- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Âşık İmami ve bir ozanın ölümü

Aşık İmami
Adanlı halk ozanı "Âşık İmami" olarak bilinen Ahmet Demir, tabancayla kendisini vurarak intihar etmiş.
Duyunca üzüldüm.
Bir ses bir nefes daha gitti dedim.
Daha 58’indeydi.
Bir sanatçı için genç denilecek yaştaydı.
Bu dakikadan sonra neden niye diyerek sormanın bir anlamı olmadığını hepimiz biliyoruz.
Bir güzel insan gitti, fakat daha önemlisi bir ozan gitti.
Hemen her ozan gibi o da bu mesleğe bir aşk hikâyesiyle başlamıştı.
Çünkü dert söyletirdi.
Aşk’ta hem yaşatır, söyletir, hem de adamı aşık ederdi.
Konya Aşıklar Bayramı'nda 'Usta Aşık' ilan edilmişti.
Sazıyla çalıp söylüyordu.
Kasetleri vardı.
Feymani, Garip Hacı, Reyhanî gibi usta ozanlar arasında kendini yetiştirmişti.
Bir süre Diyanete bağlı olarak imamlık görevi yürütmüştü.
Mahlası da buradan geliyordu.
İntihar etmenin yani insanın kendi canına kıymanın ne demek olduğunu biliyordu.
Keşke bunu yapmasaydı.
Kıyılan sadece canı değil, aynı zamanda sanatına da kıymıştı.
Bir düşünür; “Bir ülkede türkü yakanlar, kanun yapanlardan daha etkilidir” diyordu.
O da türkü yakıyordu.
Bir İmami vardı o da gitti.
Ardında besteler, bestelediği türküler bırakarak.
Faka, nedense hayatlarında pek kıymetleri bilinmiyor.
Mevlana ; “Öldüğüm zaman gelipte kabrimi öpeceğine hayattayım gel şimdi yüzümü öp diyor”
Biz dirileri unutmaya, ölülerin de kabrini öpmeye alışmışız.
Yine bir şair Ferit Kam;
"Sağlığında nice ehl-i hünerin,
Bir tutam tuzu yoktur aşına,
Öldürürler evvel onu açlıktan,
Sonra bir abide dikerler başına” demekle ne kadar haklıdır.
Öyle yapmıyor muyuz?
Mesela bizim şehrimizde toplasan âşıkların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Peki, onlar için ne yaptık, neler yapabildik?
Tenkit ettiklerimiz gibi biz de onları popüler kültüre kurban etmedik mi?
Bir yıldız daha kaydı.
Bir ozan gitti.
Hiç olmazsa bundan sonra onlara karşı akıl gitmesin, iz’an gitmesin.
Herkes göçüp gidecek şu fani hayattan, Aşık İmami’de böyle gitti.
Sakın kimse ardından zan yapmasın.
Güle güle Ozanım.
www.samsunbulten.com