Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '12

 
Kategori
Güncel
 

Suriye için “savaş tezkeresi”nin sınırı yok! Savaşın eşiğinde beklemek mi?

 Suriye için “savaş tezkeresi”nin sınırı yok! Savaşın eşiğinde beklemek mi?
 

Savaş mı dediniz?

“Evet”se, savaşa hayır!

Niyesi miyesi yok bunun; “Hayır!” demek yeter de artar!

Suriye’yle daha düne kadar, deyiş yerindeyse, “kuzu sarması” olan biz değil miydik?

Sınırlar kalkacak, iki “kardeş ülke” olarak gül gibi geçinecektik. Dinsel bayramlarda tanık olduğumuz “tel örgü”ler arkası bayramlaşmalar,  “tel örgüsüz” ortamlarda olacaktı. Ekonomik güçbirliği sağlayacaktık.

Komşu kapısı, artık bizim kapımız olacaktı. Komşu olma, kardeş olmayla bütünleşecekti.

Komşuluk deyip de geçmeyin, atalarımıza kulak verin!

Atalarımız, “Ev alma, komşu al”,  “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” demiş.

“Demiş”lerin başka örnekleri de var. Ama bunların içinde “iyi komşuluk ilişkileri”nin karşıtı, "Önce komşunun hakkından geleceksin” diye bir anlayış ne zamandan beri var.

İşte, tartışma yaratacak bir soru.

“Sıfır tolerans”lı sloganın uygulamasının ilanı sayılan, Şam’da yapılan “ortak bakanlar kurulu” toplantısıyla girilen son süreç, birden teryüz oldu.  Suriye’yle ilişkiler, kısa sürede farklı bir boyut kazandı, dış kaynaklardan “savaş tamtamları” çalınmaya başlandı.

Gün geldi, kendi sorunlarımızı unuttuk!

Suriye’deki olumsuz gidişi, onların iç sorunlarını kendimize dert edindik; çözülmesi gereken baş sorun saydık. Esad yönetimine başkaldıranları başkonuk saydık; onlardan konukseverliğimizi esirgemedik.

Suriye’den Hatay bölgesine gelen gelene.

Gelenler, akıllarına esince sınırı geçiyor, ülkelerinde çatışmalara katılıyor, akşam işten eve döner gibi konaklama yerlerine, ülkeme dönüyorlar.

Söylenenler bunlar!

Her şey, konuklarımızın ellerinin altında. İnternet bile var. Her şey bedava.

Bu, "bedava olan",  Orhan Veli Kanık’ın, "Hava bedava, bulut bedava/  Dere tepe bedava/ Yağmur çamur bedava" dediğinden farklı.

Hizmet, onlara göre, “beş yıldızlı otel” düzeyinde olmalı!..

Konforlu, imrenilecek bir yaşam!

*****

Komşular arasında, zamanla anlaşmazlıklar, çatışmalar çıkabilir. “Menfaat” ilişkileri, insanları yaklaştırdığı gibi, uzaklaştırır, düşmanlığa kadar götürebilir de..

Ülkeler için de öyle!

Ama en kötüsü, başka ülkelerin, çıkarları için komşuyu komşuya düşman etmesi.. Başka konularda, sözgelimi PKK terörü söz konusu olunca, kılını kıpırtmayanlar,  arkamızda  olduklarını söylüyor, bize  “cesaret” veriyorlar/dı.

Suriye’nin uçağımızı düşürmesi konusunda gördük.

Ama uçağımız düştü mü, düşürüldü mü, düşürdüyse kim düşürdü?

Sorunun yanıtı, ne yazık ki bilinmiyor; gümbürtüye gitti. Çünkü her açıklama, bir öncekini yalanlıyor. Böyle olunca da, isteyen, kafasına göre yargıya varıyor.

Suriye’yle ilişkilerin geleceği belli değil, ama ortada bir “kaygılı” gidiş var.

Derken Akçakale’ye Suriye’den gelen “top mermisi”, bardağı taşırdı. Çünkü 5 yurttaşımın yaşamını yitirdi. Suriye’nin özür dilediği açıklandı.

Meclis’ten “Suriye Tezkeresi”, gizli oturumda geçti.

“Tezkere”nin geçmesi, “savaş ilanı” gibi algılandı. Hemen Suriye topraklarına gireceğimiz sanıldı. Savaşı, “evcilik oyunu” saymanın bir sonucu olsa gerek.

“Tezkere”nin sınırları sınırsız...

“... hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için bir yıl süreyle izin verilmesi...”

“Tezkere”, korkutmak içinmiş!

Öyle diyorlar.

*****

Bu devleti kuran felsefenin sloganı neydi?

Yurtta barış, dünyada barış!

Gel gör ki, “savaş çığırtkan”ları eksik olmayacaktır.

Başlarını sanal ortamdan, gazete köşelerinden, beyazcamdan uzatanlara...

Magazin kültürüyle yetişmiş, o dünyanın ürünü, kendilerini toplumun önderi  konumunda gören, saçmalıkları haber olan kimilerine...

Ne denmeli?

Orhan Bursalı, uçağımızın düştüğü günlerde, ”TV’lerde dolaşıp ‘Saldıralım’ komutları verenler"den söz ediyor, onlara “çöken eski merkez sağın ayakta kalmış çakalları” diyordu.

Savaş isteyen, savaşı tek çare gören olursa, “kahramanlık”larını test etmek için onlara yol açalım:

Buyrun, siz önden gidin!

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..