Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '21

 
Kategori
TV Programları
 

‘Masumiyet’ ses getirir mi?

‘Deneyim dediğimiz şey, yitirdiğimiz masumiyetimizdir’ demiş Shakspeare… Gerçekten de insan yaşadıkça öyle çok olumsuzlukla karşılaşıyor ki, çocukluğun masumiyeti yavaş yavaş silinip gidiyor ruhundan. Kuşkusuz her şeye rağmen hırslara taviz vermeden, benliğindeki saf duyguları tamamen öldürmeden yaşayıp masumiyetini kısmen de olsa korumak mümkün bu hayatta. Lakin insanın, kendisi dışında gelişen olayları düşündüğümüzde saf kalmanın, masumiyeti korumanın hayli çaba gerektirdiği gerçeğini de kabul etmemiz şart.

Öte yandan saflığa ve haklılığa dayalı duyguların her şekilde yok edilmeye çalışıldığı insanlık gerçeğinde masumiyetin ne derece yeri olduğunu da düşünmek lazım. Zira yazar-siyasetçi La Rochefoucauld’un ‘Masumluk, suçlular kadar himaye görmekten ne kadar uzaktır’ sözüyle de vurguladığı gibi, gücü olanın zorbalığı karşısında masumların pek şansı olmadığı malum!

Nitekim kurguların masumiyet ve kötülük dengesinde de bu hakikat sıkça yüzünü göstermekte. Çoğunlukla finalde iyiler galip gelse de bölümler boyu masumiyetin temsilcisi olan karakterler, entrikada sınır tanımayan ve sahip oldukları güçle ortalığı kasıp kavuran kötülerin eziciliğiyle boğuşmakta. Esasen kurguların bu yolu tercih etmelerini normal saymak gerek. Çünkü izleyici ilgisi, masumiyetin heyecansızlığından ziyade kötülüğün yaratacağı çatışmacılığa ve mağduriyetlere odaklı! Yani tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi kurgularda da rağbet görenler, masumiyetten ziyade masumiyeti yok etmeye yönelik güçlüler olmakta.

Hal böyleyken FOX ekranında yerini almak için gün sayan ‘Masumiyet’ dizisi ses getirir mi diye sorgulayalım ve ön değerlendirmede bulunalım dedik biz de…

 

MASUMİYET’İN ELİNİ GÜÇLENDİRENLER

Bu sezonun salgın sürecine denk gelmesine rağmen dizicilerin hız kesmediğini dillendirmiştik daha önce. Nitekim dijital platformlar bir yana ekranlarda da sürekli yeni bir yapım çıkıyor karşımıza.  Bu dizi bolluğundan her kanal nasiplenmekte. Nasıl ki FOX TV için de durum aynı. ‘Kefaret’ ile Pazar akışındaki diziler arasında başı çeken… ‘Son Yaz’ ve ‘Sen Çal Kapımı’ dizilerinde istediği hedefi tutturamasa bile günü kurtaran kanal şimdilerde ‘Masumiyet’i devreye sokma hazırlığında.

Peki… Kadrosunu ve senaryosunu değiştirip yeni bir yol haritası çizen ‘Savaşçı’nın tanıtımlarını paylaşarak izleyicisini bekleyişe sokan kanal, görüntüleriyle merak yaratmayı başaran ‘Masumiyet’ dizisiyle de ‘Kefaret’teki gibi başarı elde edebilir mi?

Kanalın hayli iddialı bir kadroya sahip olan diziden beklentisinin büyük olacağı muhakkak. Lakin her beklentinin gerçeğe dönüşmediği, zorlu rekabet ortamlarında büyük beklentilerin büyük hayal kırıklıklarına doğurabildiği bir gerçek. Dolayısıyla her daim işaret ettiğimiz üzere ‘Masumiyet’in başarıyı yakalaması için de iç dinamiğini izleyici algısına yönelik olması şart.

Bu noktada ilk etapta ‘Yaş 19’ adıyla medyada yer alıp sonrasında ‘Masumiyet’e dönüşen dizinin elini güçlendirenleri işaret etmek isterim.

Öncelikle ‘Masumiyet’ten umutlu olduğumu söyleyeyim. Zira tanıtımdan göründüğü kadarıyla dizinin senaryosu kendine has bir hikâye anlatacak gibi duruyor. Şöyle ki; burada bir annenin 19 yaşındaki kızını içine düştüğü yanlış aşktan kurtarma mücadelesi ile bu süreçte masumiyeti yok edenlerin kötülüklerinin üstünü örtme düzenbazlığı karşı karşıya gelecek. Şayet gerçek yaşamda da sıkça karşımıza çıkan bu tabloda çatışmacılık doğru dengelerle ve üslupla aktarılırsa, izleyicinin kimyası diziyle kolayca uyuşur. Bunu sağlamak için yapılması gerekense, oyunculardan ziyade ‘Masumiyet’i işleyen senaryonun mantığına ve karakterlerin inandırıcılığına önem vermek olacaktır. Aksi takdirde tanıtımdaki gibi havalı atmosferden yol alınarak ve kimi oyuncuları ön plana çıkartarak dizi geliştirme hatasına düşülür ki, bu durumda da ‘Seni Çok Bekledim’in hayal kırıklığını yaşamak kaçınılmaz.

Diyeceğim o ki; ‘‘Evli ve iki çocuk annesi Bahar’ın (Deniz Çakır) hayatı, 19 yaşındaki kızının yanlış bir adama âşık olmasıyla değişir. Kızı Ela’nın (İlayda Alişan) ilk aşkı, yaşıtı bir üniversite öğrencisi değil babasının, başkasıyla evlenmek üzere olan 35 yaşındaki patronudur. Kızını bu yanlış ilişkiden kurtarmaya çalışan Bahar, ne yapsa da olacakların önüne geçemez. Bahar ve ailesinin hayatı, Ela’nın 19. yaş gününde sonsuza kadar değişir’’ şeklindeki tanıtımla sunulan dizinin içeriği ümit verici.

Dolayısıyla fragmandan anlaşılacağı üzere güçlü annesini arkasına alarak hatalarının üstünü örtmeye çalışan bir adamın yaptıklarına odaklanacağını işaret eden… Yaşamda sıkça gündem olan kadına yönelik şiddetin ve istismarın sorumluluğunun erkekler kadar onları ‘Benim oğlum yapmaz’ mantığıyla kollayan annelerinin de omuzlarında olduğunu hatırlatma potansiyeline sahip içeriği dizinin elini güçlendiren önemli bir unsur olarak görebiliriz. Tabi rakipleriyle boy ölçüşüp ses getirmesini sağlayabilecek bu avantajı oyuncu kaygısıyla heder etmemek kaydıyla!

Bunun ötesinde kadronun dikkat çeken oluşumunu da ‘Masumiyet’in elini güçlendiren bir unsur olarak değerlendirmemiz mümkün.

‘Gerçek ardında iz bırakır’sloganıyla kendini ifade eden dizinin ağır topları Deniz Çakır, Mehmet Aslantuğ ve Hülya Avşar malumunuz. Bu üçlüden başarılı bir performans çıkması kuvvetle muhtemel. Lakin ilgi çekme vasıfları güçlü olan bu isimlere eşlik edenler de yabana atılacak cinsten değil. Dolayısıyla Serkay Tütüncü, İlayda Alişan, Deniz Işın, Selen Uçer, Tolga Güleç, Neslihan Arslan, Asena Tuğal, Ertuğrul Postoğlu, Alayça Öztürk Gidişli, Kimya Gökçe Aytaç, Gizem Ergün, Asena Keskinci, Ozan Kaya Oktu, Adin Külçe, Almina Günaydın ve Rüçhan Çalışkur gibi isimleri bir araya getiren dizinin hepsinden azami derecede faydalanacak bir çizgi tutturması, yan karakterleri göstermelik bırakmaması gerek.

Anlayacağınız şayet olayların mantığını düzgün geliştirip ‘masumiyetin harcanması’ noktasında gerçekçilikten taviz vermeden tüm karakterlerini yapılandırırsa bu kadro hedefine ulaşır. Dahası karakterlerin inandırıcı ve gerçek yaşamın yozluklarını hissettirici olması için sahneleri anlamlandırma gücündeki diyalogların sıradanın ötesine geçen türden yazılması da önemli! Yani karakterlerin birbiriyle etkileşiminde ‘Masumiyet’in önemini vurgulayan, klişe cümlelerden ibaret kalmayan, gerçeklere yönelik vurucu mesajlar içeren repliklerle fark yaratmaya dikkat edilmeli derim. Ne de olsa işlenen konu neredeyse mumla aranır hale gelen ‘masumiyet’! Hakkını vermek lazım.

 

SONUÇTA; Yapımını Gold Film, yapımcılığını Faruk Turgut’un üstlendiği, yönetmen koltuğunda pek çok ödül almış bir isim olan Ömür Atay’ın oturduğu, öykü ve senaryosunu Sırma Yanık’ın kaleme aldığı ‘Masumiyet’ şu an için fragmanından ve kadrosundan göründüğü kadarıyla ilgiyle beklenmeyi hak eden bir dizi.

Lakin ‘Masumiyet’in varlık gösterme savaşından galip çıkabilmesi, ses getirebilmesi, akıllarda iz bırakabilmesi için bu ilginin karşılığını layıkıyla verebilecek güçte yaratılması ve sadece belli isimlere bel bağlamak yerine tıpkı ‘Kefaret’ gibi ilgiyi sürekli kılacak güçte dengeli bir içerik geliştirebilmesi önemli. Bu da ‘Adını Feriha Koydum’ ile sektörde kendini gösterip ‘Güllerin Savaşı’, ‘Fazilet Hanım ve Kızları’, ‘Kardeş Çocukları’, ‘Zalim İstanbul’ gibi güçlülerle zayıfların, masumlarla kötülerin çatışmacılığını hissettiren dizilerde imzası olan Sırma Yanık’a büyük iş düşeceği anlamına geliyor. Hadi bakalım… Beklentimizin boşa çıkmaması temennisiyle… Kolay gelsin.

Son söz Victor Hugo’nun ‘Sefiller’inden… ‘Masumiyet de, inciler de çamurda yok olmaz’!

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..