Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '14

 
Kategori
Siyaset
 

"İfade verecek" miş..

"İfade verecek" miş..
 

İfade verecekmiş, bu mahkum olmanın yolunun açılmasıdır..


11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erbakan döneminden kalma ‘Kayıp trilyon’ davası için önümüzdeki haftalarda savcılığa giderek ifade vereceğini açıklamış. Üstelik bu açıklamasına örnek olarak , eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’yi göstermiş ve  “Hukuk devleti budur, kimse imtiyazlı değildir, herkes gider ifade verir, suç var mı, yok mu diye karar verme yetkisi yargıya aittir” diye konuşmuş..

Konuyu hatırlayalım;

Trilyon ne demek? Bin Milyar. Bu para o dönemde,  Refah Partisi’ne hazine yardımı olarak veriliyor ve bu partinin yöneticileri de,  o parayı sahte belgelerle harcanmış gibi göstererek iç ediyor. O sırada partinin Genel Başkanı Necmettin Erbakan ve Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül.

Refah Partisinin kapatılması üzerine, bu paranın harcanması  soruşturma  konusu oluyor. Savcılık, Abdullah Gül hakkında takipsiz kararı veriyor. Necmettin Erbakan suçlu bulunuyor, ceza alıyor ve hapse giriyor. Abdullah Gül hakkındaki takipsizlik kararının asıl nedeninin, Abdullah Gül’ün  Refah Partisinden ayrılarak AKP’den Milletvekili seçilmesi ve dokunulmazlık zırhına kavuşması olduğunu sağır sultan bile biliyor. Yine de kurtulamıyor Abdullah Gül. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Gül hakkında;  davanın sanığı olduğu gerekçesi ile bu takipsizliği,  hem de tam beş defa“şüpheli Abdullah Gül”  diyerek kaldırıyor. Yani o davanın asıl sanıklarından birisi olan Gül, dokunulmazlık ve peşinden gelen Cumhurbaşkanlığı zırhı ile yırtıyor. Aynı Gül, Cumhurbaşkanı olduktan sonra o davadan mahkum olan ve hapse giren Necmettin Erbakan’ı serbest bırakıyor.

Oh ne ala.. Suçlular serbest, birisi köşk’te, diğeri kendisini satanlar (Gül ve Erdoğan) için;  “Sizi gidi mel’unlar sizi” diyerek hayatının son demlerini yaşıyor ve aramızdan ayrılıyor. Olan devletin (yani bizlerin vergileriyle ödediği) bir trilyona oluyor.  

İşte bu “iç etme” hikayesidir “Kayıp Trilyon” davası.

28 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanlığı sona eren Abdullah Gül, gidip o konu hakkında ifade vereceğini açıklamış. Mevzu bu.

Şimdi bilen bilmeyende kalkıp “Helal olsun ne dürüst adam gidip yargı önünde aklanmayı seçiyor, bak ifade vermeye gidecekmiş” diye düşünebilir.

Öyle mi acaba?. Abdullah Gül’ler, Recep Tayyip Erdoğan’lar, Fetullah Gülen’ler  tabi ki önce ifade verecekler, sonrada hesap verecekler.

Bakın 7 yıl önce Gül Köşk’e çıktığında toplumun büyük bir kesimi ;“Yapanın yanına kar kalıyor, bu memlekette hiçbir hırsızlığın hesabı sorulamaz”  diye düşünmüştü değil mi?. Ama öyle değil işte, her yapılanın hesabı sorulur ve sorulacaktır. Bu hesabın ilk aşaması ifade vermektir, sonraki aşaması ise hapse girmektir.

Sadece bu değil, Cumhurbaşkanlığı süresince yasalaşan 886 kanunun 4 tanesi hariç tamamını bir noter gibi onaylayan.  2003 yılında ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma imzalayan ve bunu itiraf eden,. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi uyduruk ve Türk Ordusunu itibarsızlaştırmaya yönelik ABD Emirlerini “Savcı bulun, delillendirin” diyerek büyük bir haksızlığa ve hukuk skandalına neden olan, kardeşinin ve çocuğunun haddi hesabı olmayan servetleri yüzünden de hesap verecektir Abdullah Gül.

Gül’le birlikte Recep Tayyip Erdoğan’da hesap verecektir, köşke çıkmak Gül’ü nasıl kurtaramadıysa, RTE’yi de köşk’e çıkmak kurtaramayacaktır.Düşecekleri yüksekliğe çıkmak onlar için asla bir kurtuluş olmayacaktır.

Sayısı bilinmeyen villalar, gemiler, mücevher dükkanları, vakıf avantaları, bir gecede (30 milyon Avro kalsa da) yok edilen, “aman oğlum sıfırlayalım” denilen milyar dolarlar, bakanlarının yatak odalarından çıkan para dolu çelik kasalar, para sayma makineleri, ayakkabı kutusundan çıkan milyon dolarlar, Barzani, PKK ve Abdullah Öcalan  ile işbirliği sonucu ülkenin bölünme aşamasına getirilmesi, tüm komşularla düşman olmamız, Eşbaşkanlık görevi zorunluluğu ile Esat’la yürütülen düşmanlık politikası sonucu şehit edilen o kadar can. Reyhanlı katliamı, IŞİD, El Nusra, El Kaide, ÖSO gibi terörist örgütlere sağlanan lojistik ve maddi yardımlarla ülkenin Güneydoğu Sınırlarının yol geçen  hanına çevrilmesi gibi nedenlerle RTE’de bu hesaplaşmadan kaçamayacaktır.

Kaderleri birdir Gül’le Erdoğan’ın. Yargılanacaklar ve mahkum olacaklar.

Bakın en geç 5 yıl sonra bu gün Gül’ün düştüğü duruma Erdoğan düşecektir. Kaldı ki RTE bu 5 yılın sonunu getiremeyecektir.

Yok öyle nağme. Gün gelecektir hesap dönecektir, halkına ihanet eden tüm diktatörler, kaçınılmaz sondan yani hesap vermekten kurtulamayacaktır. Bu gün bu hesap Gül için dönmüştür önümüzdeki günlerde Recep Tayyip Erdoğan için dönecektir.

Bu gün Abdullah Gül için çalan çanlar, yarın Recep Tayyip Erdoğan için çınlayacaktır.

Saygılar..

31.Ağustos 2014

Saat: 01.27

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..