Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '08

 
Kategori
Haber
 

“İddia” hazır, sıra “İspat”a geldi…

“İddia” hazır, sıra “İspat”a geldi…
 

www.milliyet.com.tr


Ve nihayet…

Bir yıla yakın zamandan beri soruşturması süren ve adına <ı>“Ergenekon” denilen davanın iddianamesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve tüm açlıklığı ile ortaya konuldu.

İddianamenin başındaki girişten anladığımız kadarıyla, ihbar sonucu bir evde bulunan el bombalarından yola çıkılarak 86 kişi gözaltına alındı, sorgulandı, bir kısmı tutuklandı, diğer bir kısmı da tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldı.

Buraya kadar olan her şey, iddianamesi oldukça geç hazırlandığı yönündeki eleştirilere rağmen ki doğrudur, her şeyi <ı>“Hukukun içinde” olarak görmek gerekir.

Soruşturmayı yürüten savcılar, ele geçirdikleri delil, bilgi, şahit ifadelerine dayanarak tutuklu ve tutuksuz 86 kişi hakkında üzerilerine attığı suçlamaları ortaya koydu.

Şimdi…

İkinci aşama başladı…

İddia makamı olan savcı, iddianamesindeki suçlar için bu kez sağlam delillerle iddialarını ispata çalışacak, suçlananlar da bu iddialar karşısında kendilerini savunacak, hukuk ilkesi içinde kalmak kaydıyla savunma haklarını sonuna kadar kullanacaklardır.

Bu bir <ı>“Hukuk süreci” olup, iddia makamı iddialarını ispat ile sorumlu, suçlanan da buna karşı savunmasını yapacaktır. Bu aşamada, suçlayan ile suçlanan dışında, karar verilene kadar hiçbir kişi veya kurumun yorum hakkı yok. Ancak bizler gelecek günlerde bu hukuk dışı davranışları ne yazık ki çokça izleyeceğiz.

Hele bazı <ı>“Odaklar” bu işi biraz keyif alarak, biraz da kışkırtma malzemesi olarak kullanmak üzere yapacaklar. Ve yine olası ki, yargı da bunun önüne bugüne kadar geçmediği gibi, bundan sonra da geçmeyecek, suçlananlar içindeki olası bazı masumlar da zarar görecektir.

2455 sayfa halindeki iddianamenin bir gün içinde ne kadarını okuyabiliriz ki!...

Okuduğumuz bölümünde ise gerçekten çok çarpıcı, ürkütücü suçlamalar var. Yine iddianame bölümünde, iddialara ait belgeler görünmüyor, çünkü onlar da 441 klasörden oluşuyor.

Bizler, merakımızı gidermek için ancak iddianame kısmını okuyacağız, onu da yavaş yavaş elbette…

Mahkeme sırasında elbette belgeler de ortaya konulacak, herkesin saç traşı önüne dökülecek… Bundan ne kaçış var, ne de bu saatten sonra saptırma söz konusu olabilir.

Sonucunun ise, bu günden belirlemek asla olası değildir.

Gerek soruşturma sürecinde, gerekse <ı>“dalga” olarak adlandırılan gözaltılar süresince ortaya koyduğumuz bir şey vardı…

Süreci <ı>“Sakin” ve <ı>“Sabır” ile izlemek…

Şu süreçten sonra yapılacak en doğru ve olması gereken şey de, suçlanan insanların kendilerine atılı olan suçlamalar karşısında savunmalarını yapmalarına olanak vermektir. Bu onların en tabi haklarıdır. Eğer bu haktan kendilerini yoksun bırakırsanız, adalet elbette yerini bulmaz, sonuç da adil olmaz.

2455 sayfadan oluşan iddianamede atılı suçların ne kadarı doğru, ne kadarı asılsız, onu da mahkeme sürecinde ve sonunda da verilecek kararın gerekçesinde göreceğiz.

Belki bir kısmı fos çıkacak, belki suçlananlardan bazıları aklanacak. Yalnızca başından bir kısmını okuduğum iddianameden aldığım ilk izlenim, bir örgüt var ama neyin nesi, ne ölçüde etkili, amaçları ne, çok da belli değil gibi…

Anladığımı, anladığım kadar ifade edersem, bir mafya örgütlenmesi gibi bir şey…

Biraz o taraftan bazı eylemler, olmadı bu taraftan bazı eylemler. Asıl kendi çıkarları uğruna çalışan bir tür örgütlenme gibi…

Yani…

Devlet için, devletin yanında gibi bir şey söz konusu değil…

Zaten olması da mümkün değil. Devlet, işini <ı>“Örgütlenme” ile yapmaz, doğrudan yapar ve buna da yeterinden fazla gücü vardır.

Sonuçta göreceğiz ki bir kısım çakallar, çıkarları için kurduklarını sandıkları çıkar çetesine, bazı isimleri de <ı>“Göstermelik” olarak dâhil edip, geçinip gidiyorlar…

Bunlar bugüne kadar hep olagelmiş, bundan sonra da olacaktır.

Ne var ki, çekirge çoğu zaman üçüncü atlayışında hep yakalanır.

<ı>26 TEMMUZ 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..