Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '12

 
Kategori
Müzik
 

'Eşref Vakti' Röportajı

'Eşref Vakti' Röportajı
 

 

O'nlarla; yağmur yağarken, seller akarken, Arap kızı camdan bakarken Caddebostan'da Balans Brau'da buluştuk… Mert'le birlikte gitmiştik. 
 
Gittiğimizde prova yapıyorlardı. Selamlaşma faslından sonra kenarda sessizce provaları izledik.
 
Sonrasında grup üyeleriyle konser öncesi kalan birkaç saati yemek eşliğinde röportaj yaparak değerlendirdik. 
 
Acıkmışlardı, iştahla yiyorlardı. Yemek yemeyi çok sevdiklerini söylediler.
 
İlkelerinden, disiplin, saygı sevginin öneminden bahsettiler. 
 
Birbirlerini önceden tanıdıklarını, grubun ihtiyaçtan değil dostluk üzerine kurulduğunu anlattılar.
 
Basına biraz sitemliydiler. Basının niteliksiz ürünlere gösterdiği ilgiyi haber değeri olan nitelikli ürünlere göstermediğinden yakındılar.
 
Müziklerinde ilk kez kullanılan bir tasarımdan da bahsetmişlerdi…
 
Yemek ve röportajdan sonra sıra konsere geldi.  
 
'Esref Vakti' tüm sevimliliğiyle ve kalabalık kadrosuyla sahnedeydi.
 
Fatih Akıskalı ve Bekir Ünlüataer tarafından kurulan ‘Eşref Vakti'nin diğer üyeleri; 
 
Davul ve Perküsyonda; Jarrod Cagwin
 
Klarnette; Şükrü İnci
 
Kanunda; Serdar İnci
 
Bas Gitarda; Eralp Görgün
 
Akustik Gitarda; Hakan Oral
 
Yaptıkları müzik pop-alaturka tarzındaydı. Sakin, dingin, keyifli ve tarz bir müzikti. 
 
Sahnede birbirinden güzel şarkılar söylediler;
 
Tekirdağın Üzümü,
Hasanım,
Yanıyom Ölüyom,
Sevda Yolları,
Kimseye Etmem Şikayet,
Fikrimin İnce Gülü,
Günebakan,
İşte Yine Ayrılık,
Gözlerin,
Yeni Cami Avlusunda,
Gözlerinin Yedi Rengi
 
Hemen kendimce bir sıralama yaptım. Birinciliği, ‘Gözlerinin Yedi Rengi’ne,
İkinciliği, ‘Gözlerin’e,
Üçüncülüğü, ‘Sevda Yolları’na verdim.
 
‘Günebakan’ şarkısının söz ve müziği Fatih Akıskalı ve Bekir Ünlüataer’ ait.
 
Grubun şarkılar dışında en dikkat çeken özelliği kıyafetleriydi. Bekir Ünlüataer dışında hepsi şalvar giymişti.
 
Şimdi hatırladım. Utanç verici bir durum olmakla birlikte bunu söylemeliyim. Röportaj yaptığımda Serdar İnci, iki ay sonra askere gideceğinden bahsetmişti. Muhtemelen askerden gelmiştir.
 
Serdarın babası, Şükrü İnci… bıyıkları sohbet konularımızdan biriydi.
 
Jarrod Cagwin’la tarzanca konuşmaya çalışmıştık. Yanlış hatırlamıyorsam, Evliya Çelebi’nin Avrupa versiyonuydu. Fransa, Almanya, Suriye, Hindistan… hep gezmişti. 
 
Aradan geçen zaman zarfında ne yazık ki hatırlayabildiklerim bunlar.
 
Böyle röportaj olur mu demeyin. Röportajda kullandığım defterin başına geleni bilmiyorsunuz.
 
Tamam kabul ediyorum, tamamen benim hatam ama geri dönüşü yok… üzgünüm.
 
O yağmurda defteri başımın üstüne koydum ve Mert’le caddeye kadar koşar adım yürüdük. Durağa geldiğimizde defteri başımdan alıp bankın üzerine koydum, dolmuş gelince de alelacele bindik. 
 
Bir süre sonra bir eksiklik fark ettim. Olamaazzz hayıırrr! Defterimi unuttummmm!
 
Bu utançla düne kadar yaşadım. Ta ki Fatih Akıskalı ve Bekir Ünlüataer’i bir televizyon programında görene kadar. Çok keyifli bir programdı. Sohbet ediyorlardı ve şarkılarını söylüyorlardı.
 
Bu ayıbı daha fazla sürdüremezdim. İstediğim gibi olmamakla birlikte bunu yayınlamalıydım. 
 
Yazıyı kendilerine gönderebilir ve eksikleri tamamlayabilirdim belki ama ı ıh… buna yüzüm yok.
 
Sevgili Eşref Vakti,
 
Birlikte keyifli bir akşam geçirdik. Herşey için teşekkür ediyorum. Ve röportajın başına gelenlerden dolayı hepinizden ayrı ayrı özür diliyorum… Affedilmek dileğiyle…
 
GÖZLERİNİN YEDİ RENGİ
 
gözlerinin yedi rengi
hangi denizin köpükleriydi
kırlangıçlar bağ bozumunda
şarabı senin gözlerinden içti
 
ben gözlerinin rengiyle boyarım
her sabah denizlerini ah İstanbul’un
vapurlar gelir döner boğaz boyunca
doyamam seni beklemeye bu şehirde
 
ah seninle başlayacak
hayat bir sabah elbet kaldığı yerden
 
saçlarında tek tek açardı
bütün bahçelerden yasemenler güller
kokuları iner şehre
çimenler üstünde o sonsuz öpüşler
 
ah seninle başlayacak
hayat bir sabah elbet kaldığı yerden
tükendiği yerde başlar
yeni bir hayat elbet kaldığı yerden
 
 
 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..