- Kategori
- Blog
"İki tık' tık, bir şık' şık diye diye, sonunda olduk fıtık" diyenler, ellerini kaldırsın!
İşte o iki sevgili
Sosyal medyayı kullananların sayısı, Türkiye’de 41 milyonmuş. Şunun şurasında medyamız, “tık-tık’ları ile” yeni yeni palazlanıp, zirveye oturdu.
Ama, Blog’daki “tık’laşma”, sosyal medyadan da önce de vardı. O zaman Twitter ve Facebook’da piyasada yoktu. Demek ki, ilk “TIK” imparatorluğu, MİLLİYET BLOG’da kuruldu. (Anadolu’ da Türk Hun İmparatorluğu kuruldu ) der gibi..
“Tık” konusu, siyasi literatürde can damarı gibi kullanılıyor. Libya’da Sudan’da Mısırda bu tık’tık’lamalarla insanlar birleşti, aynı anda hareket ettiler, aynı anda meydanda toplandılar. Devrilenler devrildi gitti.
Hürriyetin haberine göre, kız Arkadaşı işle poz veren erkek, Facebook’a resimlerini koyarak “ burayı bir milyon kere beğenmek için tıklayın” dendi. “Ve kız arkadaşının bundan sonra kendisiyle sevişeceğini belirtti.” Ve genç adam bu tıklama rakamına da ulaştı. Sonra ne halt ettiler, bilemiyoruz.
Bizde de, her olay sonrası TIK’lar gündeme geldi. Bakıldı ki “Tık”larla başa çıkılamıyor, erişimi durdurdu sivri akıllılar. Kimse “Tık” yapmasın diye. Eee, korku var tabi. Biliyorlar, “tık”larla başa çıkılamıyor.
Ünlü yazarımız Bekir Coşkun bu konuda ne mi diyor?
Hırsızlıklar tık’landı…
Rezillikler tık’landı…
Yalan-dolan tık’landı…
Zulüm tık’landı…
Mazlumların çığlıkları tık’landı…
Bu tık-tık’lar ne menem şey ki, irademize hükmediyor. Blog hanesinin gediklisi bir yazarımız, kendisi yetmezmiş gibi, bu tık’ları da öne çıkardı. Hatta kendi adına “TIKBANK’ı kurdu ve kendisini bankanın genel müdürü bile yaptı.
Biz de boş durmadık, esinlendik tabi olan bitenlerden de, “tık’tık eden nalçadır, kadını gösteren kalçadır” deyiverdik. Sen misin diyen: “Bizim kalçamızla ne uğraşırsın” diyenlere rastladık.
Eeee, ana kraliçemiz meleklerin Sabiş’i, ne demişti vaktiyle? “Çok çok tık’lanmak istiyorum” demiş ve“Tık’sız nefes dahi alamam, yaşayamam. Tıknefes olurum sonra.” demiş ve de nasihat eylemişti: “ Herkes, tık’ı kadar konuşsun. Tık’ı kadar sevsin, tık’ kadar sayılsın!”
İlahi Sabiş. Ya Tık’ı yoksa garibimin? TIK’ın bankasını kurduk bu işin. Turşusunu, salamurasını kuranlar da var. Kızınca da “ kaç tıklık adamsın be!” diye zılgıt çekenler, zılgıt yiyenler de var. Di mi?
Son sözümüz, “Tık tık eden kalçadır, pardon, “salçadır,” Hiç olmazsa yemeğe tat verir.
Velhasıl; “iki tıktık, bir şıkşık, diye diye olduk biz fıtık”
Ört ki, ölem !!