- Kategori
- Şiir
Âşık
Feleğin şaşırıp aklın zay eder
Zülfü perişanın görünce âşık
Mühürlü dilleri duduya döner
Zülfü perişanın görünce âşık
Sazının telleri düzen mi tutar
Sevdanın kervanı hep katar katar
Söz geçmez yüreğe uğrunda atar
Zülfü perişanın görünce âşık
Çağlayan sevdası kurur çöl olur
Ağlasa gözyaşı dingin göl olur
Bastığı yerlere tozlu yol olur
Zülfü perişanın görünce âşık
Ununu eleyip asar eleğin
Çarkında demlenir zalim feleğin
Uçar kanadında nazlı meleğin
Zülfü perişanın görünce âşık
Diyar diyar gezdi gurbet elleri
Hece hece andı yâri dilleri
Suna oldu süzdü susuz gölleri
Zülfü perişanın görünce âşık
Amentüde buldu gönül huzuru
Besmeleyle ayırt etti muzuru
Aşk odunda yandı cümle kusuru
Zülfü perişanın görünce âşık
Hükmü veren sensin ben aciz kulun
Tende kaybolursam mahşerde bulun
İki cihan farkı olmaz yoksulun
Zülfü perişanın görünce âşık
Fanidir bu dünya çılgın bir hâne
Çektiği çilenin hepsi bahâne
Esma-ül Hüsna’yla yanmış daha ne
Zülfü perişanın görünce âşık
Ömrün son deminde can uçar tenden
Hiç kalır geriye eşsiz bedenden
Zümrüd-ü Anka’dır doğar külünden
Zülfü perişanın görünce âşık
Melanî’yem gıpta ettim huyuna
İblise kapılıp gelmez oyuna
Sırat’ın üstünde koşar boyuna
Vuslatın sırrına erince aşık
Zülfü perişanın görünce âşık
Tahsin MELAN / Melanî