- Kategori
- Sinema
"Onlar zaten buradaydılar" Spielberg'den terörist ve vampir uzaylılar.
Hollywood'un dahi, yaramaz çocuğu unvanına sahip, Akademi ödüllü sinemacı Steven Spielberg'ün yönetmenliğini üstlendiği 2005 yapımı War of the Worlds (Dünyalar Savaşı), ünlü İngiliz yazar H.G.Wells'in 1898 tarihli, aynı adlı, kült bilimkurgu romanından sinemaya uyarlanmış bir film. Wells'in bu romanı uzaylı istilasını konu alan ilk kitap olma özelliği taşır. Öyle ki eser, kendinden sonra yazılmış pek çok kitaba, çekilen pek çok filme ilham kaynağı olmuştur. Hatta roman ilk olarak 1938'de Orson Wells tarafından bir radyo oyunu olarak uyarlanmış, Amerika'da radyolarını geç açan insanlar uzaylı istilasını gerçek sanıp sokaklara dökülmüş, yaşanan kargaşa yüzünden erken doğum yapanlar, hatta ölenler olmuş. Daha sonra oyunun senaryosuna hükümet el koymuş. 1953'de de bu kez bir sinema filmi olarak uyarlanmış Dünyalar Savaşı. Döneminin en çok ses getiren filmi olmuş zaten. Ardından 80'lerde bir TV dizisi olarak filme çekilmiş.
1993'de Steven Spielberg 38'deki radyo oyunun bir kopyasını açık arttırmayla satın almış. Öğrencilik yıllarından beri hep çekmek istediği bir filmmiş Dünyalar Savaşı. Ve en nihayetinde Tom Cruise'da yanına alarak Spielberg gençlik yıllarındaki bu hayalini gerçekleştirmiş oldu.
Yönetmen Steven Spielber Dünyalar Savaşı'nı çekmeden önce iki uzaylılar konulu film çekti. Biri 78'deki Üçüncü Türle Yakınlaşmalar, diğeri de '82 yapımı ET. Her iki filmde dönemlerine göre birer ilkti. Sadece teknik olarak değil bir ilk olmaları, o yıllara kadar Dünya dışı varlıklar yani uzaylılar izleyiciğe kötücül, korkunç, insan ırkını yok etmek isteyen yaratıklar olarak gösterilmişti. Ama Spielberg izleyicinin kafasındaki bu yaklaşımı bozdu ve her iki filminde de izleyiciğe dost canlısı, sevimli uzaylılarla tanıştırdı. Bu o yıllarda hiç bir yönetmen ve yapımcının denemediği bir şeydi. Spielberg'ün uzaylıları korkunç değildi. Seyirci hem Üçüncü Türle Yakınlaşmalar'ı ve hem de ET'yi çok sevdi.
Ama 21.yy'ın başlarında Spielberg'ün uzaylılara bakış açısı değişti. 11 Eylül 2001'de ikizkulerlere yapılan törerist saldırı genel olarak Amerikan halkı-medyası üzerinde büyük bir korku ve panik havası yaratmıştı. Özellikle de Müslümanlar veyahut yabancı kesim korku duyulan kişiler haline geldi. Çünkü Amerikan'ın yabancıya bakış açısı tamamamen değişmişti. Amerika'daki genel panik havası üzerine dahi yönetmen, uzun zamandır çekme istediği projesini hayata geçirdi. H.G.Wells'in romanındaki uzaylılar insanoğlundan daha zeki ve daha üstün, gelişmiş silahlarıyla insan ırkını yok edip dünyamızı ele geçirmeye çalışan acımasız ve saldırgan yaratıklardır. Üç ayaklı, yaklaşık 60 metre yüksekliğinde, böceğe benzeyen ısı ışınla donatılmış dev makineleriyle önlerine çıkan herşeyi yakıp yıkarlar. Milyonlarca yıl önce kendi doğal kaynaklarını tüketmeye başlayan uzaylılar, yeni kaynaklar arayışı içine girerler ve gezegenimiz onlar için uygun bir yerdir. Bunun üzerine daha Dünya'da insan bile yok iken buraya gelip makinelerini yerin altına gömüp geri çekilirler. İşgal zamanı geri döneceklerdir. Bu kadar yıllık süre içinde insanoğlunu inceleyip, araştırlar. Ve insanların giderek çoğaldığı günümüzde yıldırımlar eşliğinde dünya'daki makinelerine ışınlanır ve hemen saldırıya başlarlar. İnsanları ısı ışını olarak bilinen gelişmiş silahlarıyla anında küle çevirip tamamen yok ederler. Az sayıdaki insanı da metal tuzaklara hapsederler. Sonra da yanlarında getirdikleri kırmızı otların üstüne kanımız içip püskürtürler. Çünkü bu bitkiler, onların en değerli besin kaynağıdır. Ama burada yetişip, büyüyebilmesi için kana ihtiyacı vardır. Onlar da bizim kanımızı içip, gübre gibi kullanırlar.
Wells'in romanında hikaye 1800'lü yılların İngilteresi'nde geçer. Oysa ki Spielberg'ün Dünyalar Savaşı'nda olaylar günümüz Amerikası'nda cereyan etmektedir. Kitapta ana kahraman bir yazar iken, filmde kahramanımız her şeyden umudunu kesmiş, çocuklarına dahi bakamayan bir liman işçisidir. O liman işçisini de süperstar Tom Cruise oynuyor zaten. Cruise ile Spielberg bu filmle Minority Report (Azınlık Raporu)'dan sonra ikinci kez bir araya gelmiş oluyorlar. Bu ortalık umarım daha da devam eder. Dünyalar Savaşı'da, Azınlık Raporu'da iyi filmler çünkü.
Tom Cruise'un canlandırdığı Ray Freier eşinden boşanmış bir liman işçisidir. Birgün karısı ve yeni çocukları Freire'ın 17 yaşındaki oğlunu ve 8 yaşlarındaki kızını haftasonu için ona bırakırlar. Ancak çocuklar babalarını değil, üvey babalarını daha çok sever. Özellikle de Ray oğlu ile hiç anlaşamamaktadır. Sakin bir haftasonu geçireceklerini düşündükleri bir günde gökyüzü kararır, şimşekler çakar. Ray'in evinin aşağısındaki kavşakta yerin altında devasa bir makine çıkar ve önüne gelen herşeyi yok eder. Uzaylı saldırısı başlamıştır artık. Ray iki çocuğunu da alıp kaçmaya başlar.Ancak her yer aynı durumdadır. Tek kurtuluşları ise kaçıp, saklanmaktır.
Öncelikle Dünyalar Savaşı için söylenebilecek ilk ve en önemli şey, yönetmen Steven Spielberg'ün usta yönetmenliğidir. Çünkü War of the Worlds çok iyi çekilmiş ve çok iyi yönetilmiş sahneleriyle teknik olarak nerdeyse mükemmele yakın bir film. Bir de buna olağanüstü özel efektler eklenince varın gerisini siz düşünün artık. Spielberg'ün gerilim yaratmadaki usta işi başarısı filmde kendini hissettiriyor. Filmi izlerken kameranın arkasında kendinden çok emin ve ne istediğini çok iyi bilen bir yönetmenin oturduğunu anlıyorsunuz. Hele filmde öyle bir açılış var ki inanın insanın yüreğini ağzına getiriyor. Üstelik film nerdeyse hiç durdurak bilmiyor. John Williams'ın gerilimi tırmandıran muhteşem müziklerini de unutmamalıyız tabi. Tom Cruise ise en iyi performanslarından birini sergiliyor filmde. Kızını oynayan küçük yıldız Dakato Fanning'de yaşının üstünde harika bir oyunculuk çıkarmış doğrusu. Filmin ikinci yarısında karşımıza çıkan Tim Robins'in de filme katkısı çok. Mahzende geçen sahnelerde Spielberg bir yönetmen olarak harika bir iş çıkarmış. Daha önceleri Jurassic Park, Kayıp Dünya gibi Spielberg filmlerinin senaristi David Koepp Dünyalar Savaşı'nı da kaleme almış. Film bittiğinde akıllarda bazı soru işaretleri bırakıyor. Dünyalar Savaşı'nda uzaylı istilası var ama biz sadece Kuzey Amerika'da neler yaşandığını görüyoruz. Diğer Dünya ülkelerinde neler olup bittiğine dair görüntüler yok. Tabi bazı ip uçları da verilmeye çalışılmış. Yalnız kimi izleyci bunu yeterli bulmayacaktır. Başka ülkelerdeki istila anını görmeliydik diyenler için şunu söyleyeyim; filme esin kaynağı olan Wells'in romanıda sadece İngiltere'de geçiyordu. Ama H.G.Wells'in böyle tercih etmesini sebebi 1800'lü yıllardaki İngiltere'nin sömürgeciliğini eleştirmek içindi. Spielberg'ün filmi ise Amerika'nın Irak işgaline karşı bazı göndermeler yapsa da genel olarak Amerikan milliyetçiliğini ön planda tutmaya çalışıyor. Ama en azından karşınızda Kurtuluş Günü gibi de berbat bir propaganda filmi yok. Dünyalar Savaşı bence uzaylı istilası konu alan filmler arasında şimdilik en iyisidir. Eksiklileri var, yok değil. Biraz aceleye getirilmiş sanki. Senaryodan kaynaklanan bazı mantık hataları da var filmin. Ya da birkaç kez izleyişten sonra rahatlıkla fark edilecek ufak-tefek kamera hataları. Ama her şeye rağmen 2005 Temmuz'unda vizyona girmiş olan Dünyalar Savaşı, yaz eğlencesi filmler arasında bekleneni az çok verebilen bir yapım. En iyi görsel efekt, en iyi ses efekti ve en iyi ses miksajı dahil 3 dalda oscar adayı Dünyalar Savaşı iyi bir Spielberg filmi. Ama Spielberg'ün en iyi filmi değil.