- Kategori
- Blog
201. Blogum
MB ile tanıştığım ilk günlerde çok mutluydum ama aynı zamanda da tedirgindim. Yüzmeyi yeni öğrenen bir çocuk gibiydim. Bakıyorum da şimdi 200 blog yazmışım, bu bloğum 201. Yüzmeyi öğrendim diyemem henüz suda durabilmeyi başardım ancak bu arada ağladım yazdım, sevindim yazdım, hayal kurdum yazdım, kendimi iyi hissetmek için yazdım... Bugün de dostluk için yazmaya karar verdim.
Hepimiz biliriz dostluk zaman ve emek ister. MB ile tanışalı ve yazmaya başlayalı bir hayli zaman oldu. Bu zaman içinde, çoğumuzun söylediği gibi birçok dostluk köprülerinin önce temelleri atıldı sonra kuruldu sonra köprüler çiçeklerle donatıldı. İşte ben de bu köprünün işçilerinden biri olarak öyle çok dost sahibi oldum ki dostlar ve bundan dolayı MB ye sonsuz teşekkürlerim var.
Asıl konuya gelmek istiyorum. Bir dostum var benim yine MB ailesinden. Çok ince ruhlu hassas, çok güzel deneme ve şiirler yazan, insanı coşturan, okurken yazdığı yerlere alıp götüren bir dost. Zaman zaman görüşürüz kendisiyle ve hayatı paylaşırız, birbirimizden haber alamadığımız zamanlada huzursuz oluruz. Her ikimizde hayat çok kısa dostluklar kolay kurulmuyor kıymetini bilmeliyiz diye düşündüğümüzden, arayı açmadan, yarın her şey için çok geç olabilir düşüncesiyle zamanı değerlendiririz birlikte. İşte dostlar bu dostumun bana hitabı beni hem gülmekten öldürür, hem mutluluktan uçurur. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum.
Koskoca bir kadınım ben ve 'o' bana 'minik kuşum, sarı farem, minik karıncam, minik kız çocuğum, tarla farem, sarı papatyam, kangurum, kuşum, sarı kanaryam, çekirgem, uğur böceğim, çiçeğim, minik serçem, kelebeğim inci tanem, prensesim minik arı' diyor biliyor musunuz?
Siz benim yerimde olsanız ne yapardınız? Ben çok mutluyum onunla ve bu hitapları beni mutlu ediyor, yüzümde güller açtırıyor, şımartıyor. Allah beni o'ndan ve hiçbir dostumdan ayrı koymasın.
DOSTLARIM EN GÜZEL ARMAĞAN BANA...