Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '09

 
Kategori
Spor
 

"Kanatları" olmayan Kartal'a (kuşa) ne denir?

"Kanatları" olmayan Kartal'a (kuşa) ne denir?
 

Mustafa Denizli Beşiktaş'a bir zamanlar kartal simgesini kazandırmış olan "kanatlarını" çalıştırmamak üzerine sağ ayaklı Yusuf'u sola, sol ayaklı Tello'yu sağa koyarak maça başladı. Oysa daha maçın ilk on dakikasında görüldü ki, eğer Beşiktaş Ankaragücü'nün kale çizgisine inebilir ve oradan içeri top kesebilirse çok ciddi atak geliştirebilirdi.

Yine aynı bölümlerde Yusuf'un arkasında oynayan ve bugün ayakları iflas edene kadar gerçekten çok iyi işler yapan İsmail sol kanattan iyi bindirmeler de yaptı, etkili de oldu. Aynı İsmail'in 15. dakikada gösterişli bir gol atması da belki futbolun manevi tarafına çok önem gösteren Mustafa Denizli'ye bir işaret gibiydi.

Nobre Nihat ikilisinin aynı takımda oynuyor olduğuna inanmak zor. Yani dışarıdan öyle görünüyor. Sanki birbirlerini rakip oyuncu gibi görüyorlardı. İkinci yarı Nihat oyundan çıkınca Nobre bu sefer tamamen yalnız kaldı. Bu bir taktiğin denenmesi miydi anlamakta zorluk çektik. Ancak Nobre - Tabata ikilsi de ilginç şeyler yarattılar.

Ancak hemen yeri gelmişken şunu söylemek gerekiyor, Beşiktaş'ın gol vuruşu yapacak adamı yok. Olanların da "bitiricilik" özelliği çok düşük. Maç boyu yakaladıkları uygun pozisyonlardan yararlanamayan Nobre, Ernst, Ekrem ve özellikle de Tabata belki de Beşiktaş'ın bugün burada olmasına neden olan ayaklardı. Şimdi Galatasaray'ın hücum gücü ve ayakları düşünülürse Beşiktaş'ta bu anlamda çok ciddi bir sıkıntı olduğu anlaşılır. Beşiktaş'ta neredeyse boş kaleye vuruş yaparken gol atamayan futbolcu var.

Gole kadar Beşiktaş aslında futbol adına yapması gereken her şeyi sahaya yansıtmayı da becerdi.

Neydi bunlar? Bir kere Ernst Beşiktaş'ın göbeğini Ankaragücü ceza sahasına kadar götürdü. İlk yarı çok güzel işler yaptı. O dakikalarda gol de bulabilirdi ancak Ernst ile gol arasında bir gerilim var. Gol atamıyor. Beşiktaş'ın defans hattının da ileriye çıkmasıyla hem baskılı bir oyun görüntüsü verildi hem de bütün hatlarıyla bir arada oynayan bir Beşiktaş çıktı ortaya. Golün uzaktan şutla gelmesi tamamen futbolun cilvesiydi. Çünkü ceza sahası içinde çok daha organize olan ataklardan da gol çıkabilirdi.

Bugün Beşiktaş'ta defansta Ferrari çok iyiydi; kusursuz top oynadı. Ona özellikle ikinci yarı oldukça iş düşmesine rağmen Beşiktaş'ın bütün açıklarını kapadı. Bugün sanki Ernst ile orta sahada arka arkaya oynayan Fink de hata yapmadı. Ancak Sivok hala soru işaretleri veriyor.

Rüştü'nün uzun toplarla oyun kurması bir büyük takıma hiç yakışmıyor. Bugün sık sık bu görüntüleri izledik.

İkinci yarı, sağ kanatta kişiliğini ve kimliğini unutan Tello çıkıp yerine daha da göbekte oynayan Tabata girdi. Tabata'nın yakaladığı iki net gol pozisyonunda sonuç alamaması da çok ilginçti. İşte o an herhalde hiç kimse Mustafa Denizli'nin yerinde olmak istemezdi.

İyi bir İbrahim Toraman'ın İbrahim Kaş'tan çok daha iyi olduğunu gördük bugün. Notlarımıza ekledik. Ancak maçın adamı İsmal'di. Sol kanatta inanılmaz şeyler yaptı. Daha da iyi olacağının sinyalini verdi.

Ankaragücü'nde Hikmet Karaman maçın 64. dakikasında iki değişiklik yaparak sahaya Emre ile Aydın'ı sürdü. Aydın sol kanatta Emre de sağ kanatta çok iyi şeyler yaptı. Adam eksiltti, geçti. Ancak Ankaragücü'nün ortadan gelerek Beşiktaş'ın defans göbeğini aşabilecek futbolcusu bu maçta yoktu. Ceyhun ve Adem bu anlamda etkisiz kalırken Meye çok kötü bir günündeydi ya da böylesi güçlü defansa uygun bir hücum oyuncusu değildi.

Beşiktaş ikinci yarıyı aktif dinlenmeyle geçirirken ligin ilk haftalarında kaybettiği puanları kritik maçları kazanarak geri alıyor.

Mustafa Denizli'nin yerinde bir başka biri olsaydı; kuşkusuz geçen seneki Ertuğrul Sağlam örneğinde olduğu gibi bugün Beşiktaş çok daha büyük bir kaosun içindeydi. Mustafa Denizli'nin adı tek başına belki de Yıldırım Demirören'i bile kurtarmaya yetti. Bugün İnönü Stadyumu'ndaki Beşiktaş taraftarının yönetime olan tepkisi dinmiş takımına konsantre olmuşa benziyordu. Bu Mustafa Denizli'nin güçlü duruşunun, takımı toparlayabilmesinin, kontrol edebilmesinin sonucuydu. Açıkçası bu anlamda kendisini kutlamak gerekiyor. Mustafa Denizli olmanın kolay bir şey olmadığının ispatıdır bu sezon.

Ancak bana göre Mustafa Denizli çok yanlış işler yapıyor. Elbette böyle bir kariyere akıl vermek haddimiz değil. Ancak görebildiğimiz kadarıyla, elbette dinlerse...

Beşiktaş kanatsız oynadığında uçamayan kuşa dönüyor. Kartal değil deve kuşu oluyor. Yusuf'un maç içinde bir hareket yapıp maçı çevirme numarası geçen senede kaldı artık. Yusuf, Beşiktaş'ta 90 dakika top koşturacak bir oyuncu değil. Yusuf bir Alex değil. Üstelik Yusuf'a Tello'yu kurban ediyor. Bu maçta Tello solda, Nihat sağda oynayabilirdi. Nihat'ı illaki forvetin arkasında oynatmaya gerek var mı o da ayrı bir tartışma konusu. Öyle bir oyuncu arıyorsa onun adı "şimdilik" Tabata olabilir.

Beşiktaş taraftarıyla barıştı yeni bir açılım süreci başladı. Hızla ligin zirvesine doğru tırmanırken iki hafta sonra oynanacak derbi için de ligimize ayrı bir heyecan getirmiş oldu.

Demirören eğer bir dönem daha başkan seçilirse Mustafa Denizli'yi mutlaka asbaşkan yapmalıdır. Çünkü onun adı, idareciliği bence şu an teknik direktörlüğünün önüne geçmiş durumda.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..