2008 yazına girerken sağlık sorunları

Sevgili dostlar, geçen hafta bir iş gezisi nedeni ile Aksaray'daydım. Bahsettiğim Niğde Aksaray. Salgın hastalık yüzünden gündeme yerleşen Aksaray. Halbuki Aksaray şirin illerimizden biri. Hasan Dağı'nın muhteşem görüntüsü, tipik Selçuk mimarisinin örneği Ulu Camisi ve şehrin mehşur Ağaçlı tesisleri. Bizim ziyaret ettiğimiz yörenin en büyük fabrikalarından biri idi. Giderken tanıdığımız kişilere telefonla sorduk, son durum nedir diye. Sonuçta gezi iptal edilmedi, akşam 20.00 civarında şehirdeydik. Şehirde hayat devam ediyordu. Kaldığımız tesis güvenli idi, ama suyumuzu yanımıza almaya ihmal etmedik. Ertesi gün 12.30 da Aksaray'dan ayrıldık, ünlü sütlü baklavasını alarak.
Kimse ne olduğunu tam çözememişti, oysa onca kişi rahatsızlanmıştı. Ani mide bulantısı, ishal ve yüksek ateş, özellikle bitkinlik. Çare hastaneye gidip serum almak. Serum, kısa sürede iyileştiriyormuş. Biz dört kişiye birşey olmadı, ama korkmadık desek yalan olur. Ertesi gün ( cuma ) herbirimiz kendimizi dinler olduk.

Sevgili dostlar, basından konuyu takip etmişinizdir. İnsan sağlığını bu kadar yakından ilgilendiren bu tür konuların, komple teorilerine malzeme olması üzücü. Resmi açıklamaların yetersizliği, sıkıntının içinde yaşayan kalburüstü halkımızın açıklamada çaresiz kalmaları düşündürücü.

Yaz mevsimine girdiğimiz şu günlerde piknik yapmak halkımızın en büyük hakkı. Hakkı ama keneler izin verirse. Kene konusu da, Aksaray'daki salgın gibi nedeni ve ne olacağı belirsiz. Kimse çıkıp net birşey söylemiyor. Halk, her zamanki kaderciliği ile olayları öylesine seyrediyor.

Bize de iyi seyirler demek düşüyor.