“İçimden geldi sana hediye aldım”

Bir sabah hiç bir neden yokken sana hediye verseler ne hissedersin? Doğumgünün değil, bayram değil, seyran değil, ama biri sana gülümseyerek bir paket uzatsa şaşırırsın değil mi? “Neden” diye sorarsın belki. Aslında cevabı çok basittir; “ İçimden geldi.”

Ne büyük mutluluktur o. Ne şevklendiricidir. İçin kıpır kıpır olur, neşe dolarsın değil mi? Düşünüldüğünü, hatta sevildiğini hissedersin.

Biliyor musunuz, hiç bir neden yokken birine sadece içinizden geldiği için bir hediye almak, hem sizi hem de hediye aldığınızı şifalandırır. Bedeninizden hayatın aktığını hissettirir.

Tabii bu hediye bir çiçek de olabilir. Bahçenizdeki ağaçtan koparttığınız bir meyva da. Çektiğiniz bir fotoğraf, hatta bir gülümseme de. Bazen sadece dinlemek de güzel bir hediye olur, uzun süredir aramadığınız birini aramak ve “sesini özledim” demek de.

Küçük bir kahve molası ziyareti ile kalpleri fethedersiniz bazen. Sıcacık bir sarılış da hediyedir hem de dünyalar kadar büyük ve değerli.

Bizden diğerine akıp gider sevgi, biz fark etmesek de. Mutlu etmek, en büyük vericiliktir.

Nisan ayında, hele ki bu günlerde karışık olacağı söyleniyor, yazılıyor. Bence  bu karışıklıktan kurtulmanın yolu bir diğerini düşünmekten geçiyor. Diğergamlıktan.

Unutmayalım biz ne yaparsak oyuz. O zaman bu dönemi lehimize çevirelim. Bir başkasını mutlu etmek için bu hafta sonunu değerlendirelim. Yaptığımız. Söylediğimiz her şey bize misliyle geri dönüyor ve inanın sistem mükemmel çalışıyor.

Hiç ummadığınız yerden, ummadığınız biçimde size hediye geliyor.

Haydi o zaman, şimdi harekete geçme zamanı. Gözlerinizi kapatın, içinizden kime ne hediye verebileceğinizi düşünün. Ve hemen, hiç geciktirmeden sürprizinizi gerçekleştirin.

Bu haftasonu ne kadar çok kişi, bir başkası için çaba sarf ederse, o kadar olumlu enerji oluşur ve belki de bizim de hediyemiz bu olur.

Çimen Erengezgin