- Kategori
- Edebiyat
"Karadutum, çatalkaram, çingenem..."

Kimi şiirler var ki hiç eskimiyor; üzerinden yıllar, olaylar geçse de her diri kalıyor insanın dilinde. Sevincimizi, hüznümüzü, kederimizi, sevdamızı, aşkımızı, umudumuzu, tepkilerimizi dizelerle, şiirlerle anlatmak için, imdadımıza yetişirler. Orhan Veli’nin, Nazım Hikmet’in, Cahit Sıtkı Tarancı’nın, Cemal Süreya’nın, Edip Cansever’in, Melih Cevdet’in ve daha bir çok şairimizin simge şiirleri vardır bizi etkileyen, sıkıştığımızda duygularımızın çevirmeni olan. Bedri Rahmi Eyüboğlu da onlardan biri. Mehmet H.Doğan onun şiirine egemen olan üç öge bulunduğunu söyler: “dizginlenemeyen coşku, yaşama sevinci ve renkler.” İşte ünlü Karadut şiiri de Bedri Rahmi’nin bu özelliklerini yansıtır bize. Bu güzel şiiri paylaşalım önce:
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Nereden aklıma geldi Bedri Rahmi? Bayram değil seyran değil diyeceğim ama bugün bayramın ikinci günü. Gecikmeli de olsa Bayramınızı kutlarım. Bayram sevincini, hoşgörüsünü, dostluğunu, sevgisini bütün günlerinize taşıyın derim. Evet Bedri Rahmi’nin bu bayramla ilgisi yok. Günü denk geldi. Çünkü 21 Eylül Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ölümünün yıl dönümü. Resmin ve şiirin ustasını, ölümünün 34. yılında yeniden anmak istedim. 21 Eylül 1975’te öldüğünde 62 yaşında şiirlerini, tablolarını, yazılarını bu dünyada bırakarak göç etti. Işıklar içinde olsun.
TRT Haber Merkezi’nde 10-11 aylık haberciydim Bedri Rahmi öldüğünde. Diyarbakır’a Nisan 1975’te gelmiştim. Sıcaktan bunaldığımız yaz günleri sona ermiş, serinliğe adım atmıştık. Gazeteler ölüm haberini verdiğinde, çok üzülmüştüm. Demek ki 34 yıl daha yaşlanmışım; onun öldüğü yaşı bir yıl aşmışım; ama o hiç yaşlanmıyor; hâlâ 62’sinde coşkusu, sevdaları, renkleri, tutkularıyla yaşamını sürdürüyor içimizde. Bir şairin ölümsüzlüğü bu işte. Ben de bugün onu ölüm yıldönümünde bir kez daha anmak istedim.
Yaşamına kısaca göz atacak olursak, Bedri Rahmi 1913 yılında Giresun-Görele'de doğmuş. Güzel Sanatlar Akademisi'nde başlayan resim öğrenimini Paris'te sürdürmüş. Daha sonra Türkiye'ye dönmüş ve ölümüne dek Güzel Sanatlar Akademisi'nde ders vermiş.
Resimlerine halk yaşamına ilişkin gözlemleri yansır. Tablolarında yazma, kilim gibi yerel, kültürel değerlerdeki araçlar buluşur. Tablolar ve gravürlerin yanı sıra büyük boyutlu duvar resimleri, mozaik, seramik panolar yaptı. Bazı desenleri, ölümünden sonra Binbir Bedros (1977), Karadut (1979) ve Babatomiler (1979) adlı kitaplarda yayımlandı.
Bedri Rahmi’nin şiirleri masallar, söylenceler, türküler harmanıdır diyebiliriz. Şiirlerinde halkımızın varsıl kaynaklarından yararlanır. Doğa tutkusu, insan sevgisi, yaşama sevinci yansır şiirlerine. Toplumsal sorunlara bu pencereden bakar. Eyüboğlu’nun bir arayış şairi olmadığını da vurgular Mehmet H.Doğan ve “Yaşamınca titizlenmeden aynı şiiri sürdürdü.”der. Resimlerinin dilince konuşur; akıcı, sıcak, sevgi dolu…”Önde zeytin ağaçları arkasında yar” diye başlayan Sitem şiir de onlardan biri değil mi?
Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim.
Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim.
Yar yar!..Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım.
Yar yar
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var
Yukarıda da belirttiğim gibi Bedri Rahmi şiirleri ve resimleriyle daha nice yıllar yaşayacaktır kuşkusuz. Yazımı Bedri Rahmi’nin sevdiğim şiirlerinden Üç Dil Bileceksin şiirinden bir bölümüyle bitireyim diyorum:
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın