- Kategori
- Gündelik Yaşam
19 Mayıs mı? ” O” da ne ?

Başlık biraz farklı olmalı idi. Gerçeği tokat yercesine göstermeli idi. Başlık bu nedenle günümüzde neleri kaybettiğimizi göstermesi bakımından anlamlıdır. 19 Mayıs yıl içinde 365 günden bir tanesi. Sadece bir gün. Bir günse ne olmuş diyeceksiniz. İşte konu burada başlıyor. Perde açılır.
19 Mayıs 1919 bir ulusun Kurtuluş ve İstiklal mücadelesinin başladığı bir gündür. Binlerce kınalı kuzunun hayatını seve seve verdiği “İman” kuvveti ile dünyaya meydan okuduğu bir mücadelenin başlangıcıdır “O” gün. Bir kıvılcım, bir kıvılcım gerektir. Bilir di ki “O ateş” yanar. İşte o kıvılcımı oluşturmak için Mustafa Kemal Atatürk’ün harekete geçtiği gündür. Bir ulusun aç, susuz , çarıktan bile yoksun ama bugün asla olamayacak kadar ” ONURLU” mücadelesinin başlangıcıdır 19 Mayıs. Sonuç bu iman ve onurla yapılan mücadelenin sonucunda oluşan” bağımsız Türkiye Cumhuriyeti”.
Gelelim günümüze. Kayıkçı kavgası bu konuyada sıçradı. Dün 52 yaşındayım ilk defa 19 Mayıstan uzak bir gün yaşadım. 19 Mayıslar şenlik olmalıdır. Pekiyi bu ülkemde yaşandımı , bana göre cevabı “Hayır” dır. Ülkede bir kaç alanda olan kutlamalar. Gazete manşetlerine bakınca ağlanacak halimizi nasıl yansıttıklarını anlarsınız. En büyük kutlama İstanbul’da Şişli Belediye Başkanlığının organizasyonu. Bu organizasyonu yapanları kutlarım. Pekiyi başarılımıdır. Acı olan bence cevabı “Hayır” dır. Kimilerinr göre 15 bin, kimilerine göre 150 bin. Uyanın beyler, uyanın hanımlar. Üzerinizdeki ölü toprağını bir atın. Kişi sayısı 15 veya 150 bin. Bu ne demek biliyormusnuz İstanbul ilinde yaşayan insanların yüzde biri veya binde biri bu tarihi önemi olan günü önemsemiş. Biri çıkıp “bedava mal var” deseydi, inanın İstanbul’da izdiham yaşanırdı.
Gelelim işin özüne. 19 Mayıs nedir? 19 Mayıs bir ruhtur. Geçmişi ile kavgalı olmaya, geçmişi ile onur duyan, geçmişte yapılan güzellikleri ve özellikle İstiklal savaşı mücadelesini unutmayan, ben demekten uzak, biz demeyi kendine ilke edinen, geçmişte yapılan hatalar var ise bundanda ders çıkaran, asla insanları hakir görmeyen, saygıyı ve sevgiyi yaşam şartı kabul eden, Allah(c.c) ın verdiği aklı kullanan, insana paradan daha fazla değer veren o günlerdeki “Onuru” yakamak için mücadeleeden bir ruhtur.
Toplumda bu ruh var mı dır. Cevabı acı da olsa “hayır” dır. Daha İstiklal marşını bir yerde duyduğunda umursamayan, ezan sesini duyduğunda Kainatı Yaradan Allah(c.c) ismini duyduğunda istifini bozmayan, günlük yaşayan , bedava için göbek atan, ben bunu hak edecek ne yaptım ki diye sorgulamadan uzak kalan bir insan da bu ruh olur mu. Cevabı vicdanlarınızda.
Gelelim benim duygularıma. Mustafa Kemal ATATÜRK; kalbimdesin. Sana ve İstiklal mücadelesini veren tüm insanlara şükranlarımı sunarım. İyi ki sizler vardınız ve ben özgürce bu yazımı yazıyorum. Gerek Atatürk, gerekse de binlerce erkek, bayan o yılmaz mücadeleyi veren kınalı kuzular sizleri asla unutamam. Secdelerim sonunda ki dua’ larda hep varsınız. Mekanınız “cennet ” olsun.
www.selcukefendi.com sayfasında yayınlanmıştır.