eee, zati biz ne diyorduk? Biz burada nöbetçi çavuşunun kör beygirini mi yellendiriyorduk!? Tabii, sonuç alınamadan, her zaman olduğu gibi herkes dağılır değil mi?
Nasıl, benim dediğim yere geldiniz mi? Bu işler sadece ‘istemekle’ olmaz, olamaz; bunlar ancak güvenli bir seçimle olur beyler !..
Sakin KOŞAR